1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Mağrip’te terör alarmı

24 Ocak 2013

Cezayir'de İslamcı militanlar tarafından bir doğalgaz tesisine düzenlenen kanlı baskın, gözleri bölgeye çevirdi. Terörle mücadele uzmanları, militanların bölgede son derece örgütlü olduğu uyarısında bulunuyor.

Fotoğraf: dapd

Teröristler eylemlerine iyi hazırlanmıştı. Ellerinde sadece ağır silahlar değil, Cezayir’in doğusundaki doğalgaz tesisinin planı da vardı. Tesisi, orada çalışanların desteği ile ayrıntılı bir biçimde incelemişlerdi. Cezayir Başbakanı Abdülmelik Sellal, önce rehinecilerle diyaloğa girmek istediklerini, ancak teröristlerin hapisteki tüm tutuklu arkadaşlarının serbest bırakılması yönündeki taleplerini kabul etmek mümkün olmayınca askerî operasyonun gündeme geldiğini açıkladı. Rehine eylemine son vermek amacıyla Cezayir ordusu tarafından düzenlenen operasyonda yaklaşık 80 kişi hayatını kaybetti.

"Cezayir'de terör ortamı varlığını koruyor"

Aslında Cezayir güvenlik güçlerinin aşırı İslamcı çevrelerden gelebilecek saldırılara, eylemlere uzun zamandan beri hazırlıklı oldukları biliniyor. DW’ye açıklamalarda bulunan Uluslararası Kriz Grubu (“International Crisis Group”) adlı bağımsız düşünce kuruluşundan Kuzey Afrika uzmanı William Lawrence, Cezayir’de 90’lı yıllardaki iç savaştan sonra da terörizmin bu bölgede varlığını koruduğuna dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor: “Her ne kadar Cezayir 2002 yılında on yıllık kara dönemin sona erdiğini ilan ettiyse de, geçmiş dönemin aktörleri hâlâ sahnedeydiler. Milenyum’da da eylemler devam etti. Yani az düzeyde olsa da tehlike hâlâ vardı ve mevcudiyeti hiçbir zaman tam olarak ortadan kalkmadı.”

Fotoğraf: Reuters

"Aşırı İslamcı militanlar Sahraaltı bölgesinde etkinler"

Almanya’nın Marburg Üniversitesi’nden siyasal bilimci Raşit Ouaissa DW’ye yaptığı açıklamada, tek bir konunun değiştiğini önemle vurguluyor:“Cezayir’de 10 yıl süren iç savaş ya da terörizmle mücadele sonunda en azından ülkenin kuzeyinde terörizm neredeyse tamamen yenilgiye uğratıldı. Gerçi özellikle dağlık bölgelerde bazı grupların elinde bulunan bazı mevziler hâlâ mevcut. Ancak teröristler asıl güneye, istikrarsız konumdaki Afrika’nın Sahraaltı bölgesine geçtiler ve orada hâlâ etkililer. Burası tabii kontrolü oldukça zor bir bölge, sınırdan geçişler kolay ve Kaddafi rejiminin yıkılması da tüm bu süreci hızlandırdı. Mali ise 10 yıldan daha fazla bir süreden bu yana dağılma sürecindeki bir ülke.”

Teröristler uyuşturucu, silah ve insan ticareti yapıyor

Kuzey Afrika uzmanı William Lawrence, özellikle Cezayir ile Mali arasındaki sınır bölgesinin teröristler açısından ideal bir geri çekilme alanı olduğunu söylüyor. Teröristlerin Sahra bölgesini çok iyi bildiklerini, binlerce kilometrelik alanda hızlı hareket edebildiklerini anlatan Lawrence, devlet kontrolünün zayıf olduğu Mali’de teröristlerin rahat hareket edebildiğini, uyuşturucu, silah ve insan kaçırdıklarını belirtiyor. Kuzey Afrika uzmanı, teröristlerin Mali’nin toplumsal ve siyasi sorunlarını kullanarak, orada kalıcı olmaya ve kendilerine yandaş devşirmeye çalıştıklarını da söylüyor.



Sömürge döneminin sonunu yaşamaktayız

Fotoğraf: DW/K. Gänsler

Siyasal bilimci Raşit Ouaissa, aşırı İslamcı militanların başlıca hedefinin kriminal suçlar olmadığını belirterek, görüşlerine şöyle açıklık getiriyor: “Özellikle 11 Eylül'den sonra terörizm, eskiden ‘Üçüncü Dünya’ adı verilen, Avrupa’nın çevresindeki bölgelerde iktidar ilişkilerinin el değiştirmesinin aracı oldu. Önceleri eylem alanı Ortadoğu’ydu. Şimdilerdeyse Afrika’ya kadar uzandı. Tahminimce şu sıralarda sömürge sonrası dönemin tamamlanışını yaşamaktayız. Çevre ülkelerinin yıkıldığı yeni bir düzen, yeni ve çeşitlilik gösteren aktörler ortaya çıkıyor. Yani burada söz konusu olan sadece Mali’deki diktatör değil, çok farklı aktörlerden söz ediyorum.”

Afrika'nın diğer ülkelerinde de huzursuzluklar çıkabilir

Siyasi gözlemcilere göre bu durumun Çad, Mali, Nijer ve büyük olasılıkla Moritanya’da büyük huzursuzluklara yol açacak bir dönemi başlatması olası. Bu ülkelerin kendilerini yeniden yapılandırmalarının ya da yeni bir düzene geçmelerinin olasılık dışı olmadığına dikkat çekiliyor. Bu kapsamda Avrupa ile ABD gibi uluslararası büyük güçlerin, yıldızı yükselmekte olan Çin’in, ayrıca bölgesel güçlerden olan Katar ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin de kendi pozisyonlarını, çökmekte olan bu bölgelerde güvence altına almak istediklerine de işaret ediliyor.


© Deutsche Welle Türkçe

Kersten Knipp / Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster