1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Koronavirüs hastaları kobay mı oldu?

19 Ekim 2020

Türkiye’de salgın yönetiminin şeffaflığı sorgulanırken, koronavirüs hastaları üzerinde de ilaç denemeleri yapıldığı iddia ediliyor. CHP’li Emir, Sağlık Bakanlığı’na "hastalar kobay olarak mı kullanıldı?" diye sordu.

Arşiv
ArşivFotoğraf: Sajjad Hussain/AFP/Getty Images

Ana muhalefet partisi CHP, Covid-19 salgınının Türkiye’de çizdiği tablonun kamuoyuyla tam olarak paylaşılmadığı eleştirilerinin hedefindeki Sağlık Bakanlığı’na karşı sorgulamanın şiddetini artırdı.

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci’nin de aralarında bulunduğu bir araştırma grubunun yayımladığı makalede, içeriği tam olarak bilinmeyen ilaçların Türkiye'de 1 Mayıs - 1 Temmuz 2020 tarihleri arasında 16 koronavirüs hastası üzerinde denendiği bilgisinin yer aldığını tespit ettiklerini söyledi.

Makalenin detaylarını incelediklerini ve Covid-19’lu 16 hastaya "Yeni İnhaler Tedavisi (NIT)" uygulandığını anladıklarını anlatan Emir, "Hastalara, akciğere yönelik ne olduğu açıklanmayan bir ilaç verilmiş. Makalede, NIT’nin bitki özlerinin terapötik dozlarda kullanılmasıyla oluşturulan bir çözüm olduğu ve patent koruması altında olduğundan içeriğinin açıklamadığı ifade edilmiş" bilgisini paylaştı.

"İnsan üzerinde deneme suçu"

Konuyu Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması isteğiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği bir soru önergesiyle gündeme taşıyan Murat Emir, "Novel Treatment Approach to the Novel Coronavirus (Covid-19) with a New Inhaler Theaurapetic" başlıklı makalenin daha sonra yayımdan kaldırıldığını anladıklarını söyledi.

Murat EmirFotoğraf: privat

Soru önergesinde "İçeriği bilim dışı uygulamalarla dolu olan ve apar topar yayımdan kaldırılan bir makalede Sağlık Bakan Yardımcısı'nın imzasının bulunması utanç vericidir" ifadesini kullanan Murat Emir, Sağlık Bakanlığı’nın böyle bir çalışmaya izin verip vermediğini açıklamasını istedi. Emir, YÖK’ün makalede imzası bulunanların tüm yazılarını incelemesini, Cumhuriyet Savcılığı’nın da konuyla ilgili adli soruşturma başlatması gerektiğini söyledi.

Emir, "Eğer böyle bir çalışma varsa bizim hastalarımız kobay olarak kullanılmış demektir, -insan üzerinde deneme suçu- oluşmuştur" diyor ve Şuayip Birinci ile makalede imzası bulunan diğer kişiler hakkında Türk Ceza Kanunu gereğince işlem yapılması gerektiğini savundu.

"Açıklanmak zorunda"

Peki böylesi bir araştırma ya da deney yapmanın tıpta yeri var mı?

Dresden Üniversitesi'nden Sinirbilim ve genetik uzmanı Doç. Dr. Çağhan Kızıl, dünya üzerinde aşı ve ilaç çalışmalarının laboratuvardaki bilimsel çalışmalar ve klinik öncesi deneylerden sonra klinik çalışmalarda insanlar üzerinde tatbik edilebileceğini belirtiyor.

Kızıl, bu süreci anlatırken, "Doz ayarlaması yapılır, güvenlik testleri yapılır. Ve bu şekilde ilgili kurumlara sürekli bilgi verilerek onay alınarak devam edilir. Fakat insanlar üzerinde yapılan çalışmalarda olmazsa olmaz iki ana yükümlülük vardır. Birincisi bilimsel bilginin açıklanması; yani denediğiniz ilacın bilimsel temeli nedir, neden deniyorsunuz ve nasıl deniyorsunuz?  Tüm faz çalışmalarındaki detaylar açıklanmalı. Yani kimyasal ya da ilaç üzerinde patent hakkınız olabilir, ama yine de uluslararası kurumları bilgilendirmek zorundasınız.  Eğer patentiniz varsa zaten koruma altındadır, bunu açıklamak zorundasınız" bilgisini paylaşıyor.

"16 hasta COVID 19 kobayı yapıldı" iddiası

04:36

This browser does not support the video element.

Kızıl, ikinci yükümlülüğün de "etik kaygılar" üzerine kurulu olduğuna dikkat çekiyor. Herhangi bir hasta üzerinde denenecek herhangi bir aşı, ilaç ya da kimyasal konusunda hastanın izninin alınmasının ve bilgilendirilmesinin şart olduğunu anlatan Kızıl, ülkelerin birbirlerini bu konuda denetlemesi için de uluslararası kurum ve bağımsız bilim insanlarının çalıştığını söylüyor.

Türkiye'de ilk koronavirüs vakasının 11 Mart’ta açıklanmasına karşın, Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci’nin imzasının bulunduğu bir başka bilimsel makalede, şubat ile mart arasında 24 vakanın görüldüğüne ilişkin bildirim yapıldığı da ortaya çıkmıştı. Birinci ise makalede "şubat ile mart" ifadesinin "sehven yazıldığını" açıklamış ve makaleyi yayımdan kaldırtmıştı.

Hilal Köylü / Ankara

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik