Osman Kavala Goethe Madalyası ile onurlandırıldı
28 Ağustos 2025
Goethe Madalyası bu yıl 70'inci kez, Almanya edebiyatçı ve siyasetçi Johann Wolfgang von Goethe'nin doğum günü olan 28 Ağustos'ta Weimar'da düzenlenen törenle sahiplerine takdim edildi. Ödül sahipleri arasında Türkiye'den cezaevinde bulunan iş insanı Osman Kavala'nın yanı sıra Belçikalı yazar David Van Reybrouck ve Çinli sanatçı Li Yuan da yer aldı.
Cezaevinde bulunan Kavala'nın yerine madalyayı eşi akademisyen Prof. Dr. Ayşe Buğra teslim aldı. Buğra, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "Tabii insana biraz burukluk duygusu veriyor" diyerek, ödülün bu yolda yaşanan zorluklara rağmen anlamlı bir onur olduğunu dile getirdi. Berlin'de bulunan Maxim Gorki Tiyatrosu Müdürü Shermin Langhoff da Kavala'yı ve çalışmalarını anlattığı konuşmasında "Osman Kavala akıllı ve duygudaş bir gözlemci. Ancak belki de en büyük yeteneği, elzem gördüklerini hayata geçirme yetisi" dedi.
Goethe Enstitüsü Başkanı Gesche Joost, basın açıklamasında Kavala'yı "yorulmak bilmez bir fikir insanı ve öncü bir kişilik" olarak tanımladı. Joost, Kavala'nın 2017'de Türkiye'de tutuklanmasına rağmen, Anadolu Kültür aracılığıyla bölgede kültürel alanlar yaratma ve sivil toplum ağlarını güçlendirme çabalarının devam ettiğine dikkat çekti.
"Hayatımın en değerli yıllarını hapiste geçiriyorum"
Osman Kavala, madalya takdiminden önce Goethe Enstitüsü'nün cezaevi koşulları, bu ödülün anlamı ve Türkiye'deki siyasi gelişmeler gibi konulara ilişkin sorulara yazılı olarak yanıt verdi.
Sağlık durumuna ve moraline değinen Kavala, "Bir sağlık sorunum yok. Eşim, ailem ve arkadaşlarımın desteği sayesinde moralimi koruyabiliyorum" dedi. Tanımadığı kişilerden gelen dayanışma mektuplarının da kendisine güç verdiğini belirten Kavala, birkaç ay içinde 68 yaşına gireceğini hatırlatarak, "Hayatınızın en değerli yıllarını hapiste geçirmek, eşinizle yaşayamamak, arkadaşlarınızla çalışamamak telafi edilemeyecek bir kayıp. Ama kin tutmaktan kaçınıyorum" ifadelerini kullandı.
Cezaevinde kitaplar ve serçeler
Kavala, cezaevindeki yaşamını anlatırken, "Okumak en hayati, en iyileştirici etkinlik" dedi. Çoğunlukla romanlar okuduğunu, günlük gazeteleri takip ettiğini ve devlet televizyonunun ikinci kanalında yayınlanan dünya sinemasından filmleri izlediğini anlattı. Günde dört saat kullanabildiği avluda bulutları izleyip, her yaz yuva yapıp üremek için gelen serçeleri beslediğini söyleyen Kavala, "Tek kişilik hücrede kuşların varlığı büyük bir fark yaratıyor" dedi. Hafta içi avukatlarıyla, iki haftada bir de eşiyle görüşebildiğini aktardı.
Kavala, Anadolu Kültür'ün kendisi cezaevindeyken de Asena Günal ve diğer meslektaşları sayesinde faaliyetlerini sürdürdüğünü, bazı konularda kendisine danışıldığını ve önerilerde bulunduğunu söyledi. Sanat projeleri ve kültürel faaliyetlerde iş birliğinin önyargıların aşılmasına, karşılıklı anlayış ve empati gelişmesine katkı sağladığını vurguladı.
"Türkiye'nin demokrasiye yöneleceğine inanıyorum"
Osman Kavala, Türkiye'deki toplumsal bölünmelere dikkat çekti. Bunun bir kısmının güncel siyasi kutuplaşmadan, bir kısmının ise Kürtler ve gayrimüslim topluluklarla ilgili tarihsel nedenlerden kaynaklandığını söyledi. Avrupa'ya ilişkin algıların da iç politik gerilimlerden olumsuz etkilenebildiğini belirtti.
Anadolu Kültür'ün, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) müzakerelerinin başladığı dönemde kurulduğunu hatırlatan Kavala, o zaman kültürel diyaloğun sürece katkı sağlayabileceğine inandıklarını ancak bugün umutlarının daha sınırlı olduğunu dile getirdi. Kavala, yine de "Türkiye'nin demokrasi ve hukuk devletine yöneleceğine inanıyorum" dedi.
Destek ağı ve İmamoğlu vurgusu
Kavala, Türkiye ve yurtdışındaki desteklerin kendisi için yaşamsal önemde olduğunu anlattı: "Onlar bana yalnız olmadığımı, insan onuru ve demokratik değerlere önem veren bir topluluğun parçası olduğumu hatırlatıyorlar."
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bazı ilçe belediye başkanları, belediye görevlileri ve bir parti liderinin aralarında olduğu yeni tutuklama dalgasına dikkat çeken Kavala, bu süreçteki medya kampanyalarının ve suçsuzluk karinesinin ihlal edilmesinin kendi yargı sürecini hatırlattığını söyledi. "Hukukun üstünlüğünü savunan kurumların baskısının bu uygulamaları durdurmaya yardımcı olabileceğini, bunun gerçekleşmesi halinde daha umutlu olacağını" ifade etti.
Goethe Madalyası'nın anlamı
Ödülün hapishane koşullarında çok değerli olan moral gücünü artırdığını dile getiren Kavala, "Sanki bu büyük yazar Goethe ile daha yakın bir ilişki kurmuşum gibi hissediyorum. Bu çok yüceltici bir his" ifadelerini kullandı.
Ödülün onu Goethe'nin eserlerini daha fazla okumaya ve içerdikleri anlamlar hakkında daha derin düşünmeye teşvik ettiğini ifade eden Kavala, "Bu konuda gerçekten şanslıyım, çünkü hapishanede kaldığım süre boyunca mektuplaşarak yakın bir dostluk kurduğum, önde gelen Goethe uzmanı Profesör Jeremy Adler'in rehberliğine güvenebiliyorum" diye ekledi.
Kavala, ödülün Türkiye'deki kamuoyuna da bir mesaj taşıyacağını söyledi: "Bu ödül, bana yönelik sahte suçlamalarla, itibarsızlaştırıcı medya haberleriyle ve devlet televizyonunda yayınlanan bir dizide casus olarak sunulmamla yaratılmak istenen imaj ile gerçek kişiliğim arasındaki farkı daha görünür kılacak."
Ödülün sadece kendisi için değil, Anadolu Kültür'deki meslektaşları için de güçlü bir motivasyon olacağını vurgulayan Kavala, "Aslında bu ödül, Anadolu Kültür'de birlikte yürüttüğümüz çalışmalar için verildi" dedi.
"En büyük dileğim eşimle yaşayabilmek"
Ödülü eşi Ayşe Buğra'nın teslim alacak olmasından büyük mutluluk duyduğunu belirterek, cezaevinde en büyük desteği ondan gördüğünü söyledi.
"En büyük dileğim eşimle yaşayabilmek ve neredeyse yüz yaşında olan annemi görebilmek" diyen Kavala, bununla birlikte ülkesinde hukuk devletinin ve demokratik kurumların işlemesini güçlü şekilde dilediğini ekledi: "Bu, özgürlüğüme kavuştuğumda bana sevinç getirir ve kendimi güvende hissettirir."
Sekiz yıllık yargı süreci
Osman Kavala'nın özgürlüğü, 18 Ekim 2017'de İstanbul Havalimanı'nda gözaltına alındığı gün sona erdi. 1 Kasım 2017'de İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'nce "cebir ve şiddet kullanarak Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla tutuklandı. Avukatlarının itirazı sonuç vermedi. Kavala, aynı yılın Aralık ayında Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu, ancak 23 Ocak 2018'de başvurusu reddedildi.
Kavala'nın avukatları 7 Haziran 2018'de dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. AİHM başvuruyu öncelikli incelemeye aldı. Ancak Kavala'nın tutukluluğu devam ettirildi. AİHM 10 Aralık 2019'da Kavala'nın tutukluluğunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğuna ve derhal serbest bırakılması gerektiğine hükmetti. Buna rağmen 18 Şubat 2020'de Gezi davasından beraat eden Kavala, cezaevinden çıkmadan yeniden gözaltına alındı ve "casusluk" suçlaması ile başka bir dosyadan tekrar tutuklandı.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 29 Eylül 2020'de Türkiye'ye Kavala'yı serbest bırakma çağrısı yaptı. Aynı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir iddianame düzenledi. 29 Aralık 2020'de ise Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruyu reddetti. Ocak 2021'de Bölge Adliye Mahkemesi, Gezi davasındaki beraat kararını bozdu. Yıl boyunca yapılan duruşmalarda Kavala'nın tutukluluğu devam ettirildi.
Ekim 2021'de bu kez diplomatik bir kriz patlak verdi. Aralarında ABD, Almanya, Fransa ve Hollanda'nın da bulunduğu 10 ülke büyükelçisi Kavala'nın serbest bırakılmasını istedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, söz konusu büyükelçilerin "persona non grata" ilan edilebileceğini söyledi. 2022 başında Gezi ve Çarşı davaları birleştirildi. Savcı, Mart ayında ağırlaştırılmış müebbet istedi. 25 Nisan 2022'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Kavala'yı "casusluk" suçlamasından beraat ettirdi ancak "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs"ten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
AİHM, Temmuz 2022'de Türkiye'nin Kavala kararını uygulamadığını tespit ederek ihlal kararı verdi. 28 Eylül 2023'te Yargıtay, Kavala'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet cezasını onadı.
24 Temmuz 2024'te Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kavala'nın avukatlarının yeniden yargılama talebini reddetti. Böylece Kavala'nın tahliyesi yönündeki girişimler sonuçsuz kaldı.
Diğer ödül sahipleri
Goethe Madalyası'nın bu yılki diğer sahipleri arasında Belçikalı yazar ve tarihçi David Van Reybrouck ile Çinli dil bilimci Li Yuan bulunuyor.
Van Reybrouck, "Congo: The Epic History of a People" ve "Against Elections: The Case for Democracy" gibi kitaplarıyla demokrasi ve tarih alanındaki eserleriyle uluslararası tanınırlık kazandı.
Li Yuan ise Almanca'nın yabancı dil olarak öğretimi ve dil bilimi alanındaki çalışmalarıyla öne çıkıyor; genç akademisyenlere desteği ve Almanca eğitiminin gelişimine katkıları nedeniyle ödüle layık görüldü.