1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'ya eğitim eleştirisi

11 Eylül 2012

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) “2012 Eğitim Raporu”nu açıkladı. Kurumun eleştirilerinden Berlin de payını aldı.

Fotoğraf: dapd



Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD’nin yayımladığı “2012 Eğitim Raporu”, hâlihazırdaki eğitim durumunu saptamak ve eğitim sistemlerini birbiriyle kıyaslamak açısından önemli bir gösterge ortaya koydu. Bu gösterge, “nesiller arası eğitim hareketliliği” adını taşıyor. Somut rakamlar bu kavramın ne anlama geldiğini açıklıyor: Almanya’da genç yetişkinlerin yüzde 20’si anne-babalarından daha yüksek bir eğitim düzeyine kavuşurken, yüzde 22’si anne-babasının eğitim seviyesinin altında kalıyor. OECD yetkilisi Barbara Ischinger bu durumu şöyle ifade ediyor:

“OECD ülkelerinin çoğunluğunda anne-babalarından daha iyi bir eğitim düzeyine erişen genç yetişkinlerin sayısı, düşük eğitim seviyesinde kalan genç yetişkinlerden daha fazla. Almanya’da ise durum böyle değil.” Yani Ischinger’in ifadesine göre Almanya, OECD ortalamasının gerisinde kalmış oluyor.

Rakamlara farklı yorum

Alman Federal Eğitim Bakanlığı müsteşarlarından Cornelia Quennet-Thielen, ulusal ölçekte yapılan eğitim raporunda farklı rakamların saptandığını belirterek, söz konusu raporda meslekî açıdan yükselenlerin oranının yüzde 40’larda, meslekî kariyerlerdeki düşüşlerin ise yüzde 13 civarında olduğunu söylüyor. Bakanlık müsteşarı, “şu soru da önemlidir” diyor ve ekliyor: “Acaba kalifiye bir optik uzmanı, bir üniversite mezunundan daha mı az değerlidir?”

Almanya’daki üniversiteler ve meslek yüksek okullarında öğrenime yeni başlayanların oranı yüzde 42 civarında. OECD ortalaması ise yaklaşık yüzde 61… Uluslararası karşılaştırmada ilk sırayı Avustralya, İzlanda ve Portekiz alıyor.



OECD’nin Almanya’da yüksek eğitimlilerin oranının düşük düzeyde olduğu yönündeki eleştirisine ilişkin tartışmalar ise yeni değil. Eğitim Bakanlığı müsteşarı Quennet-Thielen, OECD’nin Almanya’da ikili eğitim sistemi, yani meslek eğitimi ve üniversite eğitimi bulunmasını fazla dikkate almadığını belirtiyor ve sadece lise ve üniversite diplomasının iyi bir eğitim olarak algılanmaması gerektiğini vurguluyor.

OECD temsilcisi sıfatıyla konuşan eğitim müdürü Barbara Ischinger, teşkilâtının başlıca görevinin Almanya’daki durumu uluslararası kıyaslamalara tabî tutmak olduğunu belirtiyor ve Almanya’da eğitim sektöründeki genel gidişatın elbette ki olumlu olduğunu vurgulayarak şunları ekliyor: “Almanya bu alanda çok çaba sarf etmiştir, ancak uluslararası ölçekte de çok şey yapılmıştır. Başka ülkeler aradaki farkı epeyce açmışlardır.”

"Krize rağmen eğitim harcamaları kısıtlanmadı"

Alman Eğitim Bakanları Konferansı Başkanlığı üyesi Johanna Wanka, Almanya’nın okul öncesi çağdaki çocuklar için yapmış olduklarından övgü ile söz edildiğini belirtiyor. Wanka, Almanya’da eğitimin son dönemlerde daha önemsendiğini, kamu harcamalarının yüzde 10’unun bu alana yönlendirildiğini, bunun da geçmiş yıllara oranla yüzde beş ilâ altı arasında bir artış olduğunu vurguluyor.

OECD temsilcisi Barbara Ischinger, yıllardan beri süren finans krizine rağmen OECD ülkelerinde eğitim harcamalarının kısıtlanmamış olmasını olumlu buluyor. Almanya’nın da eğitim harcamalarını artırdığına değinen Ischinger, ancak Almanya’nın bu alanda hâlâ OECD ortalamalarının altında kaldığına da işaret ediyor.

Bu arada yüksek eğitimlilerin nüfusa oranla kıyaslamasında OECD ortalaması yüzde 31 olarak belirlenirken, Türkiye, yüzde 13’lük oran ile sıralamada ortalarda yer alıyor.


© Deutsche Welle Türkçe

Kay-Alexander Scholz / Çelik Akpınar

Editör: Nihat Halıcı

(soldan sağa) Johanna Wanka, Barbara Ischinger ve Cornelia Quennet-ThielenFotoğraf: dapd
Barbara IschingerFotoğraf: dapd
Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster