1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Merkez Bankası faiz indiriminde "aceleci" mi davranıyor?

23 Ocak 2025

Merkez Bankası Aralık 2024'ten sonra 2025'in ilk ayına da faiz indirimi ile girdi. Aylık enflasyonda kalıcı düşüş olmadan başlayan indirimler "TCMB siyasi baskıyla mı aceleci davranıyor?" sorularına neden oluyor.

Merkez Bankası girişi.
Merkez Bankası, Aralık ayından sonra Ocak ayında da faiz indirme kararı aldı.Fotoğraf: Adem Altan/AFP/Getty Images

Son yıllarda dünyanın en yüksek enflasyona sahip ülkeleri arasına giren Türkiye, ekonomideki büyümeden taviz vermeden enflasyonla mücadele etmenin yollarını arıyor. Aralık 2024'te, 22 ay sonra ilk kez faiz indiren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2025'in ilk toplantısında da ikinci faiz indirimi kararına imza attı. TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini 250 baz puan indirerek, yüzde 45 seviyesine çekti. Merkez Bankası, 2024 Aralık toplantısında da politika faizinde 250 baz puan indirime gitmişti.

Piyasaların beklentisine paralel gelen faiz kararı ile birlikte, Türkiye ekonomisinin faiz indirim sürecine erken girip girmediği de tartışılıyor. Faiz kararı sonrası açıklanan TCMB'nin karar metninde, faiz indirimleri için daha önce şart koşulan "aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüş" ifadesinin çıkarılması ise 2025 sonu için de enflasyon hedeflerinin tutturulamayacağı yorumlarına neden oldu.

Demiralp: Faiz indirimi erken ve gerekçeleri zayıf

Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi ve Yapı Kredi Ekonomik Araştırma Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Selva Demiralp, TCMB'nin son faiz indirimi kararını eleştirerek, bu adımın erken olduğunu ve gerekçelerinin veriyle desteklenmediğini belirtiyor.

Demiralp, "Merkez Bankası'nın enflasyona yönelik değerlendirmeleri bana biraz iyimser geliyor. Enflasyon baskısı devam ederken, yurt içi talebin kolay kolay yavaşlamayacağını düşünüyorum" diyor.

"İletişimde bozulma başladı"

Geçen yıl göreve gelen TCMB Başkanı Fatih Karahan'ın şeffaf iletişim tarzını takdir ettiğini belirten Prof. Demiralp, ancak son dönemde TCMB'nin iletişim dilinde bozulmalar yaşanmaya başladığına işaret ediyor.

Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva DemiralpFotoğraf: Gokhan Celebi

Başkan Karahan'ın bugüne kadar faiz indirimi için "mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyonun yüzde 1,5 seviyelerine inmesi"ne işaret ettiğini hatırlatan Demiralp, "Ancak bu gerçekleşmedi. Buna rağmen faiz indirimlerine başlandı. Bu da önceki iletişimle çelişiyor. Atılan adımlar, arkasındaki verilerle uyumlu olmadığı zaman, iletişim zayıflar" yorumunu yapıyor.

"Siyasi baskılar etkili olmuş olabilir"

TCMB'nin hedeflenen enflasyon seviyelerine ulaşılmadan faiz indirimi kararını almasının bir tutarsızlık yarattığını belirten Demiralp, "Bugün politika metninden de bu ifadelerin çıkarıldığını görüyoruz. Bu üzücü bir durum" diye konuşuyor.

Büyüme endişelerinin ve siyasi baskıların Merkez Bankası'na erken faiz indirimi kararı aldırmış olabileceğine de vurgu yapan Prof. Demiralp, "Hazine'nin faiz yükü ve sıcak paraya verilen yüksek faizin eleştirisi de erken faiz indiriminin sebepleri arasında olabilir" diyor.

TCMB'den "hizmet enflasyonu" vurgusu

TCMB'den faiz kararı sonrası yapılan açıklamada, Aralık ayında enflasyonun ana eğilimi gerilerken, öncü verilerin Ocak ayında öngörülerle uyumlu bir artışa işaret ettiği dile getirildi. TCMB bu gelişmede, zamana bağlı fiyat belirleme ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek hizmet kalemlerinin öne çıktığına vurgu yaptı.

Bir başka deyişle TCMB, Ocak enflasyonun beklentilere paralel olarak yüzde 4-5 gibi yüksek bir düzeyde gerçekleşeceğini ve bunda özellikle hizmet enflasyonundaki katılığın etkisi olduğunu kayda geçirmiş oldu. 

Çelebi: Olmayan sıkı duruşta gevşeme olacak

STRFS Baş Stratejisti Dr. Atahan Çelebi'ye göre, Türkiye'de enflasyonun çok yüksek seviyelere ulaştığı dönemde gerekli adımların atılmaması nedeniyle, bugünkü faiz indirimi politikası istenen etkiyi yaratamıyor.

STRFS Baş Stratejisti Dr. Atahan ÇelebiFotoğraf: Privat

"Enflasyonun geldiği bu noktada mal ve hizmet fiyatlarının belirlenmesinde ciddi bir bozulma yaşandı. Ayrıca gelir grupları arasındaki farkın artmasına karşı kayıtsız kalınması, sıkı para politikasının etkisini zayıflattı" diyen Çelebi, son aylarda enflasyonda yaşanan düşüşte para politikalarının büyük etkisi olmadığını savunuyor.

Çelebi, "Enflasyon zaten, doğası gereği belli bir seviyeye ulaştıktan sonra sektörlerdeki yavaşlamayla birlikte düşer. Bugün gördüğümüz durum, para politikalarının başarısından ziyade bu doğal süreçten kaynaklanıyor" ifadelerini kullanıyor.

Covid-19 sonrası dönemde küresel merkez bankalarının sert politikalar izlediğini hatırlatan Çelebi, Türkiye'de ise uygulanan gevşek politikaların olumsuz yansımalarının görüldüğünü vurguluyor.

Dr. Çelebi, önümüzdeki döneme ilişkin faiz politikaları konusunda da tahminlerde bulunarak, "Faiz indirimlerinin aşamalı olarak yüzde 25 seviyelerine kadar devam edeceğini öngörüyorum. Toplantı sayılarının azalması enflasyon hedefinde bir farklılık yaratmayacaktır. Hatta ileriki aylarda 500 baz puanlık indirimler de görebiliriz. Dolayısıyla Merkez Bankası'nın zaten olmayan sıkı duruşunda bir gevşemenin olacağını öngörüyorum" diye konuşuyor.

Kaya: İhtiyatlı ve doğru adımlar atıyor

Öte yandan Aralık ayından sonra Ocak ayında da faiz indirimine giden TCMB'nin doğru hamleler yaptığını düşünen ekonomistler de var.

Sermaye Piyasaları Danışmanı Yunus Kaya'ya göre, Merkez Bankası küresel konjonktürü de hesap ederek, faiz indirimi sürecinde çok kontrollü ve ihtiyatlı davranıyor.

Sermaye Piyasaları Danışmanı Yunus KayaFotoğraf: Privat

Yılın ilk üç toplantısında faiz indirimlerinin devam edeceğini öngördüğünü belirten Kaya, "2025'in ilk çeyreği sonunda enflasyonun yüzde 35 seviyelerine gerileyeceği tahmin ediliyor. Bugünkü faiz indiriminin boyutu, bu sürecin 250 baz puanlık düzenli indirimlerle devam edeceğine işaret ediyor. Mart ayında da 250 baz puanlık bir indirim bekliyorum" diyor.

Bununla birlikte, TCMB'nin aylık enflasyon yerine yıllık enflasyonu yeniden ön plana çıkarmasının aylık bazda yaşanan dalgalanmalardan korunmak açısından daha mantıklı bir yaklaşım olduğunu ifade eden Kaya, "Merkez Bankası faiz indirimlerini adım adım ve temkinli bir şekilde gerçekleştiriyor. Eğer TCMB sert bir indirim yapıp enflasyonu tekrar tetiklerse, bu sefer faiz artırmak zorunda kalır. Ancak bu duruma düşmemek için doğru bir strateji izliyor. Haziran ayına kadar faiz indirimlerinin süreceğini düşünüyorum. Yılın ikinci yarısında ise farklı bir tablo ortaya çıkabilir" değerlendirmesinde bulunuyor.

ABD'den gelen ekonomik verilerin yıl sonunda ABD enflasyonunun artış trendine gireceğini gösterdiğine dikkat çeken Kaya, "Bu durum Türkiye'yi de etkileyebilir. Bu yüzden TCMB, tabiri caizse merdivenden inerken ayağını sağlam basıyor" şeklinde konuşuyor.

Merkez Bankası'nın bir sonraki toplantısı 6 Mart tarihinde gerçekleştirilecek.

 

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim?