Güney Afrika'nın eski Devlet Başkanı Nelson Mandela'nın naaşının ziyarete açıldığı başkent Pretoria'daki hükümet merkezi, Mandela'yı son kez görmek isteyen kalabalıkların akınına uğradı.
Reklam
On binlerce kişi, gün boyunca otobüslerle ve yaya olarak naaşın sergilendiği hükümet merkezine gitti.
Bu arada Mandela ailesinin naaşı yalnız bırakmaması dikkat çekti. Torunu Mandla, gelenekler uyarınca naaşın hemen yanı başında oturuyor.
Güney Afrika televizyonu eNCA'ya konuşan bir bir aile ferdi, "Ruhuna eşlik ediyor ve onunla konuşuyoruz" ifadelerini kullandı.
Güvenlik güçleri, hükümet merkezi önünde uzun kuyruklar oluşturan coşkulu kalabalık nedeniyle hükümet merkezine giden yolda barikat oluşturmak zorunda kaldı.
Halkın zaman zaman barikatı zorladığı gözlendi. Hükümet merkezi çevresinde bekleyişine devam eden kalabalık daha sonra başlayan şiddetli yağmur nedeniyle bölgeden ayrıldı.
Mandela'nın naaşı Pretoria'daki hükümet merkezinde bugün ve yarın da ziyarete açık olacak. Mandela, pazar günü doğum yeri Kunu'da bir geleneksel seremoni eşliğinde toprağa verilecek.
Hayatını kaybeden Güney Afrika’nın ilk siyahî devlet başkanı Nelson Mandela ömrünü özgürlüğe adamış, bunun uğrunda yıllarını hapishanelerde geçirmiş, Nobel Barış Ödülü sahibi bir lider.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Güle Güle Nelson Mandela
Birçok Güney Afrikalı, Nelson Mandela’yı gülümseyen yüzüyle hatırlayacak. Mandela, yani Hosa kabilesindeki adıyla “Madiba” dünya genelinde hoşgörü ve özgürlüğün temsilcisi olarak görülüyor.
Fotoğraf: Getty Images
Siyahların Avukatı
Nelson Rolihlahla Mandela, 18 Temmuz 1918’de Güney Afrika’daki Doğu Kap’ta dünyaya geldi. Hukuk eğitimi gören Mandela, üniversite yıllarında da siyasi olarak aktifti ve ırkçı Apartheid rejimine karşı mücadele etti. 1952 yılından itibaren siyahlar tarafından açılan ilk avukatlık bürosunda çalışmaya başladı. Büro sekiz yıl sonra yakıldı.
Fotoğraf: AP
Apartheid
Siyahlar ve beyazlar arasında keskin bir ırk ayrımı prensibini ortaya koyan Apartheid rejimi Nelson Mandela’nın çocukluğunu ve gençliğini etkiledi. Babası ona Hosa dilinde, “büyük ağaç dallarını kıran” fakat aynı zamanda sokak dilinde “tahrik eden” anlamına da gelen Rolihlahla adını verdi.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Boksör Mandela
Gençlik yıllarında Mandela boksla uğraştı. “Ringde kıdemin, yaşın, rengin ve refah seviyen hiçbir rol oynamaz.” diyerek spora olan sevgisini tarif eden Mandela hapishane zamanlarında da formuna dikkat etti.
Fotoğraf: Getty Images
Ömür boyu hapis
1964 yılına ait bu fotoğrafta polis, insanları Nelson Mandela ve Apartheid rejimine karşı diğer aktivistlerin yargılanacağı mahkeme binasından uzaklaştırmaya çalışıyor. Rivonia Davası olarak anılan davada Mandela siyasi faaliyetlerinden ötürü müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Fotoğraf: AP
Onlarca yıl hapiste
Bu beş metrekarelik hücrede Mandela, 27 yıllık hapis hayatının 18 yılını geçirdi. Tutuklu numarası 46664 olan Mandela serbest bırakılışında hapishanede sadece numarasıyla tanındığını anlattı.
Fotoğraf: cc-by-sa- Paul Mannix
Mücadeleye devam
Nelson Mandela hapishanede olsa da, fotoğrafta ortada yer alan Mandela’nın o zamanki eşi Winnie Mandela ve diğerleri Apartheid rejimine karşı mücadelelerini sürdürdü. Winnie Mandela beyaz azınlık yönetimine karşı mücadele eden, öncü rolündeki önemli bir aktivist oldu.
Fotoğraf: AP
Dünyadan destek
Güney Afrika’nın kaderini belirleyen mücadeleye dünyanın farklı kesimlerinden de destek geldi. Temmuz 1988 yılında Londra’daki Wembley Stadyumu’nda Nelson Mandela’ya destek konseri düzenlendi. Uluslararası üne sahip müzisyenler Mandela’nın 70’inci yaş gününü kutlarken, Apartheid rejimine karşı olduklarını vurguladılar. Televizyonda da yayınlanan 10 saatlik konseri stadyumda 70 bin kişi izledi.
Fotoğraf: AP
Ve özgür
Mandela 11 Şubat 1990 tarihinde, 27 yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı. Fotoğrafta Mandela ve eşi Winnie siyahların beyaz Apartheid rejimine karşı sürdürdükleri özgürlük savaşından duydukları gururu göstermek için yumruklarını havaya kaldırıyor.
Fotoğraf: AP
Siyasete dönüş
Mayıs 1990’da Nelson Mandela Afrika Ulusal Kongresi’nde (ANC) dönemin Güney Afrika Devlet Başkanı Frederik de Klerk ile ilk konuşmasını yaptı. Birlikte Apartheid rejiminin olmadığı bir Güney Afrika için mücadele eden ikili 1993 yılında Nobel Barış Ödülü ile onurlandırıldı.
Fotoğraf: Walter Dhladhla/AFP/Getty Images
Mandela’nın yoldaşları
Oliver Tambo (solda) ve Walter Sisulu (sağda) Mandela’nın en yakın yoldaşları olarak tanınıyor. 1944 yılında ANC’nin gençlik kollarını kuran aktivistler, Apartheid rejimine karşı eylemler düzenlediler. Sisulu, Mandela ile birlikte ömür boyu hapisle cezalandırılırken, Tambo 30 yıl sürgünde yaşadı. 1990 yılından sonra üçü de ANC’de öncü görevler üstlendi.
Fotoğraf: AP
Devlet başkanlığı yemini
10 Mayıs 1994 günü Güney Afrika’da tarihe geçti. İlk özgür ve demokratik olarak düzenlenen seçim sonucunda Mandela ülkenin ilk siyasi devlet başkanı olarak seçildi. 1999 yılına kadar bu görevi sürdüren Mandela koltuğunu Thabo Mbeki’ye devretti.
Fotoğraf: AP
İntikam yerine uzlaşma
1996'da Mandela tarafından Apartheid rejimi sırasında işlenen suçları incelemek üzere “Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu” kuruldu. Komisyonun başına ise daha sonra Nobel Barış Ödülü ile onurlandırılan Güney Afrikalı Başpiskopos Desmond Tutu getirildi. Fakat komisyonun çalışmaları eleştirisiz de kalmadı. Birçok kurban, suçlarını açıkça kabul eden kişilerin serbest kalmasını kabul edemiyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
2010 Dünya Futbol Şampiyonası
15 Mayıs 2004’te Güney Afrika 2010 Dünya Futbol Şampiyonası’nın düzenleneceği ülke olarak seçildi. Fotoğrafta Mandela gururla kupayı havaya kaldırırken görülüyor. Tüm ülke sevinç içerisinde Mandela’yı spor alanında elde edilen başarının öncüsü olarak kutluyor. 2010 şampiyonası Afrika Kıtası'nda düzenlenen ilk dünya şampiyonası oldu.
Fotoğraf: AP
Artan şiddet
2008 yılında Güney Afrika’nın büyük şehirlerinin kenar mahallelerinde yabancı düşmanlığı ve şiddet olayları meydana gelmeye başladı. Göçmenlere karşı düzenlenen şiddet dolu saldırılarda pek çok insan hayatını kaybetti. Acaba Mandela’nın temelini attığı, insanların mutlu bir şekilde beraber yaşadığı çok kültürlü Güney Afrika toplumu başarısızlığa mı uğruyor?