'Libya kendi kendini yok ediyor'
25 Kasım 2014 Giessen Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü’nden Beşeri Coğrafya Profesörü Andreas Dittmann, Libya’da devletin battığını, kurumların işlevlerini artık yerine getiremediğini belirtiyor ve”Ülke artık sadece harita üzerinde var” diyor. Ülkenin doğusu ve batısı arasındaki ezeli çatışmaya dikkat çeken Dittmann, doğu bölgelerinde daha İslamcı bir çizginin hakim olduğunu, buna karşılık batı bölgelerinde seküler değerlere bağlı bir kesim bulunduğunu belirtiyor. Libya uzmanı Dittmann’a göre ülkedeki diğer anlaşmazlıkların kökeninde de bu iki grup arasındaki çatışma yatıyor:
“Libya’da İtalyan işgali döneminden kalma çok eski, dinci bir muhalefet var. O zamanlar dinci özgürlük savaşçısı olarak görülüyorlardı. Şimdi ise bu hareketi ‘İslamcı’ olarak tanımlayabiliriz. Üyeleri ağırlıklı olarak Libya’nın doğu bölgelerinden geliyor. Bu hareket Kaddafi döneminde en tehlikeli muhalif grup olarak görülüyordu. Gerçi Kaddafi ülkenin geniş kesimlerinde Şeriatı uygulamaya koymuştu, pek çok İslami yasa çıkartmıştı. Ama radikal dinciler için bu da yeterli değildi. Söz konusu bölgesel sınır boyunca bu ideolojik farklılıklar devrimin ardından da sürüyor.”
'İslam Devleti' ideolojisi yayılıyor
Dittmann ülkede gerilimin tırmanmasını, bu radikal İslamcı gençlerin eski önderlerine sırt çevirip İslam Devleti örgütüne yönelmesine bağlıyor. Gençlerin, İslam Devleti ideolojisine bağlandığına dikkat çeken Dittmann, "Pek çokları Irak’ta Suriye’de IŞİD için savaştı. IŞİD’in Suriye ve Irak’ta ilan ettiği hilafeti Libya topraklarında da gerçekleştirmenin hayalini kuruyorlar. Yani burada dinsel, siyasi ve aynı zamanda nesiller arası bir çatışma söz konusu. Gençler arasında din çok büyük bir rol oynuyor" diyor.
Dittmann, Kaddafi rejimi üyelerinin şimdi cihatçılarla ittifak yaptığına yönelik haberleri ise şöyle değerlendiriyor.
“Evet, aynı şey Irak’ta da oluyor. Saddam Hüseyin’in eski çevresinin şimdi IŞİD ile birlikte çalıştığını biliyoruz. Bunu ideolojik nedenlerden yapmıyorlar. Daha ziyade iki taraf da çökmekte olan devletin yarattığı kaosu kullanarak geleceği kendi istedikleri yönde şekillendirmeye çalışıyorlar. Saddam Hüseyin de Muammer Kaddafi de İslamcıları en büyük muhalifleri olarak görüyorlardı. Şimdi ise iki ülkede de bu kesim İslamcılarla işbirliği yapıyor. Bunlar tabii ki geçici ittifaklar. İki grubu birleştiren hedef, ülkelerinde Batı demokrasileri örneğinde bir devletin ortaya çıkışını engellemek.”
'Sorun iç kaynaklı'
Libya uzmanı Andreas Dittmann, ülkenin gelecek şansını ise şöyle değerlendiriyor:
“Libya aslında gelişmek için çok elverişli temel koşullara sahip. Devrimlerin yaşandığı altı Arap ülkesi arasında açık farkla en iyi koşullara sahip ülke olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü yaklaşık altı milyon nüfusla, diğer ülkelerle kıyaslandığında nüfus yoğunluğu düşük. Yaklaşık 65 yıl yetecek petrol rezervlerine sahip… Libya aslında mevcut fiyaskodan kendisi sorumlu. Tabii ki dış faktörler de Kaddafi’nin hızlı bir şekilde devrilmesine katkı sağladı. Ama Libya’nın şu an yaptığı yanlışlar, ülke içinden kaynaklanıyor. Mevcut gelişmelerden her zaman sadece dış etkileri sorumlu tutamazsınız. Şu an Libyalılar ülkelerini kendileri yok ediyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Kersten Knipp