1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Mucizenin temeli o yıl atılmıştı

26 Şubat 2013

1953 Almanya’sı aşırı borç altında eziliyordu, taze kredi bulamıyordu, alacaklılarının da güvenini yitirmişti. Aynı yıl Londra’da varılan anlaşma Almanya’ya kalkınmanın yolunu açtı.

Fotoğraf: Fotolia

Ülke gırtlağına kadar borçlu, taze paraya çıkan bütün yollar kapalı. Alacaklılarıysa bütün güvenini kaybetmiş. Hayır, Yunanistan’dan söz etmiyoruz. Gine ya da Togo da değil, Almanya’dan söz ediyoruz. Daha doğrusu, 1953 yılının yeni Almanya Federal Cumhuriyeti’nden. Almanya, içler acısı mali durumunu 1953 yılında Londra’da imzalanan borçların silinmesi anlaşması sayesinde düzeltebilmişti. Bundan tam 60 yıl önce 27 Şubat 1953’te imzalanan anlaşma Alman mucizesini ateşlemişti.

“Bize ekonomik mucizenin Almanların son derece çalışkan olmasından kaynaklandığı öğretilmişti. Ve de Amerikan yardımlarından. Bize para yardımı yapmışlardı. Onlara müteşekkirdik, tasada ve kıvançta onlarla beraberdik. O dönem hakkında bildiklerim buydu. Ülkemizde tarihi unutturmaya çalışmanın son derece üzücü bir örneğiydi.”

Bu sözler, kalkınma halindeki ülkelerin dış borçlarının silinmesi için faaliyet gösteren erlassjahr.de adlı internet platformunda çalışan Jürgen Kaiser'e ait. Konunun uzmanı olan Kaiser, Almanların İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra günümüzün Yunanistan’ı ya da kalkınma halindeki herhangi bir ülkesi gibi borç içinde yüzdüklerinin unutulduğunu söylüyor.

Stuttgart Üniversitesi Tarih bölümü öğretim üyelerinden Ursula Rombeck-Jaschinski de yeniden imar temelinin 1953 yılında Londra’da imzalanan anlaşmayla atıldığını hatırlatıyor: “Ekonomi mucizesinde Londra borç anlaşmasının önemli payı vardı. Hatta, bu anlaşma olmadan ekonomik mucize başarılamazdı demek de yanlış olmaz.”

O yıllarda 70 dolayında devlet Almanya’dan alacaklıydı. 30 milyar markı bulan borçların bir bölümü savaş yıllarından, bir bölümü de savaş sonrasından kaynaklanmaktaydı. Tasarruf yoluyla para arttırıp borç ödemek imkânsızdı. Aksine, yeniden imarı ve büyümeyi başarabilmesi için Alman ekonomisinin acilen taze paraya ihtiyacı vardı.

Sıkı pazarlık

Para var huzur var...

01:30

This browser does not support the video element.

Londra müzakerelerine katılan Alman heyetinin başkanı banker Hermann-Josef Abs da bunun farkındaydı ve niyeti bugünün alacaklılarını yarının yatırımcıları ve kreditörleri yapılmalarını hedefliyordu.

1952 yazında başlayan görüşmeler zor ve uzlaşma umudu vermeyen bir ortamda geçiyordu. Alacaklılar paralarından vazgeçecekler miydi? Almanya’ya güvenilebilir miydi? Tarihçi Rombeck-Jaschinski borç pazarlığının yarıda kesilmemesinin bir mucize olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Hatta bir ara müzakereler yarıda kalma noktasına gelmişti. Almanya, maliye bakanının deyimiyle azaminin de ötesinde bir uzlaşma formülü önermişti. Alacaklılar ise bu öneriyi küstahlık addetmişlerdi. Bunun üzerine Alman tarafı kendini biraz daha zorlayarak teklifini arttırdı.”

Bütün para pazarlıklarında olduğu gibi Londra’da da en uygun denge aranmaktaydı. Alacaklılar, Almanya’ya aşırı ekonomik yük yaratmadan paralarının önemli bir bölümünü geri almaya çalışıyorlardı. Rombeck-Jaschinski Londra görüşmelerinde İngilizlerle Amerikalıların farklı tutum sergilemelerini şöyle açıklıyor: “Almanlar hep durumlarından şikâyet ediyorlar diyen ve onlara inanmayanlar vardı. Öncelikle İngilizler, Almanya’nın bütün borçlarını ödeyebileceğini düşünmekteydiler. Ama Amerikalılar onları önledi. Çünkü ABD, Almanya’nın yeniden silahlanmaya da para ayırabilecek durumda olmasını istiyordu.”

Yunanistan borcunu nasıl öder?

Büyümenin lokomotifi Almanya

01:29

This browser does not support the video element.

27 Şubat 1953’te imzalanan anlaşma Almanya açısından son derece elverişliydi. Almanya’nın borçlarının yarısı silindi, diğer yarısı da uzun vadeli krediye çevrildi.

Aynı zamanda Almanya’nın ihracat gücünün de temeli atılmış oluyordu. Çünkü Almanya dış ticaretle para kazandığı takdirde borç taksiti ödeyecekti. Jürgen Kaiser, “böylece Alman malı satın almak alacaklıların işine gelecekti”, diyor ve aynı formülün, borç krizinden önce Almanya’dan milyarlarca euroluk savaş tankı satın alan Yunanistan’a da uygulanabileceğini söylüyor. Kaiser, “Aynı yöntem şimdi Yunanistan’a uygulansa ve Almanya alacaklarını ancak Yunanistan’ın dış ticaret fazlası vermesi durumunda tahsil edecek dense, Yunanlar uzun yıllar dışarıya mal satıp Alman turistleri barındırır ve lanet olası tankların parasını öderler”, diyor.

Tarihçi Ursula Rombeck-Jaschinski ise 60 yıl önceki senaryonun günümüze aktarılamayacağını, ancak Almanların zamanında kendilerinin de altından kalkamayacak kadar borçlu olduklarını ve yardım sayesinde ayakta kalabildiklerini unutmamaları gerektiğini belirtiyor. 60 yıl öncesinin alacaklıları arasında Yunanistan da vardı ve Yunanistan Almanya’nın borcunu kısmen affetmişti.

© Deutsche Welle Türkçe

Andreas Becker/A. Günaltay

Editör: Başak Özay

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik