1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Görüşmelerde sıcak saatler

26 Kasım 2013

Hrıstiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) arasında yürütülen koalisyon görüşmelerinde son dönemece girildi. Koalisyon sözleşmesi taslağında Türkiye ile ilişkilere de özel olarak değiniliyor.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Almanya'da 22 Eylül'de yapılan genel seçimlerin ardından Hrıstiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) arasında yürütülen koalisyon müzakerelerinde son tura gelindi. Salı günü öğle saatlerinde başlayan son tur görüşmelerine, akşam saatlerinde partilerden müzakerelerin yürütülmesinde görevli 75 kişilik bir grubun bir araya gelmesi ile devam edilecek. Çarşamba sabah saatlerine kadar koalisyon sözleşmesi taslağına nihai şeklinin verilmesi öngörülüyor. Ancak, taslağın büyük bir bölümü üzerinde anlaşılmış olmasına karşın, iki parti arasında tartışmalara yol açan çifte vatandaşlık, asgari ücret, yabancılara vinyet uygulaması gibi konularda ne tür bir politika izleneceği henüz netlik kazanmadı. Bu konuların, müzakerelerin en çetin bölümü olan son turda netliğe kavuşturulması bekleniyor.

Türkiye ile stratejik işbirliği

Koalisyon sözleşmesi taslağının basına yansıyan bölümlerine göre, Türkiye'nin AB üyeliği sürecinin ‘ucu açık' olduğu ve müzakere sürecinin otomatik olarak üyelikle sonuçlanmasının söz konusu olmadığı bu taslakta da vurgulanıyor. Taslakta, tam üyelik müzakerelerinin sonucunun şimdiden garanti edilemeyeceği belirtilerek, 'Avrupa Birliği'nin yeni bir üyeyi kabul edemeyecek veya Türkiye'nin üyeliğin gerektirdiği yükümlülükleri tamamen yerine getiremeyecek durumda olması halinde, Türkiye Avrupa Birliği ve Almanya ile olan imtiyazlı ilişkilerini güçlendirecek şekilde, Avrupa yapılarına olabildiğince sıkı bir biçimde bağlanmalıdır” ifadeleri kullanılıyor. Öte yandan Türkiye'nin Avrupa açısından stratejik ve ekonomik bakımdan büyük bir öneme sahip olduğu ve Türkiye ile dış politika ve güvenlik konularını da kapsayacak şekilde ilişkilerin derinleştirilmek istendiğinin de altı çiziliyor.

Gabriel mi, Steinmeier mi?

Büyük Koalisyon'u oluşturacak bakanlar konusunda da henüz basına yansıyan net bilgiler yok. Kabinedeki en önemli pozisyonlardan biri olan dışişleri bakanlığı için Sosyal Demokrat Parti Meclis Grup Başkanı Frank-Walter Steinmeier'in adı zikrediliyor. 2005-2009 yılları arasında da dışişleri bakanlığı görevinde bulunan hukukçu Steinmeier'in o dönemde Başbakan Merkel ile uyumlu bir ilişki içinde olduğuna dikkat çekiliyor. “Rheinische Post” gazetesinin haberine göre, Steinmeier de dışişleri bakanlığı görevini üstlenmeye ve bu görev için meclis grubu başkanlığı görevinden feragat etmeye hazır. Haberde, Steinmeier'in Alman dış politikasına ‘daha algılanabilir ve özgüvenli' bir çizgi vermek istediği belirtiliyor.

Ancak SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel'in kabineye girmesi halinde Steinmeier'in kabine dışında kalabileceği de konuşulanlar arasında. Sigmar Gabriel'in adı ise ‘süper bakanlık' olarak da bilinen enerji/ekonomi bakanlığı için geçiyor. Öte yandan SPD'nin önemli isimlerinden Genel Sekreter Andrea Nahles, hukukçu Thomas Oppermann gibi isimler de muhtelif bakanlıklar için zikredilen isimler. Koalisyon ortağı SPD'nin kabinede toplam 6 bakanlığı elinde bulundurması bekleniyor.

Yeniden seçim ihtimali

Her ne kadar son tura girilmiş de olsa, her iki parti de son anda bir anlaşmazlık çıkması ve koalisyonun kurulamaması ihtimalini göz ardı etmiyor. Zira ülke çapında 470 bin delegesi bulunan SPD'nin koalisyon konusundaki son kararı aralık ayı başında delegelere danışarak vermesi bekleniyor. Sosyal Demokrat Parti Genel Sekreteri Andrea Nahles, nihai sonucun önemli olduğuna dikkat çekerken, Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi'nden bazı isimler de koalisyonun kurulamaması halinde seçimlerin yenilenmesi ihtimalinin kendilerini korkutmadığını açıkladı.

©Deutsche Welle Türkçe

DW, dpa, rtr /,BK