1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Koronavirüs hakkındaki sorulara bilimsel yanıtlar

23 Mart 2020

Dünyanın bir numaralı gündem maddesi koronavirüs hakkında hâlen yanıtı merak edilen birçok soru var. Bilim insanları bir an önce bu sorulara yanıt bulmaya çalışıyor. İşte şu ana kadar bulunan bilimsel yanıtlar...

Fotoğraf: picture-alliance/AP/NIAID-RML

Koronavirüs nereden çıktı?

Yaygın görüş, virüsün yarasalardan yayıldığı yönünde. Ancak ne bu teori ne de insana bulaşmadan önce yarasadan pangolin gibi bir başka hayvana geçtiğine dair teoriler şu ana kadar teyit edilebildi.

Kesin olan şu ki bu hastalığa, hayvanlardan insanlara geçen bir virüs neden oluyor. Virüs, hayvanlarda bir dizi genetik mutasyondan geçiyor ve böylece insanlara bulaşabiliyor.

Nature dergisinde geçen ay yayımlana bir çalışma, yeni koronavirüsün gen haritasının, yarasadaki koronavirüsünkiyle yüzde 96 oranında aynı olduğunu ortaya koydu.

Araştırmacılar, virüsün laboratuvarda üretildiğini öne süren bazı komplo teorisyenlerinin iddialarının gerçek dışı olduğunu belirtiyor.

Koronavirüsün ilk olarak Çin'in Hubey eyaletinin başkenti olan Vuhan'da hayvandan insana geçtiğine dair sağlam bulgular var.

Koronavirüsün ilk olarak yarasa ya da pangolinden yayıldığı iddia ediliyor.Fotoğraf: Reuters/Prapan

COVID-19'dan ölür müyüm?

Gripten ya da trafik kazasından ölümün tahmin edilemeyeceği gibi, bu sorunun da "evet" veya "hayır" gibi basit bir cevabı yok. Sadece ihtimallerden bahsedebiliriz.

Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Fakültesi'ndan matematikçi ve epidemiyolog Adam Kucharski, virüse yakalananların ölüm oranını yüzde 0.5 ile 2 arasında hesaplıyor. Bir başka deyişle, virüs bulaşan her 100 kişiden bir ya da ikisi ölüyor.

Virüs havada ya da yüzeylerde ne kadar süre kalabiliyor?

Koronavirüsler, solunum hastalıklarına neden oluyor. Virüs daha çok öksürük ya da hapşırıkla havaya yayılan damlacıklardan geçiyor.

Almanya'daki Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü'ne (BfR) göre, yapılan laboratuvar testleri, "ciddi oranda yayıldığı" takdirde havada üç saat bulaşıcı şekilde kalabildiğini ortaya koyuyor. Bu süre; bakır yüzeylerde dört saate, karton yüzeyde 24 saate, plastik ya da paslanmaz çelik yüzeylerde ise üç güne kadar çıkabiliyor. 

Ancak iyi haber şu ki virüs, hayatta kalabilmek için bir canlıya ihtiyaç duyuyor. Aksi takdirde zamanla ölüyor. Çünkü kendini sadece canlılarda çoğaltabiliyor. Bazı yüzeylerde saatlerce hatta günlerce tutunabilse de zaman geçtikçe daha az bulaşıcı oluyor.

Fotoğraf: Imago Images/Westend61

Kendimi en iyi nasıl koruyabilirim?

Dirseğinin içine hapşırarak ya da öksürerek, ellerini iyice ve düzenli olarak yıkayarak, diğer insanlarla arana fiziksel mesafe koyarak ve kalabalık ortamlardan uzak durarak.

Bu şekilde insanlar sadece kendilerini korumuş olmayacaklar, aynı zamanda virüsün yayılma hızının da yavaşlamasını sağlayacaklar. Virüs, vaka sayısı bakımından katlanarak yayıldığı için bu önlemler ülkelerin sağlık sistemlerinin tamamen felç olmaması açısından da gerekli.

Neden henüz bir aşı yok?

Normal şartlarda, etkili ve güvenli bir aşı geliştirmek yıllar alır.

Alman Araştırmacı İlaç Üreticileri Birliği'ne (vfA) göre, dünyada şu an koronavirüs aşısı geliştirmek için yürütülen en az 47 proje var. Bilim insanları büyük bir baskı altında ve zamana karşı yarış hâlinde çalışıyor. Ancak buna rağmen piyasaya 2020 yılı içinde bir aşının çıkması mümkün görünmüyor. Zira resmi makamlarca onay alınması için elzem olan klinik çalışmalar zaman gerektiriyor.

Aşı bulunması için yürütülen çalışmalara ek olarak bazı araştırmacılar da kan serumundan elde edilen antikorlardan faydalanılan ve "pasif bağışıklık" adı verilen yöntem üzerinde çalışıyor.

Bu antikorlar, COVID-19'dan iyileşmiş kişilerden geliyor. Bu kişilerin kanında, virüsle savaşıp yenebilen antikorlar bulunuyor.

Söz konusu yöntem, "pasif bağışıklılık" olarak adlandırılıyor. Çünkü alıcı, bizzat antikor üretmiyor. Ödünç aldığı antikorlar ise yalnızca kısa süreli bir koruma sağlıyor. Sadece geleneksel bir aşı, koronavirüse karşı uzun süreli koruma sağlar.

Fotoğraf: Reuters/B. Guan

Evcil hayvanım da koronavirüs kapabilir mi?

Evet. Bu yüzden İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Dairesi (BLV) karantinadaki evcil hayvan sahiplerine, birlikte yaşadıkları bu hayvanlarla fazla temas kurmamaları için tavsiyede bulundu.

Ancak şu ana kadar bilindiği kadarıyla, kedi ve köpekler enfeksiyon belirtilerinin hiçbirini göstermiyor. Yani hastalanmıyorlar. Bu durum ise risk değerlendirmesini daha da zor kılıyor.

Alman Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü'ne (BfR) göre, virüs kapan bir hayvanın teorik olarak bu virüsü soluma ve dışkı yoluyla havaya bulaştırıp yayabilir.

Koronavirüsün çıkış noktasının da hayvanlar olduğunu unutmamak gerek.

Hamileyim. Bebeğim ya da ben tehdit altında mıyız?

Bilim insanlarının şu ana kadarki çalışmalarına göre, çocuklar koronavirüs konusunda yüksek risk grubunda değil.

Bu, çocukların COVID-19 hastalığını genellikle hafif atlattığı anlamına geliyor. Yeni doğan bebeklerde koronavirüs tespit edilen bazı vakalar yaşandı. Ancak virüsün gebelik döneminde mi, doğumda mı yoksa doğumdan sonra mı geçtiği bilinmiyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Almanya'daki Federal Sağlık Eğitimi Merkezi, hamilelerin daha büyük bir risk altında olduğuna dair bulgu olmadığını belirtti. Fakat yine de bu konuda bir güvence bulunmaması nedeniyle anne adaylarının virüse karşı her hâlükârda özel dikkat göstermesinde fayda var.

Julia Vergin

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik
Sonraki bölüme git DW Gündemi

DW Gündemi

Sonraki bölüme git Daha fazla DW içeriği