Sıcak, kuru ve çorak: Afrika'nın güneyindeki Namib Çölü'nü en iyi bu üç kelime betimliyor. Yine de tüm zorlu doğa koşullarına rağmen bu bölgede var olmayı sürdürebilmiş canlılar mevcut. Peki bu nasıl oluyor?
Fotoğraf: Rainer Dückerhoff
Reklam
Namib Çölü'nde inadına yaşam
Sıcak, kuru ve çorak: Afrika'nın güneyindeki Namib Çölü'nü en iyi bu üç kelime betimliyor. Yine de tüm zorlu doğa koşullarına rağmen bu bölgede var olmayı sürdürebilmiş canlılar mevcut. Peki bu nasıl oluyor?
Fotoğraf: R. Dückerhoff
Alabildiğini almak
Devekuşlarının sıcak çöl iklimiyle araları gayet iyi. Bu uçamayan kuşlar terlememek ve su kaybetmemek adına vücut ısılarını artırma yetisine sahipler. İhtiyaç duydukları suyuysa bitkisel beslenmelerinden elde ediyorlar. Küçük taşları da yutan bu kuşlar, midelerinde yağı toz haline getiriyor ve bu şekilde de diğer hayvanların faydalanamadığı maddeleri sindirmeyi başarıyorlar.
Fotoğraf: picture-alliance/Arco Images/C. Hütter
Sürekli serinlik
Oriks antilopları da vücut ısılarını 45 dereceye kadar yükseltebiliyorlar. Burunlarındaki minik damar ağı, soludukları havanın soğumasını sağlıyor ve böylece beyinleri aşırı ısınmıyor. Antilopların karınları beyaz renkte ve ısıyı sıcak çöl zemininden yansıtma özelliğine sahip. Hayvan sularını köklerden, yumrulardan ve çölde yetişen tsama kavunlarından elde ediyorlar.
Fotoğraf: picture-alliance/Photoshot
Bugün ne renk olsun?
Hava çok sıcaksa Namaqua bukalemunu rengini değiştiriveriyor. Çünkü açık renkli deri, ışığı daha fazla yansıtıyor. Daha serin sabahlardaysa bukalemun siyah oluyor. Bu bukalemun türünün kuyruğu, diğer bukalemunlara göre çok daha kısa. E çölde tırmanmaya da pek gerek olmuyor. En fazla ayaklarını yerden kesebilmek adına bir çalıya atlamak söz konusu oluyor.
Fotoğraf: R. Dückerhoff
Yukarısı daha da serin
Camponotus detritus çöl karıncasının bacakları yaklaşık 5 milimetre uzunluğunda. Karıncalar sıcak kum zeminden bunların yardımıyla kaçınabiliyorlar. Zira 5 milimetre yukarısı aşağıdan neredeyse 10 derece daha serin! Karıncalar susuzluklarını yaprak özsuyuyla gideriyorlar. Diğer hayvanlar bu karıncaları pek sık yemiyor, çünkü karınca asidinin tadı bu hayvanlar için oldukça caydırıcı.
Fotoğraf: DW/B. Osterath
Ördek ayakları
Pachydactylus rangei, nam-ı diğer Namib kertenkelesi, gündüzleri yerin altındaki mağarasında saklanıyor ve yalnızca geceleri kabuğundan çıkıyor. Aşırı büyük gözleri karanlıkta mükemmel bir biçimde görebilmesini mümkün kılıyor. Ayaklarındaki ağlar sayesinde kazabiliyor ve kumda koşabiliyorlar. O yüzden bu türe "yüzme ayaklı kertenkele" de deniyor.
Fotoğraf: R. Dückerhoff
Dans eden ağsız örümcek
Sis içen kın kanatlılar müthiş bir etkinliğe sahip bir hile geliştirmiş. Çöl örümceği Leucorchestris arenicola, güneş ışığından kaçınıyor. Yerin yarım metre altında kum ve örümcek ipeğini kullanarak bir mağara inşa ediyor. Sadece geceleri ortaya çıktığı için güneş korumasına da ihtiyacı yok ve bu yüzden beyaz renkli.
Fotoğraf: R. Dückerhoff
Her daim yavaş
Opisthophthalmus flavescens akrebinin metabolizmasını en iyi şu slogan açıklıyor: "Her daim yavaş". Çok az enerjiye ihtiyaç duyan bu hayvan aylarca hiçbir şey yemeden hayatta kalabiliyor. Akrebin kanındaki oksijen ulaştırma sistemiyse insanın aksine yüksek sıcaklık koşullarında dahi aynen çalışması gerektiği gibi çalışıyor. Çölde yaşam için harika haber!
Fotoğraf: R. Dückerhoff
Kürek burunlu
Namib Çölü'ndeki kum tepelerindeki kum o kadar narin ki, hayvanlar bu tepeleri pekala "yüzerek" geçebiliyorlar. Ki bu Meroles anchietae kertenkelesi için de geçerli. Hayvanın kafa şekli çok da büyük bir direnç göstermek zorunda kalmaksızın kumda hareket etmesini ve başka hayvanlara yem olmaktan kaçınmasını mümkün kılıyor.
Fotoğraf: R. Dückerhoff
Kumda geçen bir yaşam
Kumda yüzebilen bir başka hayvan da kör solucan typhlacontias brevipes. Hatta yaşamının tamamını kum tepelerinde küçük böcekler arayarak geçiriyor. Typhlacontias brevipes'in avı onu, böceklerin hareket etmesinden kaynaklanan sarsıntılar sayesinde algılıyor.
Fotoğraf: R. Dückerhoff
Kusursuz saklayış
Bitis peringueyi engereği, Namib Çölü'nde avını yakalamanın mükemmel yolunu bulmuş. Hayvan, avını yalnızca kafası dışarda kalacak biçimde kuma gömüyor. Kaldı ki hayvanın kendisi de zaten kuma benziyor. Hayvan kum tepeleri arasında karakteristik sürüngen hareketleriyle ilerliyor. Bu şekilde de sıcak çöl kumunda aşırı ısınmaktan kaçınıyor.
Dokumacı kuşu familyasından Philetairus socius hayvanı, içine çeşitli nesillerden yüzlerce kuşun aynı anda sığabildiği devasa yuvalar inşa ediyor. Ağ yapısının içindeki odalar gölge oluşmasını sağlıyor ve buralar dışarıdaki havadan daha serin oluyor. Tam ortada bulunan merkez oda ise her zaman müthiş sıcak ve soğuk çöl geceleri için birebir.
Fotoğraf: R. Dückerhoff
Bir böceğin yaşamı
Kın kanatlılar Namib Çölü'nde rastlanabilen yemlerden biri. Detritus ve ölmüş bitki artığıyla beslenen kın kanatlılar, sabahın erken saatlerinde sisten su damlaları topluyorlar. Sis, Namib için oldukça tipik bir hava olayı. Diğer hayvanlar da kın kanatlıları yiyerek aynı anda hem beslenme hem de su ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Çölde yaklaşık 200 kın kanatlı türü bulunuyor.
Fotoğraf: DW/B. Osterath
Su hasatı
Namib'deki kın kanatlılar çölde suya erişebilmek için müthiş etkili bir taktik geliştirmişler. Hayvan, sabahın erken saatlerinde kum tepelerine tırmanarak amuda kalkıyor. Sisin arkasında yoğunlaşması suretiyle de su damlaları ağzına akıyor. Hayvan böylece tek bir sabahta vücut kütlesinin yüzde 40'ı kadar su depolayabiliyor.
Fotoğraf: picture-alliance/Wildlife/M. Harvey
Beni bırak, öldüm ben
Namib Çölü'ndeki beslenme zincirinin kın kanatlılarla başladığı bir gerçek olsa da bu buğday bitlerinin pek de hoşuna gitmiyor. Bu yüzden de hayvan buna bir çözüm bulmuş: Kendisini tehdit altında hissettiğinde kendini sırt üstü bırakıyor ve ölü taklidi yapıyor. Diğer hayvanların ölmüş, kurumuş halini görünce iştahlarının kaçacağını umut ediyor!
Fotoğraf: DW/B. Osterath
Taşlar altında yaşam
Namib Çölü'nün her bir yanında yaşam var, taşların altında bile. Buralarda rengi kahverengiye çalan siyanobakteriler yetişiyor. Bu bakteriler fotosentez yapabilmek için güneş ışığına ihtiyaç duyuyor ancak kuvvetli güneşe de pek dayanıklı değiller. Bunun çözümüyse şu: İçerisinden yeterince güneş ışığı sızan bu tür beyaz taşların altında yaşıyorlar. Akıllıca!
Fotoğraf: R. Dückerhoff
15 fotoğraf1 | 15
Altın kuralı hepimiz biliyoruz: Su yaşamdır. Ancak su çeşitli formlara bürünebilir, yani mutlak suretle yağmur ya da nehir formunda olması gerekmez. Örneğin Namib Çölü'ndeki yaşamı mümkün kılan su, sis formunda bulunuyor.
Bu sisin kaynağıysa, Atlantik Okyanusu'nun derinliklerindeki soğuk suyu Güney Afrika ve Namibya'nın batı kıyılarına taşıyan Benguela akıntısı. Namibya'daki Namib Çölü'nün ortasında bulunan Gobabeb Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırmacı olarak görev yapan Roland Mushi, bunu "Benguela akıntısı suyun üst yüzeyindeki sıcak nemle etkileşime giriyor" diyerek açıklıyor. "Nem soğutulduğunda önce çiy, ardından da sis oluşuyor." Ve güneybatı rüzgarları sisi çölün içine taşıyor.
Sisin böylesine önemli bir rol oynadığı çöllere ekseriyetle kıtasal batı kıyılarında rastlanıyor. Buna bir örnek, Şili'deki Atacama Çölü.
Yılda 300 gün sis
Namibya'nın Atlantik kıyısında bulunan Swakopmund kenti çok güzel bir şehir. Kent bu güzelliğini kısmen Alman kolonyal mimarisine borçlu. Elbette kent üzerindeki kalıcı sis burada yaşayanları delirtebiliyor. Swakopmund yılın 300 günü sise gömülüyor.
Sis en çok sabahın erkek saatlerinde oluşuyor ve kent üzerinde nemli bir tabakaya dönüşüyor. Sabahları saat 10'a doğru, güneş havayı yeterince ısıtmış olduğundaysa yeniden çözülüyor. Swakopmundlular sisten şikayet etseler de, diğer Namibyalıların bu sise hayati bir biçimde ihtiyaçları var.
Fotoğraf: DW/B. Osterath
Yaşayan evrim
Nara bitkisi ve welwitschia gibi çöl bitkileri, sisi narin kökleri ve kök hücreleri vasıtasıyla toplama konusunda uzmanlaşmış canlılar. Her iki bitki türü de yalnızca Namib Çölü'nde yetişiyor.
İhtiyaç duydukları nemi sisten elde eden kın kanatlılar ve diğer böcekler, bunun için alışılmışın dışında yöntemler geliştirmişler. Örneğin sisten beslenen kın kanatlılar suyu hasat ediyor. Hayvanın arka tarafında sıvılaşan su damlaları ağız yönünde akıyor ve böylece içilebiliyor. Bir kın kanatlı türü olan Lepidochora porti ise çöl kumuna çukurlar kazarak sisin burada sıvılaşmasını sağlıyor.
Kertenkeleler, yılanlar, kuşlar ve birçok başka hayvan türü kın kanatlılarla besleniyorlar ve ihtiyaç duydukları suyu bunlar vasıtasıyla elde ediyorlar. Bu çerçevede mutlak suretle alışılmış biçimde su içmelerine de gerek kalmıyor.
Namib Çölü'nün kum tepelerinde toplam 300 hayvan türü yaşıyor. Bunların yarısından fazlasıysa endemik, yani dünyanın başka hiçbir yerinde bulunamayan türler. Namib Çölü, güzelliği ve sahip olduğu biyolojik değer nedeniyle bir UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bir doğa harikası.