Konklav: Yeni Papa kim olacak?
26 Nisan 2025
Papa Françesko'nun ölümünden sonra Vatikan uzmanlarıyla yapılan pek çok röportajda aynı soru gündeme geliyor:
"Peki, şimdi yerine kim geçecek?"
Henüz Papa hayattayken bile Françesko'nun halefi olmaya aday isimlere veya favorilere dair söylentiler Roma'daki yemek sohbetlerinin bir parçası haline gelmişti. Oysa Katolik Kilisesi'nde bir sonraki Papa'nın seçimi söz konusu olduğunda "aday" kavramı geleneksel anlamıyla mevcut değil.
Gerçekçi detaylarıyla adından söz ettiren Oscar adayı "Conclave" filmi sayesinde pek çok izleyici, ilk oylamadan önce isimlerin yer aldığı bir listenin ya da açıkça dillendirilen adaylar olmadığını öğrenmişti.
Yeni Papa'yı seçmek için yapılan oturumlara "konklav" adı veriliyor. Kardinallerin katıldığı bu toplantılar Sistina Şapeli'nde gerçekleştiriliyor. Her kardinal oy pusulasına bir isim yazıyor ve pusulayı salonda bulunan sandığa atıyor. Ancak zamanla, kimin adının daha sık geçtiği ve dolayısıyla favori konumuna geldiği netleşmeye başlıyor.
Geçen yılın Aralık ayında Münih Kardinali Reinhard Marx, bu oylamayı ve Papa'nın seçim sürecini anlatan filmi överek başarılı bir yapım olarak değerlendirmişti. 71 yaşındaki Marx, eğer bir konklav beklenenden daha uzun sürerse ve bazı zorluklar ortaya çıkarsa filmdeki gibi daha yoğun tartışmaların yaşanabileceğini "rahatlıkla hayal edebileceğini" ifade etmişti.
Yüzyıllardır olduğu gibi büyük olasılıkla yeni Papa da konklav katılımcıları arasından seçilecek. Şu da açık: Son iki papa dönemi sekiz yıl (Papa 16. Benedikt) ve 12 yıl (Papa Françesko) sürdü. Yaklaşık on yıllık bir görev süresi, bir yandan kiliseyi şekillendirirken aynı zamanda farklı eğilimlere de alan tanımak açısından uygun bir süre gibi görünüyor. Bu da yaklaşık 70 yaşlarında bir adayın lehine olabilir.
Ve bir başka önemli nokta: Papa'yı seçecek olan her bir kardinal, birden fazla dile; özellikle de İtalyanca'ya hakim olmanın ne denli önemli olduğunu çok iyi biliyor.
İtalyan adaylar
Diğer yandan 1978'den bu yana Katolik Kilisesi'nin başına bir İtalyan geçmedi. Bu durum, 2005 ve 2013'teki konklavların ardından İtalyan medyasında hem buruk hem de eleştirel bir tonda sıkça dile getirilmişti.
Şimdi ise Vatikan'ın ikinci ismi olan Vatikan'ın devlet sekreterliğini yürüten Kardinal Pietro Parolin, Papalık için adı en sık anılan isim olarak öne çıkıyor ve bahis şirketlerinde de favori gösteriliyor. Sakin sesi ve zaman zaman ortaya çıkan ince mizahıyla dikkat çeken 70 yaşındaki Parolin, seçkin bir Vatikan diplomatı. Parolin, son 250 yıldaki pek çok İtalyan Papa gibi kuzey İtalya kökenli.
Kudüs Latin Patriği Kardinal Pierbattista Pizzaballa da kuzey İtalya kökenli. Ancak Fransisken rahibi olarak 25 yıldır Kudüs'te yaşıyor. 60 yaşındaki Pizzaballa, özellikle 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e yönelik terör saldırısından bu yana saygın bir konum kazandı. Kaçırılan İsraillilerle takas edilmek üzere kendisini rehine olarak teklif etmesi büyük takdir topladı.
Favoriler arasında yer alan üçüncü İtalyan ise Bologna Başpiskoposu Kardinal Matteo Maria Zuppi. Şu anda İtalya Piskoposlar Konferansı'nın başkanlığını da yürüten 69 yaşındaki Zuppi, toplumsal ve siyasi konularda oldukça aktif bir figür ve İtalyan medyasında sık sık kendisinden söz ediliyor.
Parolin, Pizzaballa ve Zuppi'nin üçü de Papa Françesko'nun izlediği çizgiyi sürdürmekten yana isimler. Ancak, Papalık seçimi için oy kullanacak en fazla 133 kardinalin (toplam 135 seçmen kardinalden ikisi şimdiden katılmayacağını bildirdi) İtalya'nın dünya kilisesindeki rolünü ne ölçüde belirleyici gördüğü kestirilemiyor. 71 ülkeden gelen bu 133 din adamının yalnızca 17'si İtalyan. Pizzaballa da dahil edilirse bu sayı 18'e çıkıyor. Papa II. Yuhanna Pavlus (1978–2005), 16. Benedikt (2005–2013) ve özellikle de Papa Françesko (2013–2025)…
Bu Papaların her biri kendi tarzıyla Romalılara yakınlık göstermeye çalıştı. Ancak bu isimlerin hepsi dünya kilisesinden geliyordu.
Trump ABD'sinden bir aday şimdi daha da uzak bir ihtimal
Uzun süredir birçok Amerikalı Katolik, kendi ülkelerinden bir kardinalin papa seçilmesini umut ediyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde piskoposların ve kardinallerin çoğunluğu ABD'deki kadar muhafazakar ve açıkça sağ eğilimli değil.
Şu sıralar yine "Papabile" (Papa adayı) olarak anılan Kardinal Raymond Leo Burke, Papa Françesko'nun en sadık eleştirmenlerinden biri ve litürjik ihtişamın savunucusu olarak bu tabloya tam uyuyor.
Ancak Trump dönemiyle birlikte "Yeni Dünya"dan bir papanın seçilme ihtimali yeniden sıfıra yaklaşmış gibi görünüyor.
Buna karşın diğer ülkelerden gelen öne çıkan kardinallerin şansı daha yüksek görülüyor. Örneğin 74 yaşındaki Mexico City Başpiskoposu Carlos Aguiar Retes, ABD ile Meksika arasında yaşanan güncel siyasi ve ekonomik gerilimler göz önünde bulundurulduğunda oldukça sıra dışı bir tercih olabilir.
Katolik Kilisesi açısından en hızlı büyüyen kıta konumunda olan Asya'dan da dikkat çekici adaylar göze çarpıyor. 67 yaşındaki Filipinli Başpiskopos Luis Antonio Tagle, 2012'de kardinal ilan edilmesinin ardından adeta "mor cüppeli adamlar" arasında bir yıldız haline geldi ve favori isimlerden biri olarak görülüyor. 76 yaşındaki Myanmar'ın Yangon kentinin Başpiskoposu Kardinal Charles Maung Bo ise daha çok sürpriz bir aday olarak değerlendiriliyor.
Afrikalı ve Alman adayların sert tutumu
Afrika'dan son dönemde adı öne çıkan isimlerden biri Kinşasa Başpiskoposu Kardinal Fridolin Ambongo Besungu. Ancak 65 yaşındaki Besungu, Katolik dünyasının birçok bölgesinde görüşlerin değiştiği bazı konularda (özellikle eşcinsellik ve kilisenin bu konudaki tutumu meselesinde) sert söylemleriyle dikkat çekmiş bir isim.
Şu sıralar sıkça adı geçen bazı diğer isimler ise, gerçekte fazla şansa sahip olmayan, gerici grupların baskı anlayışını temsil eden figürler. Örneğin uzun yıllar görev yapan Gine doğumlu Kardinal Robert Sarah, yaklaşık iki ay içinde 80 yaşına girecek. Bu da onu neredeyse seçilmez kılıyor.
Yeni Papa'nın Alman olma ihtimali de zayıf bir ihtimal olarak görülüyor. Zira 77 yaşındaki Alman Kardinal Gerhard Ludwig Müller'in zaman zaman sert, zaman zaman ise anlaşılmaz ya da Papa Fransiskus'a karşı açıklamalarıyla öne çıkmış bir isim oluşu, şansını oldukça zayıflatıyor.
İtalya dışındaki bazı Avrupa ülkelerinden din adamlarının isimleri de gündeme geliyor. Ancak Avrupa'da Katolik Kilisesi sayısal olarak giderek küçülüyor. Bir zamanlar Buenos Aires Başpiskoposu olan Papa Françesko da, zaman zaman Avrupa'nın kendini algılayış biçimine yönelik sert eleştirilerde bulunmuştu.
Cinsel istismar skandalı konklavı gölgede bırakabilir
"Ön konklav" sürecinde ve Sistina Şapeli'nde yapılacak gizli oylamalarda öngörülemeyen bir konu var: Artık küresel bir mesele haline gelmiş olan Katolik Kilisesi'ndeki cinsel şiddet ve istismar skandalı. Dünyanın neredeyse her bölgesinde kilise bu skandallarla sarsıldı. Zaman zaman mağdurlar Vatikan yakınlarında gerçekleştirdikleri eylemlerle kilisenin bu konuda yetersiz kalan yüzleşme ve hesaplaşma sürecini protesto ediyor.
İtalyan asıllı Amerikalı ilahiyatçı Massimo Faggioli, Paskalya'dan on gün önce ABD merkezli Commonweal dergisinde kaleme aldığı yazıda, "din adamlarının faili olduğu cinsel istismar skandallarının, gelecekteki bir konklavı gölgeleyebileceğini" belirtmişti. Faggioli, bu süreçte konklav öncesinde ya da sırasında dışarıdan yapılabilecek olası etki ve müdahalelere de dikkat çekti.
ABD'deki muhafazakar çevreler aylar öncesinden bazı kardinal adaylarını profesyonel olarak araştırmak ve olası zayıf noktalarını ortaya çıkarmak istediklerini açıklamıştı. Bu konuyla ilgili olarak bazı kardinal isimleri zaten daha önce uluslararası kamuoyunun gündemine gelmişti.
Örneğin Köln Kardinali Rainer Maria Woelki, bu meseleyi ele alış biçimi ve kendisine yöneltilen çeşitli eleştiriler nedeniyle Almanya dışında da tanınan bir isim.
Papa Françesko'nun ölüm haberini kamuoyuna duyuran ABD'li Kardinal Kevin Farrell ise daha önce, 2025 Nisan ayı başında 94 yaşında ölen ve kilise tarihinde cinsel istismar denildiğinde adı ilk akla gelen isimlerden biri olan Kardinal Theodore McCarrick ile yakın mesleki temas halindeydi.
Marsilya Başpiskoposu Kardinal Jean-Marc Aveline de Papa'nın yakın çevresindeki isimlerden biri. Cezayir doğumlu Aveline, 1972 yılında kurulan ve en az bir cinsel istismar vakasıyla gündeme gelen "Emmanuel topluluğu"nun uzun yıllar ruhani rehberliğini yapmıştı.
2013'teki Papa seçiminin "sürpriz adayı"
Bu arada, 2013 yılında sonradan "Papa Françesko" olacak olan Jorge Mario Bergoglio'nun, seçim öncesi yapılan tartışmalarda ya da bahis şirketlerinde pek de öne çıkan bir aday olmadığı hatırlatılıyor. X platformunda yayımlanan ve ağırlıklı olarak istatistiksel faktörlere dayanan "Papability Index" 2013 yılında Bergoglio'nun favoriler arasında ilk 20'ye bile giremediğine dikkat çekiyor.
Öyle ya da böyle "Papa piyangosu" Sistina Şapeli'nin bacasından "beyaz duman" yükselene kadar devam edecek. Beyaz duman, Mayıs ayının ilk günlerinden sonra bir noktada yeni Papa'nın seçildiğini müjdeleyecek.