1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Nobel töreni öncesinde tansiyon yükseldi

10 Aralık 2010

Çin, Nobel ödüllerinin verileceği tören öncesi sert tutumunu sürdürüyor. Nobel Barış Ödülü’nün rejim muhalifi Liu Şiabao’ya verilmesini protesto eden Pekin’e göre, cezaevindeki Şiabao bir numaralı devlet düşmanı.

Siaoba taraftarlarının Nobel Barış Ödülü sahibinin hapiste olmasının bir utanç olduğunu yazdıkları pankart
Siaoba taraftarlarının Nobel Barış Ödülü sahibinin hapiste olmasının bir utanç olduğunu yazdıkları pankartFotoğraf: AP

10 Aralık aynı zamanda Uluslararası İnsan Hakları Günü ve bu yılki Nobel Barış Ödülü de bir insan hakları savunucusu olan Çinli muhalif yazar Liu Şiaobo’ya layık görülmüştü.

Ancak Liu "devlet otoritesini sarsmak" suçundan çarptırıldığı 11 yıllık hapis cezasını çekmek üzere tutuklu bulunuyor. Pekin yönetimi, Liu'yu “devletin bir numaralı düşmanı” olarak görüyor.

Şiaobo'nun hikayesi

Liu Şiaobo, 2008’de diğer Çinli yurttaş hakları savunucularıyla birlikte bir manifesto yayınlayarak, ülkede siyasi reform ve demokratikleşme için çağrıda bulunmuştu.

Hongkonglu gazeteci ve Çin uzmanı Willy Lam, Pekin iktidarının söz konusu manifestoyu bir provokasyon olarak gördüğünü ve bu yüzden de Liu’ya verilen cezanın bu denli ağır olduğunu belirtiyor.

Willy Lam, “Liu Şiaobo’nun 11 yıl hapis cezasına çarptırılması, Kominist Parti Politbüronun ortak kararıyla alınmış olmalı. Nobel Barış Ödülü’nün Liu’ya verilmesi de Pekin’e göre, Batı’nın bir komplosu. İktidar, bunu devlet otoritesine zarar verme stratejisi olarak görüyor” diyor.

Çin'in katı tutumu

Şiaobo'nun eşi Liu Şia'nın eşi adına ödülü alması engellenerek ev hapsinde tutuluyorFotoğraf: AP



Çin yönetimi, bu yılki Nobel Barış Ödülü sahibi Liu’nun serbest bırakılması için yapılan tüm uluslararası çağrılara kulak tıkıyor. Liu’nun eşi, Liu Şia da halen ev hapsinde tutuluyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ma Zhaoşu, haklarındaki iddiaları kesinlikle geri çevirerek, “Hüküm giymiş bir tutukluya Nobel Barış Ödülü’nün verilmesi, Nobel Ödül Komitesi’nin Çin adaletine saygısızlığının göstergesidir” diyor.

Katı tutumundan vazgeçmeyen Çin yönetimi bu konuda siyasi çatışma yaşamaktan da kaçınmıyor. Zira Çin ekonomisinde patlama yaşanıyor ve bu da belirli bir güven sağlıyor. Ülke küresel finans krizine rağmen dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline geldi. Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) tahminlerine göre Çin’de bu yıl kişi başına düşen gayrisafi milli hâsıla 4 bin doların üzerinde.

Şiaobo ülkesinde tek partili hayatın sona ermesi ve demokrasi için mücadele veriyorFotoğraf: AP

Pekin yönetimi bir yandan ülke istikrarını riske atmak istemezken diğer yandan da insan hakları ihlalleri yüzünden uluslararası eleştirilerin hedef tahtası olmaya niyetli görünmüyor.

Çinli iktidar sahipleri bu yüzden yıllardır nispeten yumuşak bir çizgiyle yurtdışından olumlu puan toplamaya ve kamuoyu yaratmaya çalışıyor.

Bunun en belirgin sembolü Pekin'in 80’den fazla ülkede açtığı sayısı 250’yı aşan kültür ve medya projelerine odaklı Konfüçyüs Enstitüleri. Çin yönetimi İngilizce yayın yapan gazete ve televizyon kanalları için 4,5 milyar euroluk özel bir bütçe ayırdı.

Ancak Columbia Üniversitesi’nden siyaset bilimci Andrew James Nathan, “Çin, demokrasi için mücadele verenlere fikir özgürlüğünü kısıtladıkça, dışarıya karşı atılan göstermelik adımların faydası yok” diyor.

Düşünce özgürlüğüne devlet kontrolü

Çin yönetimi öteden beri farklı düşünenlerden hesap sorma eğilimini sürdürüyor. Bu yönde gelen uluslararası eleştirilerse, “İçişlerimize müdahale etmeyin” diye geri çevriliyor.

Bu noktadan hareketle Pekin, ödül törenine katılmamaları için bazı ülkelere de yoğun baskı yaptı.

Bunun sonucunda, aralarında Rusya, Ukrayna, Sırbistan, İran, Irak, Suudi Arabistan, Mısır ve Küba'nın da bulunduğu 18 ülkede daha Nobel ödül törenini boykot etme kararı aldı.

© Deutsche Welle Türkçe

Yang Ying /Çeviri: Meltem Karagöz

Editör: Murat Çelikkafa

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik