1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

OVP hedefleri erken seçime hazırlık mı?

5 Eylül 2024

Hükümetin açıkladığı yeni Orta Vadeli Program’a göre gelecek 3 yılda büyüme yüzde 4’ün altına düşmeyecek. Enflasyonla mücadeleye rağmen büyümenin yüksek tutulması, ‘erken seçime hazırlık’ yorumlarına neden oldu.

OVP'de enflasyon beklentisi 2024 sonu için yüzde 33'ten yüzde 41,5'e çıkarıldı.
OVP'de enflasyon beklentisi 2024 sonu için yüzde 33'ten yüzde 41,5'e çıkarıldı. Fotoğraf: Chris McGrath/Getty Images

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz 2025-2027 dönemine ilişkin enflasyon, istihdam, büyüme gibi temel makro ekonomik hedeflerin yer aldığı Orta Vadeli Program'ı (OVP) kamuoyuna açıkladı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen basın toplantısına Cevdet Yılmaz ile birlikte ekonomi yönetimi ve iş dünyasından temsilciler de katıldı.

Yeni OVP'de beklendiği gibi, enflasyon ve büyüme hedeflerinde değişikliğe gidildi. Enflasyon beklentisi 2024 sonu için yüzde 33'ten yüzde 41,5'e çıkarılırken, 2024 yılı büyüme beklentisi ise yüzde 4'ten yüzde 3,5'a çekildi. Ancak AKP iktidarı her fırsatta enflasyonla mücadele programını uygulamaya devam edeceğini vurgulasa da, gelecek 3 yıl için enflasyon ve büyüme hedeflerine ilişkin öngörüler dikkat çekti.

Yeni OVP'de 2025 için enflasyonun yüzde 17,5'e, 2026'da yüzde 9,7'ye, 2027'de ise yüzde 7'ye gerileyeceği öngörüldü. Öte yandan aynı dönemde 2025 için yüzde 4, 2026 için yüzde 4,5 ve 2027 için yüzde 5'lik büyüme hedefi konulması, "büyümeden ödün vermeden enflasyon nasıl düşürülecek?" sorusunu gündeme getirdi.

"Erdoğan seçim için yüksek büyüme istiyor"

DW Türkçe'ye konuşan Prof. Dr. Aziz Konukman'a göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan her zaman olduğu gibi gelecek 3 yılda da enflasyonla mücadeleden çok, büyümeyi ön plana koyacak. Erdoğan'ın girdiği her seçimde yüksek büyüme oranlarının etkisiyle zafer kazandığına işaret eden Prof. Konukman, "Dolayısıyla son OVP'de volümü biraz düşürse de yine enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratacak bir büyüme oranı hedeflenmiş" diyor. Konukman, 2025 yılında Türkiye ekonomisinde ciddi bir durgunluk yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, şunları söylüyor:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, sert bir durgunluk içerisinde seçime gitmeyi kabul etmez. Bu nedenle enflasyonda hedeflerin tutmaması pahasına büyümeye öncelik verebilir. Çünkü olası bir erken seçim kararında işsizlik, küçülme gibi bir sorun istemiyor."  

Prof. Dr. Aziz KonukmanFotoğraf: Privat

"OVP erken seçim diyor"

Ekonomi yazarı Dr. Şeref Oğuz da X hesabından yaptığı açıklamada, "OVP erken seçim diyor" değerlendirmesinde bulundu. Oğuz, OVP hedeflerine ilişkin şunları söyledi: "Orta vadeli program; olası erken seçim için cephane toplama programı gibi. Seçim ekonomisi yolda... 2026'da büyüme yüzde 4,5 iken enflasyon tek hane olacakmış... Heteredoks tadında OVP olmuş. Sabit gelirli; emekli, dul yetim, engelli; geçmiş olsun."

"Asgari ücretli ve emekli için ağır olacak"

DW Türkçe’ye konuşan Prof. Dr. Işın Çelebi, yeni OVP'de yer alan enflasyon ve büyüme tahminlerinin asgari ücretliler ve emekliler için büyük sıkıntıların habercisi olduğunu dile getiriyor. 2024 sonunda yüzde 41,5 olarak revize edilen enflasyon beklentisinin 2025 sonunda yüzde 17,5'e düşürülmesinin nasıl gerçekleşeceğinin izahata muhtaç olduğunu kaydeden Prof. Çelebi, "Eğer yılbaşında asgari ücret ve emekli zamları 2025 sonu enflasyonuna göre hesaplanırsa, ortaya dar gelirliler açısından çok ağır bir tablo çıkabilir" diyor. Bununla birlikte OVP'de işsizliğin önümüzdeki 3 yılda yüzde 9 seviyesinde kalacağı tahmininde bulunulduğunu hatırlatan Çelebi, "Ancak TÜİK'e göre geniş tanımlı işsizlik yüzde 30'a dayanmış durumda. OVP'de ise geniş tanımlı işsizlik hiç hesaba katılmıyor. Bu önemli bir eksiklik" değerlendirmesinde bulunuyor.

"Bütçe giderleri nasıl 124 milyar TL arttı?"

Bütçe Kanunu ile öngörülen bütçe açığı 2023 yılı için yüzde 3,5 olarak tahmin edilmişti. Ancak deprem felaketi ve bunun ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin yansıması gerekçe gösterilerek eylül ayında OVP'de yüzde 6,4 oranında bir bütçe açığı öngörülmüştü. Uygulanan maliye politikalarıyla 2023 yılının aralık ayı itibarıyla bütçe açığının yüzde 5,2'ye gerilediğini belirten Cevdet Yılmaz, "Bu rakamın yüzde 3,6'lık kısmı doğrudan deprem etkisinden kaynaklanmıştır. Bununla birlikte, bu amaçla yapılan harcamalar geçici özellik taşıdığından yapısal dengeyi bozmamaktadır. Ayrıca depreme yönelik harcamaların önemli bir kısmı yatırım niteliği taşımaktadır" açıklaması yaptı.

Fotoğraf: Privat

Prof. Dr. Aziz Konukman'a göre, son OVP tahminlerine göre ekonomi yönetimi Meclis'in izni olmadan bütçe giderleri konusunda ciddi bir açık vermiş durumda. 2024 programında bütçe giderlerinin 11 trilyon 89 milyar TL olarak belirlendiğini hatırlatan Konukman, "Yeni OVP’de ise 2024 sonu bütçe giderleri gerçekleşme tahmini 11 trilyon 213 milyar TL'ye çıkarılmış. Yani öngörülen gider ile gerçekleşme tahmini arasında 124 milyar TL fark gözüküyor. Vergi gelirlerinden 100 milyar TL elde edeceğiz diyen hükümet, bütçe giderlerinde 124 milyar TL'lik fazlanın nereden kaynaklandığını açıklamalı. Çünkü bu rakam TBMM'nin verdiği harcama iznini aşıyor" diye konuşuyor.

"Yaşam Maliyet Endeksi hesaplanmalı"

Yeni OVP'nin genel olarak büyüme, istihdam ve talepte düşüş, işsizlik ve enflasyonda ise artış beklentisini ortaya koyduğunu kaydeden Prof. Işın Çelebi, Türkiye'de resmi kurumlar tarafından açıklanan endekslere güven sağlanmadıkça ekonomi programına olan güvenin de tam olarak sağlanamadığını ifade ediyor. Mevcut ekonomi programının son 5 yılda yapılan yanlışları düzeltmek için asgari ücretli ve emekliye yüklendiğini öne süren Çelebi, "Gıda, eğitim ve sağlıkta fiyatlar sürekli artıyor. Ancak yeni OVP 'hem enflasyonu düşüreceğim hem büyümeyi artıracağım' diyor. Bu nasıl başarılacak, izah edilmeli" şeklinde konuşuyor.

TÜİK'in beklenti anketinde, TCMB'nin enflasyon raporunda ve hükümetin Orta Vadeli Programı'nda birbirinden farklı 3 enflasyon tahmini yer aldığına işaret eden Prof. Çelebi, şu görüşleri dile getiriyor:

"Türkiye'de enflasyon ile ilgili beklentiler bir türlü sağlam bir zemine oturmuyor. Çünkü endeksler ile vatandaşın yaşadığı birbirinden farklı. Bana kalırsa TÜİK'in ekonomideki gidişatı sağlıklı ölçebilmek için bir 'Yaşam Maliyet Endeksi' oluşturması ve şeffaf biçimde açıklaması gerekiyor. Başta Almanya olmak üzere, pek çok AB ülkesi bunu yapıyor. Böylelikle vatandaşların ekonomi politikalarından gerçekten nasıl etkilendiğini görebilme ve politikaları daha erken düzeltme şansımız olur."

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim