1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

NOZ: Borçlanmanın bedelini gelecek nesiller ödememeli

15 Mayıs 2020

Alman basınında, Almanya’nın pandemi nedeniyle girdiği borç yükünün sonuçları ve Avrupa mahkemelerinin üye devletlerin iltica politikasına ilişkin verdikleri farklı kararlar öne çıkıyor.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa/B. Thissen

15.05.2020 - Alman basınından özetler

This browser does not support the audio element.

Almanya'da 2009 yılındaki küresel mali krizden bu yana ilk kez vergi gelirlerinde düşüş yaşanıyor. Yüzde 10'luk bu düşüşün hükümet ve eyaletlerin bütçelerine 98,5 milyarlık eksi olarak yansıyacağı belirtiliyor. Neue Osnabrücker Zeitung'daki yorumda Maliye Bakanı Scholz’un krize rağmen feragat etmek istemediği sosyal harcamalar eleştiriliyor:

"Maliye Bakanı Scholz, çarpıcı biçimde düşen vergi gelirlerine rağmen koronavirüs pandemisinin sonuçlarıyla mücadele için neredeyse sınırsız bir bütçe ayırmak istiyor. Elbette işletmeleri koruyarak istihdamı gelecek nesiller için de kurtarmak üzere devletin borçlanması doğru bir tutum. Ancak bu adımların hepsinin bir bedeli olduğu ve borçların geri ödenmesi gerektiği yeterince münazara edilmiyor. Scholz, düşen gelirlere rağmen hiçbir şeyi sorgulamak istemiyor. Bu şekilde devam edemez. Scholz, yarınlar yokmuş gibi bugünkü kriz yönetiminden dolayı takdir toplayamaz. Bugün yapılan borçlarla, başka maliye bakanları ve gelecek nesiller uğraşmak zorunda kalacak. Krizin yükü, adil biçimde paylaştırılmalı."

Freiburg’da yayımlanan Badische Zeitung’da ise ekonomiye ilişkin çok daha umut verici bir tabloyu savunan şu yoruma yer veriliyor:

"Bu yıl devlet sonbaharda yapılan tahminden yaklaşık 100 milyar euro daha az gelir elde edecek. Diğer yandan hükümet ve eyalet yönetimleri krize karşı 450 milyar eurodan fazla ayırdı. Bununla birlikte Almanya’nınparasız kalacağı konusunda kimsenin endişelenmesine gerek yok. Federal hükümet ve eyaletler, uluslararası yatırımcıların nazarında sınırsız kredibiliteye sahip. Öyle ki, bu yatırımcılar düşük faizlerle borç verebilmek için can atıyorlar. Elbette borçlar ortadan kaybolmuyor, ancak borçları kontrol etmek daha kolay hale geliyor. Bir de ekonomi sıçrama yaparsa, borç yüküne karşı dayanma katsayısı daha da artacak."

Avrupa Adalet Divanı, Macaristan’ın sığınmacıları Sırbistan sınırına inşa ettiği kampta dört haftadan uzun süre tutmasının hukuk ihlali olduğuna hükmetti. Hessische Niedersächsische Allgemeine'deki yorumda, bu kararın Avrupa Birliği’ni (AB) ortak bir iltica politikası için harakete geçirebileceği savunuluyor:

"Bu karar, AB’ye nihayet ortak bir iltica politikasında uzlaşma yönünde bir talimat olarak da algılanabilir. Ön koşulu ise ihlalleri halinde yaptırımlar da dahil olmak üzere tüm üyelerin benimseyeceği ve uygulayacağı ortak standartlar, (iltica başvuru sürecine yönelik) ortak bir düzenleme ve paylaştırma mekanizmaları ile hukuki bir çerçeve belirlemek. AB sınırlarda, Türkiye, Yunanistan ya da Sırbistan ve Macaristan’daki duruma bakıldığında bu talep, biraz safça gelebilir. Peki, ama alternatif var mı? Katlanılması imkansız bu koşulları sonsuza kadar devam mı ettirelim? İnsanlar AB’nin kapısında ya da tam da eşikte berbat koşullarda sefalet içinde yaşayıp gitmesine seyirci kalıp omuz silkmeye devam mı edelim?"

Frankfurter Rundschau’daki yorumda ise Avrupa mahkemelerinden, AB devletlerinin iltica politikalarına ilişkin gelen farklı kararların, mülteci karşıtı politikaların elini güçlendirdiği belirtiliyor:

"Avrupa Adalet Divanı’nın Macaristan’ın transit bölge Röszke'deki gözaltı uygulamasına karşı verdiği karar rahat bir nefes aldırabilir. Sığınmacıların bu kampta tutulmasını gözaltı olarak nitelendirmek, sığınmacılar konusunda uluslararası hukuku artık neredeyse tamamen hiçe sayan Budapeşte’nin kaleleri önünde atılmış bir kurşun adeta. Bu politikanın mağdur ettikleri AB hukuksal düzenlemelerine uymak zorunda olan Macaristan'da dava açma hakkına da sahip oldu. Macaristan’ın karara uyup uymayacağı ise şüpheli. Orban hükümeti, parlamentodan ülkeyi kararnamelerle yönetme yetkisi aldı. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2019 sonunda Avrupa Adalet Divanı’ndan farklı bir karar almış, Röszke'deki gözaltı uygulamasını ‘özgürlükten mahrum bırakma’ olarak değerlendirmemişti. Şubat ayında da Strasbourg’tan Melilla’da sığınmacıların geri gönderilmesi konusunda İspanya lehine karar çıkmıştı. Avrupa mahkemeleri, verdikleri hükümlerle mültecilerin korunması sürecine ket vuruyorlar. Bu da yalnızca Macaristan’ın değil, sığınmacıları sınırlarından uzak tutmak isteyen birçok AB üyesinin ekmeğine yağ sürüyor."

SÖ, GA

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik