1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Olimpiyatlar Avrupa standartlarında demokrasi getirmez”

Jens Olesen / Deutsche Welle25 Ağustos 2008

Çin’de sona eren Olimpiyat Oyunları’nı takip eden siyasiler arasında Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble de vardı. Schaeuble, Pekin’e yöneltilen insan hakları ve demokrasi eleştirilerinin haklılık payını yanıtladı.

Almanya İçişleri Bakanı Schaeuble, spor organizasyonları-siyaset bağlantısını yorumladı
Almanya İçişleri Bakanı Schaeuble, spor organizasyonları-siyaset bağlantısını yorumladıFotoğraf: AP

Çin’de sona eren 29.cu Olimpiyat Oyunları’nda Almanya 16 altın, 10 gümüş ve 15 bronz olmak üzere toplam 41 madalyanın sahibi oldu. Almanya, 81 ülke sıralamasında İngiltere’nin ardından beşinci oldu. Olimpiyat Oyunları öncesinde ve oyunlar devam ederken Çin’de insan hakları ihlalleri sık sık gündeme geldi. Çin’den dönen Almanya’nın aynı zamanda spordan sorumlu İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble ile DW-Televizyonu Çin’de olimpiyatlar ve demokrasi konusunda bir söyleşi yaptı… Şimdi bu söyleşiyi özet olarak aktarıyoruz:

- Sayın Bakan, siz Çin’deki Olimpiyat Oyunları’nı son gününe kadar bizzat izlediniz… Hangi izlenimlerle Almanya’ya döndünüz?

SCHAEUBLE: Spordan büyük heyecan duyan bir kişi olarak Olimpiyat Oyunları’ndan büyük keyif aldım. Çok güzel yarışlar oldu, çok iyi bir organizasyon yapılmıştı ve gerçekten dostane bir hava hüküm sürdü. Çinliler çok dikkatli, çok konuksever insanlar. Ve oyunlar sırasında öylesine inanılmaz başarılara imzalar atıldı ki, insanın aklına ister istemez bazı sorular da takılmadı değil! Ama sporsever biri olarak yine de heyecan duyuyor, kendi takımınızdan atletler yenildiğinde üzülüyor, kazandığında da müthiş bir mutluluk hissediyorsunuz.

- Siz, 29.cu olimpiyat oyunları organizasyonunun Çin’in sorumluluğuna verilmiş olmasını, -oyunların ertesinde de- hala doğru bir karar olarak değerlendiriyor musunuz?

SCHAEUBLE: Öncelikle Olimpiyat Oyunları organizasyonunu Pekin’in sorumluluğuna verenler, ne yaptıklarını mutlaka biliyorlardı. Bence olumlu anlamdaki beklentiler büyük ölçüde yerine geldi. Zira Olimpiyat Oyunları’nın başlıca amacı, dünya çapında farklı siyasi görüşteki insanların oyunlara katılmasıdır… Ancak olimpiyat oyunlarının her ülkenin farklı siyasal ortamında yapılması da yadırganmamalıdır. Çünkü Almanya’da bizim için ideal olan şeyleri başka kıtalardaki insanların da her zaman ideal olarak algılaması beklenmemelidir. O yüzden, Olimpiyat Oyunları’nın Çin’e Avrupai bir demokrasiyi, hukuk devleti temelinde, Avrupa standartlarında bir demokrasi getirmesini beklemek de anlamsız olurdu. Bu, olimpiyatların ruhuna da uymazdı. Oyunlar her zaman özgür yapılmıştır. Tüm dünyadan sporcular, izleyiciler ve gazeteciler için özgür şartlar mevcuttur. Ancak Çin Devlet ve Parti Yönetimi ile halk arasındaki ilişkiler, Tibet sorunu gibi konular Olimpiyat Oyunları dolayısıyla tamamen değişmemiştir.

- Almanya’daki kimi basın organları Çin’deki Olimpiyat Oyunları’nın çok reklam içerikli, yüzeysel, olimpiyat ruhundan yoksun olduğu yönünde eleştirdiler. Sizin izleniminiz de bu yönde mi?

SCHAEUBLE: Hayır, kesinlikle değil. Böyle şeyleri ancak orada bulunmamış insanlar yazabilir. Orada büyük bir coşku vardı. Ama Olimpiyat Oyunları’nın ruhsuz olduğunu yazanlar, herhalde benim yaşadığım oyunlara katılmamış olanlardır.

- Alman atletler örneğin, kendilerinden beklenen başarıyı gösteremediler. Daha fazla para talepleri, doping suçlamaları gündeme geldi. Şu anda ne gibi önlemler düşünüyorsunuz?

SCHAEUBLE: Orada bizzat bulunmamın bir sebebi de oyunları gözlerimle yerinde izlemekti. Bizim atletizmde beklediğimiz sonuçları alamamızın sebebini ilgili makamlar araştıracaktır. Ancak, İngiltere’nin örneğin 1996 Atlanta Olimpiyat Oyunları’ndaki kötü sonuçları büyük maddi harcamalarla bu olimpiyatlarda düzelttiği görüldü. Ama bu sadece devletin yaratacağı maddi destekle kalmaz; sporcular ve klüpler de angaje olmalı. Ayrıca tek tek spor branşları arasındaki farklı sonuçların da iyi irdelenmesi gerekir. Yani bu konuda yapılacak çok iş var.