1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Neonaziler ve İslamcıların kader birliği

8 Mart 2018

Radikalizm araştırmaları, aşırı sağ Neonazilerle radikal islamcıların çıkış noktasının aynı olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmacılara göre zıt gibi görünen iki uç aslında birbirine çok benziyor.

Salafisten in Deutschland
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/ W.Steinberg

Radikalizm araştırmaları yapan Julia Ebner militan sağcılar ve İslamcılarla konuştu, onları dinledi, lokallerine gitti ve edindiği tecrübeleri ‘Gazap' adlı bir kitapta topladı. Her iki grubun benzer yanları var. Biyografileri benzeşiyor. Görüşleri kısmen birbirine zıt. Ve her ikisi de diğerinin söylem ve eylemlerine doğrudan tepki gösteriyor.

İlahiyatçı Christian Linker "Gençlerin cihatçı mı yoksa Neonazi mi olacağını rastlantılar belirliyor, her ikisi de radikal grupların vaat ettiği arkadaşlık, dayanışma ve beraberliği arıyor”, demişti.

Julia Ebner daha da ileri giderek, radikal kutupların birbirlerinin nedeni olduğunu ve karşılıklı radikalleşmeyi körüklediklerini söylüyor. Kurban rolüne bürünme, ötekini şeytanlaştırma ve devletin pasifliği, son yıllarda radikalliğe dönüşen paralel düşüncelerden sadece bazıları. Yayıncı Düzen Tekkal, Zeit gazetesine yazdığı makalede İslamcılarla radikal sağcıları ‘meşum ikizler' olarak tanımlamıştı. Julia Ebner iki kutup arasındaki karşılıklı etkileşimin henüz yeterli ölçüde araştırılmadığını söylüyor.

Ebner kitabında, radikal kutuplar arasındaki devridaimin dinamiklerini tasvir ediyor ve bu süreci anlayanların uygun tepki göstererek döngüyü kırabileceği umudunu dile getiriyor.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Haak

Kimlik krizindekilere ütopya pazarlaması

Yazar öncelikle 11 Eylül 2001'den sonra "kültürler savaşı anlatılarıyla" yetişen nesilleri büyüteç altına alıyor. Amerikalı psikolog Arie Kruglanski "insanların ihtiyaçlarını dikkate almayanların sözlerinin boşa gideceğini" ve "çoğu İslamcı açısından dini gerçeklerin önemi olmadığı için onların argümanla ikna edilemeyeceğini" söylemişti.

Julia Ebner Katolik Haber Ajansı'na (KNA) verdiği mülakatta, radikal sağcılarla İslamcıların "akla karadan" başkasını bilmediklerini ve aralarındaki en önemli benzerliğin etnik ve kültürel bakımlardan saf bir toplum yaratma ütopyası olduğunu söyledi. Ebner her iki grubun da hedef kitlesini kimlik krizi geçirenlerin oluşturduğunu belirtti.

Görünüşte tezat teşkil eden iki grubun Twitter mesajlarında benzer sloganlar kullandıklarına dikkat çeken yazara göre radikal sağcılar Selefilerin terminolojisini kullanıyor. Klasik medyada da aynı üsluba rastlamak mümkün. Trump'ı destekleyen internet sitesi Breitbart terör saldırılarına sevinen İslamcıların sözlerini aktarırken, IŞİD'in yayın organı "Dabık", Breitbart okuyucularının İslam düşmanı ifadelerine yer veriyor.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa/J. Schlueter

İslam dini çarpıtılıyor

Uzmanlar yıllardır bu tür genellemeler karşısında uyarıyorlar. Sosyolog Nakia Foroutan Süddeutsche Zeitung gazetesine verdiği mülakatta "küçük bir grubun aşırılığını bütüne mal etmenin barışçı çoğunluğu radikalizme sürükleme tehlikesini taşıdığını" söyledi. Julia Ebner de "yersiz korkuların sürekli istismar edilmesinin aşırı uçların toplumun merkezine kaymasına yol açabileceğini" dile getirdi.

Terörizmin Batılı ülkeler için hayati tehlike oluşturmadığını, ancak düşüncesizce gösterilecek orantısız tepkilerin bu tehlikeye yol açabileceğini belirten Julia Ebner İslam dini hakkındaki yanlış bilgilerin tehlikeyi büyüttüğünü ve radikal sağcılarla İslamcıların İslam dinini, kamuoyunda İslam ile İslamcılığın karıştırılmasına yol açacak ölçüde çarpıttıklarını ifade etti.

Bakışların sözde karşıtlardan, çevrenin tahribi, açlık ve fakirlik gibi gerçek sorunlara kaydırılması için yaratıcı olmak gerektiğini söyleyen Julia Ebner düşünce yapısının değiştirilmesinin 21'inci yüzyılın en büyük kazanımı olacağını belirtti.

DW, KNA/AG, BK

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik