Kamu istihdamında güvencesizlik artıyor
19 Eylül 2022DİSK/Genel-İş Emek Araştırma Dairesi'nin bu ay yayınlanan "Kamuda ve Genel İşler İşkolunda İstihdam" raporuna göre, Türkiye'de toplam istihdam içinde kamu istihdamının oranı, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalamasının altında seyrediyor. OECD üyesi ülkelerde yüzde 18,45 olan kamu istihdamı oranı Türkiye'de yüzde 14,5. DW Türkçe'ye konuşan uzmanlar, kamuda güvenceli istihdamının yerini güvencesiz istihdam aldığını söylüyor.
Rapora göre, kamu istihdamında "sürekli işçilik" ve "sözleşmeli personel" sayısı giderek artıyor. 2015'te kamu istihdamının yüzde 82'sini memur, yüzde 4,2'sini sözleşmeli personel kadrosu oluştururken, 2022 yılının ilk çeyreğinde memurluk yüzde 61'e düştü ve sözleşmeli personel istihdamı 11,5'e çıktı.
DW Türkçe'ye konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, bu durumun neoliberal politikaların sonucu olduğu görüşünde. Çerkezoğlu, "Ülkemizde sosyal devletin tasfiyesi, sosyal hakların ortadan kaldırılmasının sonuçlarını yaşıyoruz. Kamu istihdamındaki hem nicel daralma hem de nitel olarak güvencesiz, eğreti, geçici istihdam biçimlerine olan yönelim, bu politikaların bir sonucu" diyor.
Sözleşmeli personel arttı
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4'üncü maddesinde "Kamu hizmetleri, memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür" deniliyor.
Kanunun "sözleşmeli personel" tanımını düzenleyen 4/B maddesinde, "Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde ihdas edilen pozisyonlarda mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir" ifadeleri var.
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nden (BETAM) Prof. Dr. Ozan Bakış, 2013'ten 2022'ye kamu personel sayısı içinde sözleşmeli personel oranının yüzde 6'lardan yüzde 12'lere çıktığını vurgulayarak, "Bu, çok büyük bir artış" diyor.
Prof. Bakış, artışın özellikle "genel işler işkolu"nda yaşandığını belirterek, "Bu işkolu, belediyelerin verdiği bütün hizmetler ile özel sektörün verdiği genel temizlik, evde bakım ve konut hizmetlerini kapsıyor" diye ekliyor. 2017'de çıkarılan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile belediyelerde çalışan taşeron işçiler belediye şirketlerine geçirildi. DİSK raporuna göre, bu düzenlemenin ardından belediye şirket işçiliği yüzde 500 oranında artış gösterdi.
TABİB: "İşçi, suistimale karşı savunmasız kalıyor"
Taşeron Belediye İşçileri Birliği'nden (TABİB) Cemal Sevdasız, işçilerin çalışma koşullarını belirleyen etkenlerin başında güvenceli çalışmanın geldiğini söylüyor. "İşini kaybetmekten korkan işçi, işverenin ya da amirinin keyfi uygulamalarına, her türlü suistimale ve mobbinge karşı savunmasız kalıyor. Yaşayacağı sorunlar karşısında ses çıkarmakta zorlanıyor, bariz haksızlıklara da ses çıkaramaz duruma geliyor. Güvencesiz çalışma ekonomik bunalım dışında psikolojik çöküntüye de sebep oluyor. Kendini güvende hissetmeyen işçi yarının kaygısıyla yaşıyor" diyor.
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü mezunu A.D., Sağlık Bakanlığı'nda 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli personel olarak çalışıyor. İşten çıkarılma koşulları kadrolu personelle benzer şartları gerektirdiği için sözleşmeli bir belediye çalışanı kadar güvencesiz değil. "Ancak özlük hakları açısından farklılıklar var. 4/B'li personel, kadrolu personel gibi emekli sandığına bağlı değil. Aynı kadro ve unvanda çalıştığı meslektaşlarına kıyasla yıl boyu yüksek vergi verip daha düşük maaş alıyor. Aynı unvandaki meslektaşlarından düşük maaş almak iş barışını bozuyor" diyor.
İşletme mezunu Samet, kamuda kadro karşılığı sözleşmeli personel olarak çalışıyor. "Kadrolu personelin hakları ile sözleşmeli personelin hakları aynı, o yüzden pek etkilenmiyorum. Fakat müdür ve üstü unvanlar kadrolu. Dolayısıyla bu unvanlara atanabilmemi zaman gösterecek" diyor.
Bakış: Bireysel ve toplumsal refah etkileniyor
Adalet Bakanlığı'nda sözleşmeli çalışan B. de, müdürlük sınavına girme hakkının olmadığını dile getiriyor. "Bu büyük bir sıkıntı. Bakanlığa girerken sözleşmeli çalışmanın bu kadar süreceğini düşünmüyorduk hiçbirimiz. Kadrolu bir arkadaşından daha fazla verimli çalışıyorsun belki ama onun derecesi ilerliyor yıl aldıkça, sen aynı yerde kalıyorsun. Bu belirsizlik elbette kötü hissettiriyor" diye konuşuyor.
Prof. Ozan Bakış, sözleşmeli çalışma koşullarının iş yerine bağlılık, motivasyon ve verimliliği etkilediğini söylüyor. Diğer yandan, sözleşmeli personelin hayat koşullarının da olumsuz yönde etkilendiğini vurgulayarak, şunları söylüyor:
"Uzun vadeli yatırımlara iş güvenceniz varsa daha kolay girersiniz. Ama risk altındaysanız girmezsiniz. Bunlar da tabii ki refahı etkiliyor. Hem bireysel hem de toplumsal refahı birebir etkiliyor."
Kamuda kadın istihdamı da düşük
DİSK araştırması, OECD üyesi ülkelerde kadınların toplam istihdam içindeki oranının yüzde 45,40, kamuda istihdam oranının ise yüzde 57,8 olduğuna dikkat çekerken aynı oranın Türkiye için oldukça düşük olduğunu da gösteriyor.
Türkiye'de kadınların toplam istihdam içindeki oranı yüzde 26,6 iken kamu istihdamında kadın oranı yüzde 25.
DİSK Başkanı Çerkezoğlu, "Oysa bütün dünyada kamu istihdamının yapısına baktığımızda kadınlarla erkeklerin hemen hemen eşit düzeyde istihdam edildiğini görürüz" diyor ve kamuda istihdam edilen kadın sayısının artırılması gerektiğini özellikle vurguluyor.
Arzu Çerkezoğlu'na göre kamu istihdamındaki daralma, işsizliği de birebir etkiliyor. DİSK Başkanı, "Nüfusa orantılı bir biçimde kamu istihdamı mutlaka artırılmalı. Kamuda güvencesiz çalıştırma biçimleri yerine kadrolu istihdam sağlanmalı. İşsizliğin çözümü açısından da bu son derece önemli" diyor.