Olimpiyatlarda silahlar sussun!
5 Kasım 2003BM Genel Kurulu’nun spor konulu kararında, olimpiyatlar sırasında bütün dünyanın ateşkese uyması isteniyor. Kararın sembolik bir önem taşıdığı kesin. Ancak Genel Kurul‘un dile getirdiği istek uzun vadede dünya barışı açısından, sayısız siyasi açıklamayı bile gölgede bırakacak özellikler taşıyor.
Yenilmeyi de öğrenmek
Sporun insana yenmek kadar yenilmeyi de öğrettiğini söyleyen Genel Sekreter Yardımcısı Adolf Ogi ise “Kibirlenmeden kurallara uymayı, hakemin kararlarına ve rakibe saygılı olmayı öğretir. Politikada da böyle olması gerekmez mi?”
Arap ülkelerinin ve eskiden spora soğuk bakan Asya’nın olimpiyatlara ısınmalarına eski İsviçre Cumhurbaşkanı Ogi’nin büyük emeği geçmişti. 61 yaşındaki diplomat aralarında, Afrika mülteci kamplarındaki turnuvaların da bulunduğu 150’den fazla spor projesinin genel kurulun ortak tavrına borçlu olduklarını söylüyor. Ogi, Uganda’dda yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Kamplardaki geleceği olmayan çocuklara BM hergün pirinç dağıtır. Bir gün resmi olmayan derneklerle ortaklaşa spor projeleri başlattık ve gördük ki zavallı gençlere umut aşılamışız. Oynamak, sevinmek, başkalarıyla boy ölçüşebilmek onları mutlu etti. Bu manzarayı görüp te hislenmemek mümkün değil.”
BM’nin desteği
En basit ve en global sporun futbol olduğunu düşünen BM mahalle takımlarının asgari masrafla turnuvalarda rekabet etmelerine önem veriyor. BM’nin spor elçilerinden Alman futbol milli takımının eski yıldızı Jürgen Klinsmann’ın kampanyaya son derece yararlı olduğunu belirten Ogi "Almanya’nın da desteğiyle mahalle futboluna kızları da özendiren bir kampanya başlattıklarını“ söylüyor.
Bu girişim sayesinde İran’da bile kız futbol takımları kurulduğunu belirten ünlü diplomat, sporun dünyaya barışçı çehre kazandırmada oynadığı rolün küçümsenmemesi gerektiği görüşünde. Libya, Umman ve Suudi Arabistan’ın bu gibi projelerin sponsorluğunu üstlendiklerini söyleyen Adolf Ogi, öncelikli hedeflerine adım adım yaklaştıklarını anlatıyor:
"Daha iyi bir dünya yaratmak istiyorsak, Üçüncü Dünya’da, fakir ülkelerde de, anlayış, çoşku ve sevincin ne olduğunu insanlara tattırmamız gerekir.”