Almanya'da Başbakan Angela Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor. 14 ay önce Angela Merkel'in yerine genel başkan seçilen Annegret-Kramp-Karrenbauer'in beklenmedik şekilde görevini bırakacağını ve gelecek yıl yapılacak genel seçimlerde de başbakan adayı olmayacağını açıklaması partide şok etkisi yarattı. Bir yandan da yeni lider arayışı başladı. Yeni genel başkanın aynı zamanda gelecek seçimlerde başbakan adayı olması öngörülüyor.

2018 sonbaharında parti liderliği için Kramp-Karrenbauer ile yarışan Sağlık Bakanı Jens Spahn ile CDU'nun deneyimli isimlerinden Friedrich Merz bu göreve yeniden talip olduklarını gizlemiyorlar.

Sağlık Bakanı Spahn, partinin ulusal-muhafazakâr geleneğini temsil ederken, Hristiyan Birlik (CDU/CSU) eski meclis grubu başkanı Merz muhafazakâr kimliğiyle öne çıkan bir politikacı. 

Spahn ve Merz'in yanı sıra Başbakan Angela Merkel'e yakın isimler arasında bulunan Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Başbakanı Armin Laschet de muhtemel genel başkan adayları arasında gösteriliyor. Aynı zamanda CDU Genel Başkan Yardımcısı olan Laschet, parti içindeki etkin isimlerden biri.

Genel başkan adaylığı için ismi geçen başka bir politikacı ise Schleswig-Holstein Eyalet Başbakanı Daniel Günther. Ancak Günter bu konuda henüz bir açıklama yapmadı.

CDU'nun Bavyera eyaletindeki kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) lideri ve Bavyera Başbakanı Markus Söder'in de adı muhtemel başbakan adayları arasında sayılıyor. Ama Söder'in CDU genel başkanlığına seçilmesi elbette mümkün değil.

CDU liderliği için adı geçenler arasında kadın aday bulunmuyor. Annegret Kramp-Karrenbauer'in halefi olma konusunda şansı yüksek olan üç aday da Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinden.

JENS SPAHN

Almanya'da bir bulvar gazetesi, 2017 yılında bir erkekle evlenen 39 yaşındaki Sağlık Bakanı Jens Spahn'a işaret ederek "CDU, eşcinsel bir başbakan çıkaracak kadar modern mi?" başlıklı bir haber yazmıştı. Ama Spahn'ın cinsel eğiliminden yola çıkarak, kendisinin liberal bir dünya görüşüne sahip olduğunu düşünenler yanılıyor. Spahn muhafazakâr burjuva değerlerini temsil ediyor. Spahn, 2015'teki sığınmacı akınından sonra iltica ve mülteci politikasında değişiklik yapılması konusunda ısrarlı oldu. Sığınmacılarla ilgili üst limitin ve aile birleşiminin kısıtlanması çağrısında bulundu.

Spahn 2017 yılının Temmuz ayında bir gazeteye verdiği demeçte, Arap kültür bölgesinden gelenleri "genellikle cinsel açıdan ahlaksız, kadınlar için eşitliği savunmayan, Yahudileri veya eşcinselleri reddeden kişiler" olarak tanımlamıştı.

Buna karşın Jens Spahn Sağlık Bakanı olarak başarılı bir siyasetçi olarak öne çıkıyor. Özellikle bakanlık görevindeki başarısı onun daha yüksek mevkilere gelmesi için de referans teşkil ediyor.

FRIEDRICH MERZ

İş hukuku uzmanı olan Friedrich Merz, sadece CDU'lu ekonomistler için değil, aynı zamanda Angela Merkel'in siyasetini "sosyal-liberal" olduğu gerekçesiyle eleştiren muhafazakâr partililer için de bir umut ışığı.

Spahn gibi Merz de Merkel'in mülteci politikasını sert şekilde eleştiriyor, göç yasasının sertleştirilmesi gerektiğini savunuyor. 64 yaşındaki Merz'i destekleyenler, onun genel başkan seçilmesi halinde CDU'nun muhafazakâr değerlere geri döneceğini umuyor.

Merz, 2002 yılında Angela Merkel yerine geçene kadar iki yıl boyunca Hristiyan Birlik partilerinin meclis grup başkanlığını yürüttü. 2009 yılında küskün olarak aktif siyasetten ayrıldı ve özel sektöre geçti. Dünyanın en büyük varlık yönetim şirketi Blackrock'un Almanya şubesi teftiş kurulu başkanlığından birkaç hafta önce istifa eden Merz, aktif siyasete dönme kararı aldığını duyurdu.

İnançlı bir Katolik, iyi bir hatip olan Merz son zamanlarda sıklıkla kamuya açık etkinliklere katılarak konuşmalar yapıyor.

ARMIN LASCHET

Kuzey Ren-Vestfalya Başbakanı Armin Laschet 2018'de CDU genel başkanlığına aday olmamıştı. Laschet'in liderlik yarışına dahil olmaması, siyasi çizgileri benzerlik gösteren Annegret Kramp-Karrenbauer'in şansını azaltmak istememesine bağlanıyor.

58 yaşındaki Laschet, Angela Merkel'e yakın isimler arasında sayılıyor. 2015 yılında yaşanan sığınmacı krizinde ve sonrasında Merkel'in çizgisini savundu.

Laschet Almanya'nın en kalabalık eyaleti olan Kuzey Ren-Vestfalya'da ülkedeki ilk uyum bakanı olarak görev yaptı. 2010 yılına kadar bu görevi sürdüren Laschet, CDU'nun göç ve uyum politikalarından farklı liberal bir siyaset uyguladı. CDU'daki muhafazakâr çevrelerde bu tutumu tepkiye yol açtı ve bu yüzden ona "Türk-Armin" lakabını takıldı. Laschet, İslam'ın Almanya'da resmi bir din olarak tanınmasını ve Hristiyan kiliseleri ile Yahudi cemaatleri gibi yasal bir statüye sahip olması gerektiğini savunuyor. Ancak Laschet, güvenlik politikasında oldukça sert bir tutum sergiliyor.

Sabine Kinkartz

© Deutsche Welle Türkçe