Hafta sonunda yapılan G7 zirvesinde ABD Başkanı Donald Trump ile yaşanan görüş ayrılıkları üzerine Almanya Başbakanı Angela Merkel, "Başka ülkelere güvenenilebilecek zamanların geride kaldığını” ve “Avrupa’nın kaderini eline alması gerektiğini” söylemişti. Münih merkezli Süddeutsche Zeitung'da konuya ilişkin şu satırlar göze çarpıyor:

"Merkel yaptığı bu analizle ABD ile ilişkileri henüz tamamen kopartmadı. Ama yıkıcı ve acı verici bir hükme varmış oldu: ABD artık güvenilir değil. Bu güçlü bir yargı ve bedelini Almanlar da Avrupalılar da henüz bilmiyor. Merkel, açıklamalarında kader kavramını kullandı. Bu da bilinçli bir seçimdi.”

Kölner Stadt-Anzeiger'da konuyla ilgili şu satırları okuyoruz:   

"Angela Merkel haklı: Avrupalılar artık bu ABD'ye kayıtsız şartsız güvenemeyecek. Kendileri ve dünya için daha fazla sorumluluk almaktan da artık kaçamayacaklar. Başbakan Merkel bir yandan da, kamuoyunu Avrupa Birliği içinde yapılması beklenen yeni reformlara hazırlıyor. Zira ortam buna uygun: Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron AB'yi ileriye götürmek istiyor. Avrupa'da ortak savunma politikasını hayata geçirmek ve Euro Bölgesi'ni krizlerden etkilenmeyecek bir hale getirmek büyük önem taşıyor. Merkel ise zaten bunların çoğuna hazır. Konuyu heyecan verici bir şekilde dile getirmek gerekirse; Merkel'in Münih'in Trudering semtinde bir bira çadırındaki sözlerini söylediği gün, muhtemelen Avrupa'nın yeniden kuruluşunun başlangıcı oldu.”

Stuttgarter Nachrichten gazetesinde de aynı konu işleniyor:

"Belki de Trump'ın öngörülemeyen siyaseti, inanarak değil de gereksimin duyulduğu için olsa bile Avrupa Birliği'nin yeniden sıkı bir şekilde birleşmesi için bir uyarı işareti olabilir. Bu belki de çok bir şey değil, ama hiçbir şey olmamasından iyidir. Ancak birlik olamayan Avrupa Birliği'nin Trump'a karşı koymak için ne gücü ne de kararlığı var. Merkel'in alışılmadık bir şekildeki etkili uyarısı, duyulan hoşnutsuzluğun güçlü bir işareti olabilir, ancak Avrupa siyasetinde umut veren bir dönüşüm değil. Bu nedenle Avrupa ve ABD'nin, şimdiye kadar olduğundan daha anlayışsız ve güvensiz olsa da, diyaloğu sürdürmesi gerekiyor. Avrupa kendi gücüne vurgu yapsa da, Avrupa'nın başkentlerinde Trump ile çok az ilerleme sağlansa da, onsuzluğun mümkün olmadığı biliniyor.”

Neue Osnabrücker Zeitung'da ise aynı konuya ilişkin şu satırları okuyoruz:

"Angela Merkel muhtemelen Avrupa'nın gücüne vurgu yaparken, ABD'yi soyutlamayı kast etmedi. Dünyanın diğer güçlerinden kendini soyutlamak ilerici bir eylem olmadığı gibi ödünsüz bir vazgeçme de değil. Bu, uzun zamandır görülen, farklı ülkelerde bulunanların hissettiği, Batılı toplum modelinin artık çekiciliğini nasıl kaybettiği gerçeğinin temkinli bir şekilde tanımlanmasıydı. Asya, Afrika, Rusya ve Türkiye'de de. Dünya artık Avrupa'ya ihtiyaç duymuyor. Mantıklı olanın da Avrupa'nın gücü nedeniyle değil zayıflığı nedeniyle nerede olduğunu görmesi.”

© Deutsche Welle Türkçe

JD/BK