Lüksemburg’un anayasa sınavı
2 Temmuz 2005Lüksemburg’da referandumdan dört hafta önce seçim yasakları başladı. Bu çerçevede kamuoyu araştırma sonuçlarının da basın-yayın organları aracılğı ile yayınlanmasına izin verilmiyor. Ancak Haziran ortasında açıklanan son anket sonuçları, Anayasa’ya “hayır“ diyenlerin oranının yüzde 45’lerde olduğunu gösteriyor. Bu ise son aylarda “ret“ cephesinde önemli bir artış demek. Zira birkaç ay önceki anketlerde Anayasa’ya “evet“ diyenlerin oranı yüzde 70’lere ulaşıyordu.
"Türkiye AB'ye alınırsa..."
Görüşleri sorulan bir Lüksemburg vatandaşı, referandumda olumsuz oy verme nedenini şöyle açıklıyor: “Referandumda ’hayır’ oyu vermeyi düşünüyorum. Çünkü Türkiye’nin Birliğe üye olmasıyla birlikte Lüksemburg’a ucuz işgücü akını olmasından ve işsizliğin artmasından endişe ediyorum. Referanduma sunulmadan önce Anayasa metninin değiştirilmesini istiyorum. Fransızlar ve Hollandalılar da herhalden bizden daha aptal değil. Bence Lüksemburglular da ’hayır’ diyebilme özgürlüğüne sahiptir. Herşey Bay Juncker’in arzuladığı gibi olmak zorunda değil.“
“Hayır için Lüksemburg Komitesi“ adlı girişimden Andre Kremer, Anayasa’ya karşı çıkmalarının gerekçelerini şöye anlatıyor:
“Anti-demokratik anayasa“
“Eleştirilerimiz dört ana noktaya odaklanıyor. Birincisi, metin demokratik bir şekilde hazırlanmadı ve dolayısıyla Anayasa demokratik bir belge olmaktan uzak. İkinci eleştirdiğimiz nokta, Anayasa’nın sosyal niteliğinin bulunmaması. Üçüncü olarak metnin tümüyle neoliberal olmasına karşıyız. Burada ana hedflerden biri olarak serbest piyasa koşullarının oluşturulması belirtiliyor. Eleştirdiğimiz dördüncü nokta ise Avrupa’nın giderek daha fazla silahlandırılacak olması.“
Başbakan Jean-Claude Juncker, 10 Temmuz’daki referandumdan “hayır“ sonucunun çıkması durumunda istifa edeceğini açıkladı. Kimileri bu açıklamayı doğal karşılarken, vatandaşların bir bölümü Juncker’i “siyasi şantaj“ yapmakla suçluyor.
“Doğru dürüst bir açıklama yapılmasını bekliyorum. Başbakan istifa edeceğini söylüyor. Bu çılgınlık olur. Oylama başbakan hakkında yapılmayacak ki. O zaman başbakana karşı olan herkes Anayasa ’hayır’ oyu verir. Oysa burada sözkonusu olan Avrupa. Doğrusunu isterseniz, korkunç bir hayal kırıklığı yaşıyorum.“
“Tarihi sorumluluğu anlatalım“
AB Komisyonu’nun enformasyon ve medyadan sorumlu Lüksemburglu üyesi Viviane Reding, üstlenilen tarihi sorumluluğun halka daha iyi anlatılması gerektiğinin altını çiziyor.
“Lüksemburg’un ’evet’ demesinin, Avrupa’ya yeni bir ivme kazandıracağını düşünüyorum. Bu nedenle, mevcut noktaya nasıl ulaştığımızı ve bundan sonra hangi hedeflere varmak istediğimizi Lüksemburglulara çok iyi anlatmak zorundayız. Avrupa’nın ortasında olduğumuzu ve kıtanın geleceğinin şekillindirilmesine katkıda bulunmamızın kaçınılmaz olduğunu da vurgulamamız gerekiyor.“