1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kriz, yoksullukla mücadelede yeni bir fırsat yaratabilir

Ludger Schadomsky15 Ekim 2008

Dünyada açlığın pençesinde olan insanların sayısının 1 milyara ulaştığı tahmin ediliyor. Ludger Schadomsky yorumunda finans piyasalarında yaşanan krizin yoksullukla mücadele için fırsatlar sunabileceğini dile getiriyor.

DW editörü Ludger Schadomsky, krizin yoksullukla mücadele fırsatları sunduğunu savunuyor
DW editörü Ludger Schadomsky, krizin yoksullukla mücadele fırsatları sunduğunu savunuyorFotoğraf: AP

Sanayileşmiş ülkeler, bir kaç gün içinde milyarca euro tuturında kurtarma paketlerini onaylıyor da, neden Afrika ülkelerine verdikleir yardım sözlerini unutuyorlar? Bu soruyu Afrika ülkelerinden gelen siyasetçiler soruyor. Son olarak Dünya Bankası ve kısa adı IMF olan Uluslararası Para Fonu’nun toplantılarında da bu soru gündeme geldi. Afrika ülkeleri, G 8 zirvesinde verdikleri sözleri bile yerine getirmeyen sanayileşmiş ülkelerin, finans piyasalarında yaşanan kriz nedeniyle, kesenin ağzını daha da sıkmasından kaygı duyuyor. Dünyada açlığın pençesinde olanların sayısının 1 milyara yaklaştığı düşünülünce, kaygılarının yersiz olmadığı görülüyor.

Ama bir yandan, ümit verici gelişmeler de var: Tarım ürünlerinde geçen üç yıl içinde yüzde 60, hatta Somali’de yüzde 300 civarında artan fiyatlarda yeniden düşüş kaydedildi. Ayrıca, bu ülkelerde yürütülen alt yapı projelerine en büyük desteği, sanayileşmiş ülkeler değil, Dünya Bankası veriyor. Dünya Bankası ise kredi limitini iki katına çıkaracağını vurguladı.

Bu durumda, finans piyasalarında yaşanan küresel kriz az gelişmiş ülkeleri doğrudan etkilemeyecek gibi görünüyor. Milyarlarca euro tutarındaki kurtarma paketleri düşünüldüğünde biraz çelişkili gibi olsa da, kriz dünyanın güneydeki bu ülkeler için yeni bir fırsat yaratıyor: Fiyatlardaki istikrar, bu ülkelerde, özellikle de sorunun en derin olduğu kırsal bölgelerde yoksullukla mücadeleye katkı sağlayabilir. Çiftçiler, ellerindeki fazla ürünü, yüksek olmayan fiyatlara satarak, kar sağlayabilirler.

Tarım alanında yapılacak bir reform ise ikinci bir fırsat yaratabilir. Bugün Afrika’nın tarım alanlarının sadece yüzde 14’ü kullanılabiliyor. Dünyanın kuzeyindeki zengin ülkeler, Afrika’yı açlıktan kurtarabileceklerine dair yanılsamayı bir kenara bırakmalılar. Zira Afrika’daki ülkelerin kendi kendilerine üretim yapabilecek duruma gelmeleri gerekiyor.

Ancak krizin bir fırsata dönüşmesi için yardıma ihtiyacı olan Afrika ülkelerinin üzerine de sorumluluk düşüyor. Devlet bütçelerinin yaklaşık yüzde 10’unun tarımı desteklemek için kullanılması gerekiyor. Tarıma ayrılan bütçe oranı şu anda yüzde 4 civarında.

Finans piyasalarında yaşanan kriz göz önünde bulundurulduğunda Çin, Hindistan, Rusya gibi ülkelerle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa arasındaki dengenin değiştiği gözlemleniyor. Gelecekte Rusya’dan milyarca euro tutarında krediyi sadece İzlanda bankaları istemeyecek. Gerçek olan şu, içinde bulunduğumuz bu dönemde, küresel güç oyunlarının yeniden düzenlenmesi gerekiyor; bu da az gelişmiş ülkelerin kendine yetecek bir duruma gelmesi anlamına geliyor, bu hem kuzeydeki sanayileşmiş ülkelerin, hem de güneydeki gelişmekte olan ülkelerin yararına olacaktır.