1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Lübnan’da muhalefetin dediği oldu

21 Mayıs 2008

Arap ülkelerinin arabuluculuğunda Katar'da biraraya gelen Lübnanlı partiler anlaşmaya vardı. Anlaşma, gözlemciler tarafından Hizbullah önderliğindeki muhalefet açısından "büyük zafer" olarak nitelendirildi.

Kasım ayından bu yana boş olan cumhurbaşkanlığı için Pazar günü sandık başına gitme kararı alındı
Kasım ayından bu yana boş olan cumhurbaşkanlığı için Pazar günü sandık başına gitme kararı alındıFotoğraf: AP

Lübnan resmi devlet ajansı, meclisin, Genelkurmay Başkanı Mişel Süleyman'ı cumhurbaşkanı seçmek için pazar günü toplanacağını duyurdu. Ajans, Meclis Başkanı Nebih Berri'nin, meclisi ilk olarak yarın toplantıya çağırdığını, ancak meclis oturumunu izlemesi beklenen Arap ülkelerinin ve diğer yabancı devletlerin heyetlerinin kısa sürede Beyrut'a gelemeyecek olmaları nedeniyle toplantıyı pazar gününe ertelediğini belirtti.

Sinyora: "Lübnanlılar ders almalı"

Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora, vatandaşlarının olanlardan ders alması gerektiğini söyleyerek, Lübnanlılara şiddeti reddetme çağrısında bulundu.


Sinyora, ülkedeki siyasi tarafların anlaşmaya vardığı Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen törendeki konuşmasında, Arap ülkelerinden, muhalefetle iktidardaki çoğunluk yandaşları arasındaki çatışmalarda tarafsız kalan Lübnan güçlerini desteklemelerini de istedi.


Fuad Sinyora, "Siyasi ayrılıklarımızı gidermek için asla silaha başvurmamalıyız. Birbirimizi kabullenerek, sorunları diyalogla çözmeliyiz" dedi.

Lübnan'da siyasi taraflar Katar'ın başkenti Doha'da anlaşmaya vardıFotoğraf: picture alliance/dpa


Hizbullah liderliğindeki Suriye yanlısı muhalefet ve Batının desteklediği parlamenter çoğunluk, cumhurbaşkanlığına Genelkurmay Başkanı Mişel Süleyman'ın getirilmesini desteklemesine rağmen, taraflar hükümette görev paylaşımı ve seçim yasası konularında uzlaşamadığından, muhalefet meclisteki oylamaları boykot ediyordu. Yeterli çoğunluk bir türlü sağlanamadığından oylama defalarca ertelendi. Lübnan'da cumhurbaşkanlığı makamı, Emil Lahud'un görev süresinin dolduğu Kasım ayından bu yana boş bulunuyor.

"Muhalefet için büyük zafer"

Lübnan Telekomünikasyon Bakanı Mervan Hamade, anlaşmada "kaybeden taraf" olmadığını, kazananın Lübnan olduğunu söylemesine karşın, Amerikan AP ajansının haberinde, anlaşma, Hizbullah önderliğindeki muhalefet için "büyük zafer" olarak nitelendirildi.


Anlaşma neticesinde Hizbullah liderliğindeki muhalefetin önemli iki talebinin; ulusal birlik hükümetinde veto hakkı ve ülkedeki farklı dinlerin daha iyi temsili için daha küçük seçim bölgelerinin oluşturulmasını öngören seçim yasası değişikliğinin kabul edildiği belirtildi.


Bakan Hamade, anlaşma çerçevesinde muhalefetin kabinede 11, meclisteki çoğunluğun 16 sandalyeye sahip olacağı, kalan 3 sandalyenin sahibinin de seçilen cumhurbaşkanı tarafından atanacağını söyledi.

Katar emiri Şeyh Hamid bin Halife El Tani, Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora'yı kutladıFotoğraf: AP


Lübnan hükümetinin, Hizbullah yanlısı Beyrut Havaalanı Güvenlik Şefi'nin görevden alınmasına yönelik kararı ve Hizbullah'a ait telekomünikasyon ağının yasa dışı olduğunu açıklamasıyla ülke 7 Mayıs'tan itibaren, 1975-90 yılları arasındaki iç savaştan sonraki en kanlı şiddet olaylarına sahne olmuştu. Olaylarda en az 65 kişi hayatını kaybetmişti.


Anlaşma haberini havaya ateş açarak kutladılar

Şiddet olayları üzerine Arap Birliğinin oluşturduğu dışişleri bakanları heyeti, geçen hafta Beyrut'ta iktidar ve muhalefet arasında 2 gün süren yoğun görüşmeler yaparak, tarafların aralarındaki sorunu karşılıklı görüşmelerle çözmesi yönünde çaba harcamıştı.


Taraflar, bunun üzerine görüşmeleri Doha'da sürdürme konusunda anlaştığını açıklamıştı.


Bu arada anlaşma Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta havaya açılan ateşlerle kutlandı. Anlaşma sağlanması için Katar Emiri'nin dün gece bizzat Lübnanlı taraflarla görüştüğünü bildiren Lübnan televizyonları, töreni canlı olarak ekrana getirdi.

Lübnan'da siyasi kriz, muhalefet milletvekillerinin, veto yetkisi verilmediği için Kasım 2006'da hükümetten istifa etmesiyle başlamıştı.

Tartışmalı konular meselesi

Fotoğraf: AP

Lübnan'da rakip siyasi liderlerin, yeni kabine ve 2009 parlamento seçimleri üzerine çıkan anlaşmazlıkların çözümünde anlaşmaya varmasına rağmen, ülkedeki siyasi krizin merkezindeki tartışmalı konular bekliyor.


Bu konulardan birini Hizbullah'ın silahları ve BM'nin 2004'te ülkedeki tüm milislerin silahsızlandırılmasını isteyen 1559 sayılı kararı oluşturuyor.


Suriye ve İran'ın desteklediği Şii grup, ülkenin güneyini işgal eden İsrail ile savaşılabilmesi için 1975-1990 iç savaşından sonra silahlarını tutmasına izin verilen tek Lübnanlı grup olmuştu. İsrail'in 2000'de bu bölgeden çekilmesiyle bazı Lübnanlılar, Hizbullah'ın silahsızlanması çağrısında bulunmaya başladı.

Hizbullah’ın silahları


Diğer Lübnanlı gruplardan daha güçlü olan Hizbullah ise ülkeyi İsrail'den savunmak için bu silahlara ihtiyaç duyduğunu ve silahları ulusal savunma stratejisi kapsamında bırakmayı düşünebileceğini açıklamıştı. Gözlemciler, Hizbullah'ın silahlarının güçlü bir Lübnan devletine engel teşkil ettiğini düşünüyor.


Arap Birliğinin arabuluculuğunda varılan anlaşmaya göre bu konu, yeni devlet başkanının liderliğinde taraflar arasında görüşülecek. Bu konuda yapılan önceki görüşmeler 2006'da çıkmaza girmişti.

BM Güvenlik Konseyinin 2004'te çıkardığı ve Hizbullah'a açık bir atıf şeklindeki 1559 sayılı kararda, ülkedeki tüm milislerin silahsızlanması isteniyor.

Suriye ile ilişkiler

Lübnan'da göreve gelecek yeni devlet başkanı ve hükümet, bir önceki kabineyi düşman olarak gören Suriye ile resmi ilişkilerin geliştirilmesi konusuyla karşı karşıya bulunuyor.


Suriye, eski Başbakan Refik Hariri'nin öldürülmesinden sonra birliklerini çekmeye zorlandığı 2005'e kadar Lübnan'da baskın bir rol oynuyordu.


Lübnan ile diplomatik ilişkisi bulunmayan Şam yönetimi, Batılı ülkelerin başkent Beyrut'ta büyükelçilik açması çağrılarını kabul etmiyor.


Suriye'nin çekilmesinden sonra parlamento seçimlerini kazanan koalisyon, Şam'ın Lübnan'daki etkisini reddediyor. Hariri'nin oğlu Saad'ın liderliğindeki blok, Şam yönetimini, Suriye karşıtlarını öldürmekle ve ülkeyi istikrarsızlaştırmak için sınırlardan içeriye silah sokmakla suçluyor. Suriye ise bu suçlamaları reddediyor.

Güvenlik

Lübnan güvenlik güçleri, Suriye'nin 2005'te çekilmesinden bu yana ülkede güvenliği denetim altında tutmaya çalışıyor. Lübnan'da 2005'ten bu yana 10 suikast ve çok sayıda bombalı saldırı düzenlendi ve kuzeydeki İslamcı militanlar ayaklandı.


Ordu bu yıl, Filistin mülteci kampı Nehr El Bared'de çıkan ayaklanmayı bastırmış, ancak 169 asker hayatını kaybetmişti. Filistinli grupların denetimindeki bu kampların büyük bir kısmına girilmesine izin verilmiyor.

BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararı

BM Güvenlik Konseyinin 11 Ağustos 2006'da kabul ettiği 1701 sayılı kararla, İsrail ile Hizbullah arasında 34 gün süren savaş sona erdirildi. Kararın uygulanmaya başlamasıyla, 15 bin Lübnanlı asker ve binlerce yeni BM askeri, önceleri Şii gruplarca denetlenen güneye konuşlandırıldı.

Kararda tüm düşmanlıkların sona erdirilmesi istenirken, Lübnan ile İsrail arasında daimi bir ateşkes anlaşması henüz sonuçlandırılmadı.


BM kararı, zaman zaman İsrail uçaklarının Lübnan semalarında uçmasıyla, İsrail'e roket saldırılarıyla ve BM barış gücü askerlerine saldırılarla birçok kez ihlal edildi.


Güvenlik Konseyi, Lübnan ve İsrail hükümetlerinin, Suriye'den silahların Hizbullah'a ulaştırıldığına dair haberlerden endişe duyulduğunu bildirmişti.

Hariri Mahkemesi

BM, 14 Şubat 2005'teki Hariri suikastı ve Lübnan'daki diğer Suriye karşıtlarına saldırıların şüphelilerinin yargılanacağı bir uluslararası mahkeme kuruyor. Güvenlik Konseyi, bu amaçla geçen yıl mayısta mahkemenin kurulmasını oylamıştı. Lübnan, Suriye yanlıları ve karşıtları arasındaki anlaşmazlığın temellerinden birini oluşturan bu mahkemeyle ilgili planları onaylamıyor.

Ekonomi

Siyasi krizi, suikastlar, Nehr el Bared çatışması ve İsrail ile çıkan 34 günlük savaş, Lübnan'ın borç içindeki ekonomisini daha da kötüleştirdi. Ülkede 2006'da durgun olan ekonomi, geçen yıl yüzde 4 civarında büyüme göstermişti. Şimdiki kabine, 2 cep telefonu ağının özelleştirilmesinden elde edilecek gelirle borçların ödeneceğini açıklamıştı.


Ülkede yeni kurulacak hükümet de, uzun süredir çıkmazda olan enerji sektöründeki reformların uygulanması mücadelesiyle karşı karşıya bulunuyor.