1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

NOZ: İmamın parasını ödeyen duayı belirler

27 Aralık 2018

ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den çekilme kararı ile Almanya’da cami vergisi tartışmaları Alman basınındaki yorumlarda öne çıkan konular.

Stuttgart DiTiB-Moschee
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/D. Naupold

Frankfurter Neue Presse gazetesinde, ABD Başkanı Donald Trump'ın Amerikan birliklerini Suriye'den çekme kararı ele alınıyor. 

"Suriye, Batı'nın korkaklığının ve zayıflığının bir sembolü oldu. Bunun sonuçlarından biri, daha geniş nüfuz alanları yaratabilmek için çaba gösteren Rusya ve İran'ın yanı sıra Türkiye'nin de giderek etkin bir hale gelmesi. Trump'ın birliklerini çekmesi ise bütün bunların üzerine tuz biber ekti. Elbette Suriye'nin kuzeyinde konuşlandırılan ABD askerleri belirleyici bir faktör değil. Ancak bölgedeki varlıkları Esad gibi kasapların, Putin ve Erdoğan gibi otokratların istedikleri gibi hareket etmelerini engelliyordu. Şimdi Türkler, Kürtler üzerinde fırtına kopartırlarsa, durum daha da zorlaşacak.  Suriye ve Afganistan'da krizin tırmanması, Avrupa'ya doğru göç hareketi de dahil olmak üzere insani bir felaket yaşanması tehdidini de artırıyor. Napolyon Bonapart'a ait olduğu söylenen bir söze göre, "siyasette aptallık bir handikap değil.” Washington'daki gelişmeler gözönünde bulundurulduğunda, bu sözün yaklaşık 200 yıl sonra da geçerliliğini koruduğu görülüyor.”

Almanya’da Müslüman örgütlerinin yurtdışından aldığı mali desteğin kesilmesi için Müslümanlardan "cami vergisi” alınması tartışılıyor. Weser Kurier gazetesinde, cami vergisi önerisinin birçok soru işaretini de beraberinde getirdiğine dikkat çekiliyor.

"Bu fikir ilk bakışta çok cazip geliyor: Cami vergisi, Almanya'daki Müslüman cemaatlerin finansman konusunda Türkiye gibi ülkelerden bağımsız olmasını öngörüyor. Ancak liberal Müslüman Seyran Ateş'in bu önerisi birçok soru işareti de yaratıyor. Müslüman örgütleri ve camilerin çoğu, kiliseler gibi vergi alabilecek, kamu hukukuna bağlı tüzel kişilik statüsü taşımıyor. Çoğunlukla bağlayıcı bir üye listeleri de bulunmuyor. Bunun yanı sıra, anayasaya göre, kiliseler ve dini cemaatlerin iç işlerini kendilerinin düzenlemesi gerekiyor. Buna finansman da dahil. Bu konuda dışarıdan talimat verilemez. Üstelik cami vergisi önerisinin, bazı kesimlerce sapkın olarak görülen Seyran Ateş'ten gelmesi, ülkedeki Müslümanlar arasında cami vergisi fikrinin popülerleşmesine de katkı sağlamayacak.”

Neue Osnabrücker Zeitung'daki yorumda cami vergisinin gerekli olduğu fikri savunuluyor.

"İmamın parasını ödeyen, duanın nasıl edileceğini belirler. Bu nedenle de, Almanya'daki bir çok caminin Türkiye veya Körfez ülkelerinden gelen para kaynağına bağımlı olması büyük bir hata. Bu şekilde paralel toplumlar pekiştiriliyor, yok edilmiyor. Bu konuda yıllardır reform yapılmasına büyük ihtiyaç var. Fakat düzenlenen çok sayıda İslam Konferansı'na rağmen hiçbir şey yapılmadı. Kilise vergisi benzeri bir cami vergisi önerisi de yeni değil. Ancak bu sefer neredeyse bütün partilerin, yabancı güçlerin buradaki Müslüman cemaatlerinin üzerindeki etkisini azaltmaktan söz etmesi ümit yaratıyor.”

Süddeutsche Zeitung'da ise cami vergisinin iyi bir fikir olmadığı savunuluyor.

"Cami vergisi, reform yapılması için baskı uygulayacak siyasi bir yönetim aracı değil. Zaten bunun için talebin Müslüman cemaatlerden gelmesi gerekir. Müslüman derneklerinin kamu hukukuna bağlı tüzel kişilik olarak örgütlenmesi şart. Fakat o zaman, kaydolmak istemeyen, herhangi bir mezhebe bağlı olmayı tercih etmeyen, seküler bir çok Müslümanın bulunduğunu tespit edecekler. Bu durumda da, bu öneriyi müteşekkür bir şekilde geri çevirecek ve başka yollardan finansman sağlamayı tercih edecek Müslüman dernekleri olacak.”

AFP,dpa/JD,BK

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik