Birleşmiş Milletler (BM) İklim Eylemi Zirvesi çok sayıda devlet ve hükümet başkanının katılımıyla bugün New York’da düzenleniyor. Hannoversche Allgemeine Zeitung, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in zirvede sunacağı iklim paketinin önemine dikkat çekiyor:

"BM zirvesine giden Merkel’in çantasında Almanya'da sert bir şekilde eleştirilmesine rağmen iklim değişikliği ile mücadele için diğer ülkeler tarafından ayrılan bütçenin oldukça üzerinde kalan 54 milyar euro hacminde bir iklim paketi ile bulunuyor. Çin, Japonya, ABD gibi ülkeler gelecek yıllarda Almanya’yı dikkatlice takip ederek, nükleer enerji ve kömürle çalışan termik santrallerden vazgeçilmesine rağmen, büyük toplumsal ve ekonomik kırılmalar olmadan ve teknik açıdan mümkün olup olmadığına bakacak. Almanya’nın içten yanmalı motorlu araçlar ülkesinden elektrikli araçlar ülkesine dönüşüp dönüşmediğini takip edecekler. Akıllıca iklim korumaya yapılan devlet yatırımının sonunda ekonomiyi nasıl modernleştirdiğini izleyecekler.”

BM İklim Eylemi Zirvesi'ni ele alan Neue Osnabrücker Zeitung ise Almanya’nın iklim koruma konusunda daha cesaretli olması gerektiğini savunuyor:

“Almanya’da iklim konusunda tercih edilen tutum olan yasaklamak ve vazgeçmek bazılarının yüreğine su serpebilir ama iklime gerçek bir yararı yok. Kruvaziyer yolculuklarını veya Mallorca’ya tatile gidenleri de iklime zarar vermekle suçlamak veya kapitalizm karşıtı sloganlar atmak da hedefe ulaşmaya yaramıyor. Tam tersine: İklim krizine karşı çözüm, fosil yakıtlar çağını aşmak için teknolojik atılım ile çevre dostu ekonomik büyüme. Çin elektrikli araçlara yatırım yapıyor. Japonya hidrojen yakıtlı otobüsler üretiyor. Buradaki gemi mühendisleri iklimi etkilemeyecek sistemler üzerinde araştırmalar yapıyorlar. Birçok konuda harekete geçilmiş durumda. Biraz daha fazla cesaret ve hız Almanya'ya da iyi gelirdi.”

Straubinger Tagblatt/Landshuter Zeitung, BM İklim Eylemi Zirvesi'nde sadece niyetlerin konuşulmaması gerektiğini vurguluyor:

 "Önümüzdeki günlerde, Almanya'da açıklanan iklim paketi gibi kulağa olumlu gelen bir dizi niyet bildirilecek. Ancak zorlukla bir araya getirilen unsurları köstekleyecek eylemlerden ya hiç söz edilmiyor ya da çok az gündeme geliyor. Örneğin, dünya genelinde binden fazla kömürle çalışan termik santral planlanıyor olması, özellikle de çevre bilinci varmış gibi görünen Çin’in büyük sermayeler ile ülke içinde ve dışında bu santrallerin inşasında yer alması.”

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani bu hafta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda yapacağı konuşmada bölgesel bir barış planı sunacağını açıkladı, bölgede yabancı askeri güçlerin varlığını da eleştirdi. Allgemeine Zeitung'da İran ve ABD arasındaki gerilim ele alınıyor:

"Temelde her iki taraf da savaş istemiyor, ne Washington ne de Tahran. İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin BM'de bir barış planı sunmak istemesi iyiye işaret. Hürmüz Boğazı'ndaki gerilimin diplomatik yoldan çözümünün mümkün olduğuna dair bir sinyal. Bu New York'ta sadece Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya ve Çin ile değil, son günlerde bu konuda daha yumuşak bir dil kullanan Trump ile de görüşmelerin önünü açabilir. Ancak yine de Tahran'ın bölgede barışın bekçiliği rolünü üstlenmesi kuşku yaratıyor. Bölge bir barut fıçısı olmayı sürdürüyor.”

dpa/JD,HT

© Deutsche Welle Türkçe