Mısır’da cezaevi koşulları insani değil
28 Mayıs 2020Şadi Habaş aslında bir suçludan olduça uzak bir profil çiziyor. Bir dönem yaptığı filmlerle dikkatleri üzerine çeken bir film yönetmeni olan Habaş, yeteneğinin meyvelerini yeni yeni toplamaya başladığı sırada kendini Mısır’ın Tora cezaevinde bulundu.
Habaş, 2018 yılında sürgündeki aktivist rock müzik sanatçısı Rami Essam’ın Balaha adlı şarkısına klip çekmesinin ardından "yalan haber yapma" ve "terör örgütüne üye olma" suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Şarkı, Mısır’da darbeyle iktidara gelip ardından devlet başkanlığı koltuğuna oturan Abdülfettah El Sisi’yi eleştiriyordu.
24 yaşındaki yönetmen, hücre arkadaşlarının saatlerce duvarları yumruklayarak gardiyanlardan sağlık görevlisi talep etmesine rağmen, bu ayın başında cezaevinde hayatını kaybetti. Ölümünün ardından savcılar, Habaş’ın "kazayla" el dezanfektanı içmesi sebebiyle öldüğünü rapor etti. Ancak Habaş’ın ölümü Mısır’ın iyi bir itibara sahip olmayan hapishanelerinde yakın zamanda kaydedilen ilk ölüm vakası değil.
Kahire İnsan Hakları Çalışmaları Enstitüsü’ne göre, Şadi Habaş’ın ölümü "son 10 ayda Tora cezaevi 4 numaralı hücrede kalan düşünce suçluları arasında meydana gelen üçüncü ölüm vakası." Enstitüye göre siyasi suçlular, "bir duruşma süreci olmaksızın hapsedilip, kasıtlı olarak sağlık hizmetlerine erişime izin verilmemesi gibi ürkütücü koşullar altında hapishanelerde ölüme terk ediliyor."
Toplu tutuklamalar
Sayıları tahmin etmek zor olsa da, Mısır’daki hapishanelerde gözaltılar dahil 100 binden fazla tutuklu ve hükümlünün bulunduğu tahmin ediliyor. Resmi verilere göre, duruşma öncesi tutuklu bulunanların kaldığı hapishanelerde yüzde 160, hükümlülerin bulunduğu cezaevlerinde yüzde 300 kapasite fazlası var. Bu, ekipman eksikliği sorunu nedeniyle, hijyen koşullarının zayıf olduğu bu yerlerde kalan tutuklu ve hükümlülerin, Mısır’daki sıcak hava koşullarına rağmen çoğunlukla yerlerde örtüsüz biçimde ve üst üste uyumak zorunda kalması anlamına geliyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden (HRW) Ortadoğu Araştırmacısı Amr Magdi, "Mısır’daki tutukluluk koşullarına bakıldığında genelde tutukluların bazen sırf yatak olmadığı için aynı anda uyuyamadıkları ve dönüşümlü olarak uyuduğu durumlar görülüyor. Herkesin yatabileceği yeterli alan yok" diye konuşuyor.
"Çığlıkları ayırt edemezsiniz”
DW’nin ulaştığı eski tutuklu bir aktivist-yazar, hapishanelerdeki kapasite fazlasını doğrularken, cezaevlerinde hak ihlalleri olduğunu belirtiyor.
Adını vermek istemeyen yazar, "Hücrede küçücük bir odada 70 kişiydik. Bırakın uyumayı yerde oturmak için bile sıra bekliyorduk. Bir kısmımız ayakta kalmak zorundaydı ki zaten hareket edecek alan yoktu. Yürümek bile lükstü" diyor.
Ancak kalabalık hapishanelerdeki tek problem bu değil. Cezaevindeki tutuklu ve hükümlülerin, yetkililerin zorbalığı ile de karşılaştığı belirtiliyor.
DW’ye konuşan Mısırlı yazar, gözaltı merkezindeki sorgu odasında çok sayıda 16 yaşından küçük kız ve oğlan gördüğünü belirtiyor ve şöyle devam ediyor: "Çığlıklardan bir kız çocuğunu mu yoksa oğlan çocuğunu mu sorguya çektiklerini anlayamazdınız."
Sağlığa erişim engeli
Kalabalık cezaevi koşulları ve ihlaller, tutukluların temel sağlık koşullarına erişiminin engellendiği durumlarda insan hayatına mal olabiliyor. Kronik hastalığı olan çok sayıda tutuklu için gerekli tedaviye ulaşmak kolay değil.
Magdi, "Bir tutuklunun hastaneye sevki gerçekten çok zor. Sevk söz konusu olsa bile genelde sadece test için gidiyorlar ve hasteneye yatışları gerekli olsa dahi doğrudan hücrelerine geri gönderiliyorlar" diyor.
HRW Mısır hükümetinden siyasi hükümlüler, yoksulluk sebebiyle borçlarını ödeyemediği için tutuklu bulunanlar başta olmak üzere bazı suçluların serbest bırakılmasını talep etti. Magdi'ye gore, hapishanelerdeki koşullar koronavirüs pandemisi de düşünüldüğünde oldukça ürkütücü bir tabloya işaret ediyor.
"Kısılmış bir ses ama hâlâ çok yüksek"
Sürgündeki müzisyen Rami Essam’ın ise yapabileceği tek şey, yeni bir şarkı yazabilmekti. Habaş’in serbest bırakılması için yazdığı "Hapishane öldürmez" adlı şarkı, kampanyanın bir parçası olarak planlanmıştı. Hatta Habaş, şarkı sözlerini hapishanede yazmış ve gizlice Essam’a ulaştırmıştı.
"Bu şarkı hapishanelerdeki siyasi tutukluların, sanatçıların ve insan hakları ihlal edilenlerin serbest kalması için harekete geçmemiz gerektiğini hatırlatıyor" diyor Essam.
"Bu aynı anda aynı deneyimi yaşayan yüz binlerce insanın sesi ve bizim bu sesi duymamız gerekiyor. Kısılmış bir ses, ama bu ses hâlâ çok yüksek."
Lewis Sanders IV
© Deutsche Welle Türkçe