Nefret suçları mercek altında
8 Nisan 2015Almanya’nın doğusundaki Saksonya Anhalt eyaletine bağlı Tröglitz beldesinde ardarda yaşanan gelişmeler tartışmaları da beraberinde getirdi. Önce beldenin belediye başkanı aşırı sağcıların baskıları nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı. Daha sonra Tröglitz’de mülteciler için inşa edilmekte olan bina kundaklandı. İşte Almanya’da şimdilerde aşırı sağcı kesimlerin mültecilere, yabancılara karşı nefret duygularıyla organize şebekeler oluşturararak suç işlemeleri konusu yeniden masaya yatırılıyor.
Nefret duygularıyla işlenen suçlardan hukuki anlamda ne anlaşılıyor?
Almanya’da nefret duygularıyla işlenen suçlar herşeyden önce bir hukuk kavramı olarak algılanıyor ve ceza yasalarında da yerini alıyor. Bu kavramdan, toplumun belirli bir grubuna karşı örneğin siyasi görüşleri, milliyeti, ırkı, dinî inanışları, ya da cinsel eğilimleri veya engelli olması gerekçe gösterilerek işlenen suçlar anlaşılıyor.
Bu tür cezaî vakalar Almanya'da kriminal istatistiklerde özel bir biçimde yer almıyor. Federal Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi Başkanı Christine Lüders, bu durumun değişmesini istediklerini vurguluyor. Bu dairenin hazırlattığı bilirkişi raporuna göre nefret duygusuyla işlenen suçlar için yeni bir kategori oluşturulması ve suçlunun siyasi görüşünden bağımsız olarak önyargı sonucu işlenmiş tüm suçların istatistiklere geçirilmesi gerekiyor.
'Pegida hareketi bu gibi suçlarda etkili oldu'
Almanya'daki Sol Parti’nin Federal Meclis Grubu İç Politika sözcüsü Ulla Jelpke, kendine Batının İslamlaşmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar kısaca Pegida adını veren aşırı sağcı hareketi örnek veriyor ve çekincelerini şöyle ifade ediyor: “Nefret duygusuyla işlenen suçların tarifinin ne olacağını merak ediyorum. Örneğin Pegida gösterileri çekingenliği aşıp saldırıya geçilmesi, Tröglitz gibi daha içinde mülteci bile bulunmayan yurtların kundaklanması gibi olaylarda etkili olmuş mudur, bunun özellikle araştırılması gerekir.”
Alman Sol Parti’nin Federal Meclis Grubu İç Politika sözcüsü Ulla Jelpke, grubunun iki yıldan bu yana federal hükümete çeşitli önergeler vererek, mülteci yurtlarına karşı düzenlenen taşkınlıklar ve buna karşı düzenlenen protestolara ilişkin sayısal bilgi almaya çabaladıklarını da söylüyor.
Mülteci yurtlarına ırkçı gerekçelerle girişilen saldırılarda üç kat artış var
Federal hükümetin yanıtında ise saldırıların net bir biçimde artmış olduğunun altı çiziliyor. Hükümet açıklamasında, 2014 yılındaki mülteci yurtlarına ırkçı gerekçelerle girişilen saldırıların 2013 yılına kıyasla üç kat arttığı, 50 iken 150’ye fırladığı belirtiliyor. Özellikle de 2014 yılının son üç aylık diliminde saldırı sayısının hızla artarak 75’e yükseldiği vurgulanıyor.
'Toplumumuzda ırkçılığın nasıl oluştuğunu kamuoyunun bilmesi gerekir'
Sol Parti’nin Federal Meclis Grubu İç Politika sözcüsü Ulla Jelpke bu konuda da şöyle konuşuyor: “Bu alanda neler olup bittiğini, dahası, toplumumuzda ırkçılığın nasıl oluştuğunu kamuoyunun bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu meseleye federal hükümetin de böyle bakıp bakmadığını göreceğiz. Saldırı sayısının hızlı bir biçimde 75'e yükselmesinin kanımca o dönemde düzenlenen Pegida gösterileriyle de yakından ilgisi bulunuyor. Ve bunlar hiçbir biçimde kayıtlara geçmiş değil.”
Federal Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi’nin bilirkişi raporunu hazırlayan Münster’deki Alman Polis Yüksekokulu profesörlerinden Dieter Kugelmann, nefret suçları konusunda hassasiyeti artırmak adına poliste bu alanda görev yapacak bağlantı elemanları bulundurulmasını öneriyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Anja Fähnle