Müşerref bu kez yaş tahtaya bastı
5 Kasım 2007“Spekülasyon yapanlar haklı çıktı. Pakistan’da aylardır Devlet Başkanı Müşerref’in zor duruma düşmesi halinde, olağanüstü hal ilan edeceği söylentileri dolaşıyordu. Müşerref, mart ayından beri ülkedeki en yüksek mahkemesine karşı güç gösterisinde bulunuyor. Ve Müşerref önce yüksek hakimleri görevden aldı.
Mahkeme Pakistan’da ekim ayının başında yapılan ve Müşerref’in yeniden seçilmesiyle sonuçlanan seçimlerin yasal olup olmadığını karara bağlayacağı sırada, olağanüstü hal ilan edileceği söylentileri daha da arttı. Bu baskılar hakimleri, Müşerref’in lehine bir karar vermeye itecek kadar büyüdü. Müşerref, mahkeme kararının açıklanmasından bir kaç gün önce kontrolünü tamamen kaybetti. Belki de kendi aleyhine bir karar çıkacağı konusunda istihbaratlar aldı ya da kaderinin mahkeme kararına bağlı olduğu düşüncesine katlanamadı.
Ancak General Müşerref, bu kez yaş tahtaya bastı. Son kozları da başarılı olamadı. Müşerref, medyadan, hakimlerden, avukatlardan çok büyük bir tepki toplayacak ve bu tepkilere uzun süre dayanamayacak. Yakında halkın kızgınlığı da bastırılmayacak noktaya gelecek.
Müşerref, Batının ya da en azından Amerikan yönetiminin ülkedeki gelişmeleri kabulleneceğini düşünüyor. Çünkü elinde onlara karşı kullandığı bir kozu var. Pakistan ordusunun, radikal İslamcı oluşumlara karşı mücadele ettiği gerekçesini kullanıyor. Ancak İslamcı militanların Pakistan’da örgütlendikleri ve silahlandıkları ortaya çıktığında ise kamuoyunda Pakistan hükümetinin olanlara seyirci kaldığı şüphesi uyanıyor.
Yoksa radikal İslamcıların kotrolü altında olan Lal Mescid’de meydana gelen olaylar ve İslamabad’ın tam merkezinde olan bu caminin içinin onca istihbarat görevlisinin gözleri önünde silahla dolu olması nasıl açıklanabilir?
Bu ikili oyunun amacı, yabancı kamuoyunu, hem radikal İslam tehlikesinin gerçekte görülenden çok daha büyük olduğuna, hem de ordunun, hükümetin radikal İslamcılar tarafından devrilmesi tehlikesi karşısında tek güvenilir güç olduğuna inandırabilmek.
Ancak Batı artık Müşerref hakkında kesin bir karara varmak zorunda. O’nun hilelerine yeniden göz yummak kadar tehlikeli ve yanlış bir tavır olamaz. Bu, Pakistan’da yayılan Amerika ve Batı karşıtı düşünceleri daha da körükler. Eğer Müşerref yönünü bir an önce değiştirmezse, bütün dini partiler de demokratik birer seçenek gibi görünecekler.
Pakistan’daki bütün sivil örgütlerin, hukukun, medyanın ve siyasetin üzerine düşen görev ordu iktidarını desteklememektir. Ancak demokrat bir Pakistan aşırı İslama karşı uzun süreli ve etkin bir mücadele verebilir.”