Berlin’de polise bilgi sızdıran Neonazilere, Türk isimlerinin verildiği iddialarına, politikacılardan tepki geldi. Yeşiller Partili milletvekili Memet Kılıç, ırkçı görevlilerin bu isimleri vermiş olabileceği kanısında.
Reklam
ALMAN SEÇİM AFİŞLERİ
ALMAN SEÇİM AFİŞLERİ
Fotoğraf: John Macdougall/AFP/Getty Images
Afiş mücadelesi
2013 seçimleri nedeniyle sokaklar afişlerle donatılmış durumda. Afişleriyle kalıcı bir etki bırakmak isteyenlerin işi çok da kolay değil: Söylem seçmene hitap etmeli, tasarımı göz alıcı olmalı ve bir saniyeden daha kısa bir sürede ikna edebilmeli. Profesyonel bir seçim afişi artık başlı başına bir sanat. Ancak bu geçmişte farklıydı.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Afiş sanatının yeniden doğması
1945’teki savaşın sonlarında doğru Almanya’da şehirler yerle bir olmuş, herşey gibi kağıt ve baskı boyası bulmak da zordu. Haliyle seçimler öncesi çok az afiş basıldı, aynı formatta ve düşük kağıt kalitesiyle. 'Parçalanma yok' diyen Hrıstiyan Demokrat Birlik'in 1949’daki bu afişinde de bu görülüyor. Ama Almanya aynı yıl ikiye bölündü: Federal Almanya Cumhuriyeti ve Demokratik Alman Cumhuriyeti.
Fotoğraf: CC BY-SA/Plakat- und Film-Archiv der CDU
Partilerin imaj arayışı
Savaş sonrası 1949’da düzenlenen ilk seçimde partiler arası yarış yeniden başladı ve böylece seçim afişlerinin de üretimi arttı. Partiler öncelikle imajlarını yenilemeye çalıştı, en baştan başlamaları gerekiyordu. Afişlerde ülkeyi yeniden kurmaya yönelik bir çağrı vardı. Hem kışkırtıcı hem de barış için ümit vericiydi. Başlangıçta partiler somut sloganları tercih etmiyordu.
Fotoğraf: picture-alliance/Bildarchiv
Partilerin kişiselleşmesi
1960'lardan itibaren dış görünüşe yeniden değer verilmeye başlandı. Kişisel bir etki yaratılmak istedi, bu yüzden genel seçimlerde afişlere siyasetçilerin yüzleri de eklenmeye başlandı. Bu artık alışıldık bir afiş tasarımı. 1965’te sınır kapısına yerleştirilen afişte Ludwig Erhard’ın fotoğrafı görülüyor.
Fotoğraf: CC BY-SA/Plakat- und Film-Archiv der CDU
Afiş oyunları
Afişlerle daha etkili olması için küçük hilelere başvurulmaya başlandı. Afişin altına yapıştırılan “X’i seçin!” gibi küçük mesajlar ya da eklenen küçük grafiklerle dikkatlerin çekilmesi hedeflendi. 1961’de CDU da Sosyal Demokrat Parti'den Willy Brandt’ın afişine bu yapıldı. SPD’nin 'Herkes için refah' afişinin altına CDU'lular 'Erhard’ın ekonomi politikaları sayesinde!' çıkartması yapıştırdılar.
Fotoğraf: picture-alliance/Bildarchiv
Tarihi belge
Seçim afişleri çoğunlukla zamanın ruhunu da yansıtıyor. Bu nedenle afişler yıllar boyunca saklandı. 1965’te CDU, SPD’nin kullandığı seçim afişlerini, karşıtlarını daha sert eleştirebilmek için arşivlemişti. 'SPD aldatıyor! Almanya’yı mahvedebilirler!' Ludwig Erhard ve CDU’nun sloganıydu. Almanya'nın ikinci başbakanı Erhard, 1963-1966 yılları arasında görev yaptı.
Fotoğraf: CC-BY-SA 3.0 DE
Seçim kampanyasında özgürleşme
1970'li yıllarda kadınlar da afişlerde görülmeye başladı. CDU, 1976’da 'Kadınların çıkarlarını 'sol'lamamak için' sloganını kullanmıştı. Sosyal demokrat - liberal (SPD - FDP) koalisyonu kadın - erkek eşitliğini sağlamak için reformlar yapıyordu. Koalisyon 1976’da erkeklerin, eşlerinin çalışmasına itiraz etme hakkını kaldırdı.
Fotoğraf: CC BY-SA/Plakat- und Film-Archiv der CDU
Yeşil tasarım
1983’te ilk yaratıcı afişler ortaya çıkmaya başladı. Aşırı uçtaki partiler de seçim kampanyasına katılmaya başladılar. Seçim afişlerinin tasarımı alışageldik örneklerini yıkıp geçti. Yeşiller Partisi’nin yaratıcı afişi de bunlardan biri.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
İronik etki
Yeşiller şimdiye kadar hep modern ve geleneğin dışında afişler kullandı. 2013’te de parti ironik afiş serisiyle buna devam ediyor. Konsept genç bir iletişim tasarımı ajansı tarafından hazırlandı. Siyah - beyaz motifler, büyük harfler ve yeşil grafiklerle dolu. Motifler, Hrıstiyan Demokrat - Hür Demokrat (CDU-FDP) koalisyonunu hedef alıyor.
Fotoğraf: Die Grünen
Zıtlık
Hür Demokrat Parti (FDP) 2002 seçimlerinde siyah, beyaz ve göz alıcı renkler kullanarak hazırladı afişlerini. Afişler, II. Dünya Savaşı’nda oluşan yıkıntılardaki kadınların fotoğraflarıyla bezeliydi. 'Daha büyük krizler de yaşadık' sloganı yazılıydı mavi-sarı harflerle.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Klasikler
On yıllar sonra seçim afişi üretimi daha da profesyonelleşti. Parti logosu ve tasarım, sanatsal yaratıcılıkla birleşti. Seçim kampanyalarında bazı partiler deneysel tasarımlarla riske de giriyor. Çoğunluk ise siyasetçilerin günlük hayatta halkla birlikteyken görüntülerine yer veriyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Geleneği yıkmak
2013 seçim kampanyalarında asılan afişler seçim yarışına başladı. Hangi mizanpaj tercih edildi? Neyi değiştirmeli? Bu sorular tasarım ajanslarını hayli düşündürdü. Sol Parti’nin seçim afişi bu yıl tüm seçim afişi geleneklerini yıkıyor ve resimden tamamen vazgeçiyor. Kırmızı harflerle başlık: 'Devrim?' Metin: 'Hayır, sadece modaya uygun…'
Fotoğraf: John Macdougall/AFP/Getty Images
12 fotoğraf1 | 12
Alman güvenlik birimlerinin, NSU terör hücresine ilişkin yürüttüğü soruşturmadaki hata ve skandalların ardı arkası gelmiyor. 8 Türk, 1 Yunan ve bir Alman polis olmak üzere, en az 10 kişi öldürmekle suçlanan örgütün hayatta kalan son üyesi Beate Zschäpe’nin yargılanacağı davaya günler kala, bir skandal daha ortaya çıktı. Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında yer verdiği haberine göre, Berlin Eyalet Polis Teşkilatı’nın "gizli" damgalı bir belgesinde Neonazi muhbirlere Türk kod isimlerinin verildiği ortaya çıktı. Hürriyet Avrupa’nın, elde ettiğini kaydettiği 149 nolu gizli belgede, Berlin Eyalet Mahkemesi savcılığının onayıyla, üç güvenilir kişinin soruşturma çerçevesinde hizmete alındığı belirtiliyor ve "güvenilir kişiler" olarak adlandırılan muhbirlere, "İbrahim 562, Murat 620, Adnan 672" kod adlarının verildiği kaydediliyor.
Neden bu isimler verildi?
Federal Meclis’in Yeşiller Partili milletvekili Memet Kılıç, bu gelişmeyi şöyle değerlendiriyor: "Ben bunu çok yadırgadım. Çok alışılagelmişin dışında bir şey. Almanya’da bu tür şeyler oluyor. Örneğin zamanında oldukça fazla suç işlemiş olan bir Türk genci sınır dışı edildi. Kendisinin ismi Muhlis olduğu halde, onun ismi Mehmet olarak anonümize edilmişti. Yani Türklere daha çok uysun, daha yaygın bir isim. Onu da garipsemiştim ama bu sefer çok daha garip. Yani bu muhbirler, zaten ırkçıların bulunduğu organizasyonlardan seçiliyor, oradan haber versin diye. Birçoğu da tehlikeli ırkçılardan oluşuyor zaten. Polis neden onlara Türk ismi verme ihtiyacı duymuş, bunu bilmek gerekir. Bilemiyorum, bence bu Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın içerisinde, bu işlerle görevli olanların kendilerinde de ırkçılık olabilir. Bu nedenle, bu tür isimler vermiş olabilirler. Bunun takip edilmesi gerek."
Alman istihbaratındaki deprem
10 yıl boyunca, para karşılığında Neonazi müzik gruplarıyla ilgili edindiği bilgileri, Berlin Eyalet Polisi’ne aktaran Thomas S.’nin, yetkililerce ‘İbrahim 562’ kod adıyla anıldığı belirtiliyor. Sabıkalarından ötürü muhbir olarak çalıştırılmaması gerektiği ortaya çıkan Thomas S.‘nin, NSU’nun hayatta kalan tek üyesi Beate Zschäpe ile yakın ilişki içinde olduğu ve muhbirin 2002 yılında Beate Zschäpe, Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos’un kaldıkları adresi polise verdiği belirlenmişti.
2000-2007 yılları arasında 8’i Türk 10 kişiyi öldürmekle suçlanan Neonazi terör hücresiyle bağlantılı skandallar zinciri, Alman istihbaratında büyük deprem yaratmıştı. Cinayetlerin ortaya çıktığı gün olan 4 Kasım 2011 tarihinden bir hafta sonra iç istihbarat teşkilatında önemli ölçüde dosya yok edildiğine dikkat çeken Kılıç, bunların ırkçılarla ilgili dosyalar olduğunun ortaya çıktığını belirtiyor. Bundan 6 ay sonra yine iç istihbarat teşkilatı yöneticilerinden birinin, 200 dosyanın daha imha edilmesi emrini vermesi ve dosyaların yok edilmesi üzerine, Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Heinz Fromm'un istifa etmek zorunda kaldığını hatırlatan Kılıç, "Bu skandallar olduğunda, her seferinde 'herhalde daha fazlası olmaz' diye düşünmüştük" diyor.
'Yeni skandallar da ortaya çıkacaktır'
Yeşiller Partili politikacı, "Bu tür olaylar, biz daha olmaz dedikçe, yeni şeyler çıkıyor. Sanıyorum; ister Anayasayı Koruma Teşkilatı olsun, ister polis teşkilatı, burada var olan zihniyet bazı şeyleri kötü duruma sokmuş ve korkarım araştırıldıkça daha yeni skandallar ortaya çıkacaktır. Ama en iyisi şimdi çıksın. 'Korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir' demiş atalarımız. Bir an önce her şey ortaya çıkıp, biz bu güvenlik teşkilatlarını yeniden yapılandırabilirsek, personel olarak da yeniden yapılandırabilirsek, iyi şeyler olabileceğini düşünüyorum" diye konuşuyor.
Berlin polisi konuyla ilgili soruları yanıtsız bıraktı. Alman dpa ajansı muhabirine konuşan Berlin Eyalet Polisi sözcüsü, "gizli belgeler hakkında bilgi verilmediğini" açıkladı.
Berlin Eyalet Meclisi‘nin Yeşiller Partili milletvekili Özcan Mutlu da Hürriyet Avrupa’ya yaptığı değerlendirmede, "şoke olduğunu" belirterek, olaya karışan polis memurlarının görevden alınmasını talep etti.