1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kavala'nın davası Gezi davasıyla birleştirdi

5 Şubat 2021

Üç yıldan uzun süredir tutuklu olan iş insanı Osman Kavala, yine hâkim karşısına çıktı. Mahkeme, Kavala'nın "casusluk" ve "darbe teşebbüsü" suçlamasıyla yargılandığı dosyanın Gezi davasıyla birleştirilmesine karar verdi.

Osman Kavala
Osman KavalaFotoğraf: picture-alliance/dpa/W. Dabkowski

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin tahliye kararına rağmen hakkında yeni açılan 15 Temmuz davasından cezaevinde tutulan iş insanı ve Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın yargılanmasına İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde devam edildi.

İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "siyasal ve askeri casusluk" suçlamalarıyla açılan davanın Gezi davasıyla birleştirilmesine karar verdi. Mahkeme dosyanın İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki Gezi davası dosyası üzerinden birleştirilmesine karar vererek aldığı kararı İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

Mahkeme, duruşma sonunda Osman Kavala'nın "delil yok etme, gizleme veya değiştirme ya da kaçma şüphesini uyandıran olgular bulunduğu" ve "adli kontrol hükümlerinin de yeterli olmayacağı" gerekçesiyle tutukluluk hâlinin devamına karar verdi.

"Casusluk" "anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs" davasında Kavala'nın yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi (CFR) kıdemli uzmanı Henri Barkey de yargılanıyor.

"Casusluk suçlaması AİHM kararını boşa çıkartmak için kurgulanmış" 

Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Kavala duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişimi Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Kavala ifadesinde "Olayları nesnel biçimde değerlendiren tarafsız bir gözlemcinin, hiçbir dayanağı olmayan ve yasadaki tanımına aykırı biçimde kullanılan casusluk suçlamasının AİHM’in derhal tahliye edilmem yönündeki kararını boşa çıkartmak için kurgulanmış olduğunu anlayamaması olası değildir" dedi.

"Suçlamalara dayanak olacak somut delil yokluğunda, iddia makamı bir takım komplo teorileriyle ve suçlamaları birbirlerinin kanıtıymış gibi iç içe geçirerek algı yaratmaya, bu şekilde yargıyı yönlendirmeye çalışmaktadır" diyen Kavala sözlerini şöyle sürdürdü:
"İddia makamının öne sürdüğü iddalar olgusal temelden yoksundur, mantık kurallarına aykırı biçimde suçlamalar arasında irtibat kurulmaktadır. Böyle bir davranış ancak ideolojk yaklaşımla ya da iyi niyet eksikliği ile açıklanabilir. Amaçlanan, suçlu olduğum algısının canlı tutulması için tutukluluk halinin kesintisiz olarak devam ettirilmesidir."

Davaların birleştirilmesi

Kavala, ifadesinde İstinaf Mahkemesi'nin duruşma öncesinde Gezi davasındaki beraat kararlarını bozması ve davaları birleştirme kararı almasına da değinerek kararın "Gezi protestolarıyla ilgili siyasi nitelikli iddiaların gündemde tutulmasına" hizmet edeceğini ve "casusluk suçlamasının ömrünün uzamasına" ve tutukluluğunun devamına yol açacağını söyledi.

"Geçen zaman paralel bir cezalandırmaya dönüşen bu hukuksuz uygulamanın vahametini sıradanlaştırmakta, daha da arttırmaktadır" diyen Kavala, "Özgürlüğümden mahrum yaşadığım her geçen gün benim için daha önemli bir kayıp haline gelmektedir" ifadelerini kullandı.

Tanrıkulu: Davalar arasında bağlantı yok

Duruşmayı ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden diplomatik temsilcilerin yanı sıra milletvekili ve sivil toplum örgütleri de takip etti.

Kararın ardından DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Bana göre ceza muhakemesi yasasının aradığı ölçüde fiili veya hukuki bir irtibat yok. Osman Kavala’yla ilgili iddialar ile Gezi davası arasında bir bağlantı da yok. 15 Temmuz darbesi geziden çok sonra gerçekleşti. Başka iddialar var bu davada Osman Kavala ile ilgili olarak. Dolayısıyla bir hukuki bağ yok. Bir irtibat da yok her iki dava arasında" değerlendirmesi yaptı. 

Kavala'ya destek vermek için Çağlayan Adliyesi önünde çok sayıda kişi bir araya geldi Fotoğraf: Ozan Kose/Getty Images/AFP

Kavala'nın 36. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davasında verilen bu birleştirme kararının, tam da karar aşaması gelinmişken verildiğine dikkat çeken Tanrıkulu, "Bu bir nevi şu demek: Osman Kavala’yı bir başka bir davaya göndererek tutuklu kalmasını sağlamak. Kavala’nın davasında her duruşmadan önce bir gelişme oluyor ve tahliye edilmiyor. Bugün de bunu gördük" dedi.

Buğra: Hukuki süreç değil eziyet süreci 

Duruşmanın ardından gazetecilere konuşan Kavala’nın eşi Ayşe Buğra ise "Bu olup biteni bir yargı sürecinin parçası, bir hukuki sürecin parçası olarak yorumlamam artık imkansız. Bu karşı karşıya kaldığımız üç buçuk yıldır süren ama gittikçe daha da ağırlaşan bir hal alan bir eziyet sürecinin bir parçası diye düşünüyorum" dedi. 

Ne olmuştu? 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 10 Aralık 2019 tarihinde Kavala'nın haksız yere cezaevinde tutulduğuna hükmederek serbest bırakılması gerektiğine karar vermişti.

1 Kasım 2017 tarihinden bu yana cezaevinde bulunan Kavala'nın Gezi Parkı olaylarına ilişkin davada tahliyesine ve beraatine karar verilmiş ancak Kavala, "casusluk" suçundan tutuklanmış ve serbest bırakılmamıştı. 

Türkiye'nin AİHM kararına uymaması üzerine Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, kararın uygulanışı ile ilgili denetim süreci başlatmıştı.


DW / DBN,EC,ET,HS
©️Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik