1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Mafyayla karanlık ilişkiler medyaya nasıl yansıdı?

20 Mayıs 2021

Organize suç örgütü lideri olmakla suçlanan Sedat Peker, yayınladığı altıncı videoda, bir milletvekilinin ricasıyla kendisinin yaptırdığını iddia ettiği saldırılarla Doğan Medya satışı sürecinin başladığını öne sürdü.

2015 yılında Hürriyet gazetesi binasına düzenlenen saldırıda giriş kapısının camları kırılmıştı
2015 yılında Hürriyet gazetesi binasına düzenlenen saldırıda giriş kapısının camları kırılmıştıFotoğraf: Reuters/Hurriyet Daily/L. Kulu

Organize suç örgütü kurmak suçlamasıyla hakkında gözaltı kararı olan ve yurtdışında olan Sedat Peker, altıncı videosunda, 2015'te Hürriyet gazetesine gerçekleştirilen saldırıları "bir milletvekilinin ricasıyla" kendisinin yaptırdığı iddia etti. 

Peker, saldırılar öncesinde bir milletvekilinin "Bizim gençlik kollarından birtakım arkadaşlar gidecek, ama onlar profesyonel değil" diyerek kendisinden ricacı olduğunu anlattı.

"Milletvekili rica etti"

Peker'in, 2018'de Doğan Medya'yı satın alan Demirören Holding'in Yönetim Kurulu Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören'e "Pambık Demirören" diye seslendiği videoda, "Pambık Demirören ekibi dinliyor musunuz? Şatafatlı gazeteciler, ünvanlı gazeteciler, sizin gazetenizi ben bastırdım. Hürriyet'i bastırmadan önce gelen milletvekilinin telefon sinyallerine de bakın, ismini söylemeyeyim ayıp olur, bakabilirsiniz. Savcılar alın size ağır delil, ikrar; milletvekili rica etti, ben de yaptırdım" ifadeleri yer alıyor.

Hürriyet gazetesine Eylül 2015'te iki gün arayla taşlı sopalı saldırı düzenlenmişti. Gazete binası, sosyal medyada AKP yanlısı trol hesapların çağrısıyla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ATV televizyonunda yayınlanan söyleşisinin Hürriyet.com.tr'de farklı aktarıldığını iddia eden kişilerce basılmıştı.

O dönem Hürriyet.com.tr'nin genel yayın yönetmeni olan DW Türkçe İstanbul Koordinatörü Bülent Mumay, 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra Türkiye'de çok ciddi terör saldırıları olduğunu ve Erdoğan'ın söyleşinin ikinci seçime hazırlandığı bir dönemde yapıldığını hatırlatıyor.

'Asıl hedef gözdağı vermek'

Erdoğan'ın söyleşide, 7 Haziran'da kaybettiği tek başına iktidarı yeniden kazanması gerektiğini, partisinin 400 milletvekili alırsa bu işin çözülebileceğini, terörün ve akan kanın durdurulabileceğini söylediğini aktaran Mumay, "Kullandığı cümlelerden biri de 'bu iş sulh içinde çözülsün ama 400 vekil verirseniz' şeklinde idi. Erdoğan'ın bu açıklamaları o dönem benim yayın yönetmenliği yaptığım Hürriyet.com.tr'de '400 vekil verin bu iş sulh içinde çözülsün' başlığı ile verildi. Tabii kamuoyunda o dönem özellikle Dağlıca baskını nedeniyle çok ciddi bir hassasiyet olduğu için sosyal medyada Erdoğan'a yönelik çok ciddi bir tepki ortaya çıktı" diyor. 

DW Türkçe İstanbul Koordinatörü Bülent MumayFotoğraf: DW

Mumay'a göre bu tepkinin önü alınamayınca bunun yerine bu başlığı atan gazeteye yönelik bir tepki, bir kampanya ve bir saldırı organizasyonu oluşturularak "kamuoyunun gazı" alınmaya çalışıldı. Mumay, asıl hedefin ise Hürriyet'e gözdağı vermek ve grup üzerinde baskı oluşturmak olduğunu düşünüyor: "Zaten bu saldırı da Doğan Grubu'nun bütün varlıklarını Demirören'e satmasına yol açan süreci başlatmış oldu. Ben de Hürriyet'teki mesleğimden oldum."

"Polislerle fotoğraf çektiriyorlardı"

İkinci saldırı sırasında gazete binasına gelen gazeteci İsmail Saymaz ise polisin müdahalesinin yetersiz olduğunu anlatıyor. DW Türkçe'ye konuşan Saymaz, olayların gerçekleştiği geceyi şöyle anlatıyor: "Saldırganlar binanın dış kapısını kırmışlar binanın dış kapısından içeri kadar girmişlerdi. Çok öfkelendiğimi, çok öfke duyduğumu hatırlıyorum. Onlarca saldırgan bağırıyorlar, slogan atıyorlar. Bazıları kapının önünde polislerle fotoğraf çektiriyorlardı. Öyle bir iklim vardı."

Gazeteci İsmail SaymazFotoğraf: DW

Saymaz, o sırada gazete yönetiminden Vuslat Doğan Sabancı ve dönemin Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin dahil bütün ekibin binada olduğunu, 'her ne olursa olsun gazeteyi çıkaracağız, dışarıdaki tehdit bize geri adım attıramaz' şeklinde kararlı bir duruş sergilendiğini belirtiyor.

Bir korku ikliminin hâkim olduğu o dönem de bu korku altında gazete çıkarma çalışmasının sürdüğünü ifade eden Saymaz'a göre de AKP, 7 Haziran'da tek başına iktidarı kaybetmesinin sorumlularından biri olarak Doğan Grubu'nu gösterdiği için grup hedef haline geldi.

Ahmet Hakan'a saldırı

Gazete binasına saldırıyı takiben Ekim 2015'te o dönem gazetenin yazarı olan Ahmet Hakan da evinin önünde dört kişinin saldırısına uğradı.

Mart 2018'de ise Hürriyet'in Doğan Medya'dan hükümete yakınlığı ile bilinen Demirören Holding'e satışı gerçekleşti. 

Sedat Peker, yayınladığı videoda, Doğan Medya satışı sürecinin Hürriyet'e yapılan saldırılarla başladığını ileri sürdü. Peker, "Aydın Doğan yaşlı adam, bir yandan ölüm korkusu sardı, bir yandan devam eden mahkemeler, ben ölürüm çocuklarıma dert kalmasın, ondan sonra hoopp (Hürriyet gazetesinin Demirören'e satışı...) Senin (Demirören) oturduğun koltukta benim emeğim var, ben pisliğim siz temiz he" ifadelerini kullandı.

DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren'Fotoğraf: privat

DW Türkçe'ye konuşan DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren'e göre Peker'in videoları kirliliğin ortaya saçılmasına ve tüm toplum tarafından görülmesine neden oldu. Eren, "Hürriyet gazetesi basılıyor, Ahmet Hakan dövülüyor. Ama sonra Doğan Grubu'nu Demirören ailesi satın alıyor iktidara yakın olan ve Ahmet Hakan şimdi Hürriyet'in başında. Hürriyet'i basan da Ahmet Hakan'ı döven de aynı kişiler, onu Hürriyet'in başına getiren de aynı kişiler. Böyle çetrefil, vahim bir durum var" diyor.

Peker'in iddiaları, gazetecilere yönelik saldırılarda mafya-siyaset ilişkisini de gündeme getirdi.

Bülent Mumay Sedat Peker'in iddialarının mafya ve siyaset ilişkisini göstermesi açısından önemli olduğu görüşünde. Mumay, "Sedat Peker'in iddiaları doğruysa ülkeyi yöneten bir partinin direkt olarak bir saldırının odağı, organizatörü konumunda olduğu ve bu organizasyonda mafyadan destek aldığını somut biçimde öğrenmiş olduk açıkçası irkilerek" diye konuşuyor.

"Gazeteciler hâlâ dövülüyor"

Bir buçuk yıldır yurtdışında olan Sedat Peker'in etkisinin bir şekilde kırıldığını ifade eden Faruk Eren ise gazetecilere saldırıların devam ettiğini hatırlatıyor. Eren, "Hâlâ daha Türkiye'de gazeteciler dövülüyor birtakım insanlar tarafından. Ve hiçbir soruşturma yapılmıyor. Geçtiğimiz günlerde Levent Gültekin kameraların önünde dövüldü. Ne dövenler yakalandı, ne bir soruşturma açıldı. Böyle vahim bir durumda yaşıyoruz aslında Türkiye'de" sözlerini kullanıyor.

Hürriyet'e düzenlenen saldırılarla ilgili açılan davada da polisin bahçeden içeri girdiğini tespit ettiği 26 sanıktan 25'i beraat ederken, bir sanık para ve hapis cezasına çarptırıldı. Ancak mahkeme her iki cezada da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yani sanık başka bir suç işlemezse infazın ertelenmesine karar verdi.

Boynukalın: Çok rahatladım

Saldırının olduğu akşam gazetenin önündeki kalabalığa hitap eden ve Doğan Medya'yı hedef alan AKP İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın'ın saldırıyı organize ettiği iddiaları bir dönem basında dile getirilmişti. Boynukalın'ın saldırılar sonrası bir grupla yaptığı konuşma da sosyal medyada yer almıştı. Söz konusu videoda Boynukalın, "Ahmet Hakan'la çay içmişliğim var, acayip korkaktır. Ben bugün Nişantaşı'na evinin önüne gitmeyi düşünüyordum, tek başıma" derken, o dönem Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni olan Sedat Ergin için "Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak olmuş" ifadelerini kullanıyordu.

Boynukalın, Peker'in yayınladığı videonun ardından Twitter hesabından, "Açıkçası çok rahatladım. Yıllardır üzerimize yapışan cam, kamera, turnike kırma gibi kriminal meselelerin bizimle alakası olmadığı açıkça ifade edilmiş" dedi. Ancak Tweet'i daha sonra sildi.

Pelin Ünker

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik