1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

PKK kendini feshetti, şimdi ne olacak?

12 Mayıs 2025

PKK kendini feshettiğini açıklarken şimdi devletin atacağı adımların neler olabileceği tartışılıyor. Öcalan'ın şartlarının düzeltilmesi, yeni infaz düzenlemesi gibi adımlar yakın zamanda bekleniyor.

Kandil Dağı'ndaki PKK militanları
Kandil Dağı'ndaki PKK militanları Fotoğraf: Younes Mohammad/IMAGO

PKK'nın kendini feshettiğini ve Türkiye'ye karşı silahlı mücadeleyi bıraktığını açıklaması sonrası 22 Ekim 2024'te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan süreçte önemli bir eşik geçildi. 

PKK, 5-7 Mayıs tarihlerinde düzenlediği kongre doğrultusunda bugün kendini feshettiğini ve silahları bıraktığını duyurdu.

Türkiye ve pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak tanımlanan PKK, 9 Mayıs'ta bir açıklama yaparak İmralı'da cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'taki çağrısı üzerine 5-7 Mayıs tarihlerinde kongresini topladığını duyurmuş, alınan kararları ise sonra açıklayacağını kaydetmişti.

Şimdi ise gözler bundan sonra hangi adımların atılacağına ve bu çerçevede yanıt bekleyen sorulara çevrildi.

Devlet hangi adımları, ne kadar sürede atacak?

Sürecin başından beri DEM Parti'nin "şart değil gereklilik" olarak tanımladığı bazı adımları atmak için PKK'nın kararını bekleyen Cumhur İttifakı'ndan sürecin ilerlemesi için hangi alanlarda ne gibi düzenlemelere gideceği merak konusu.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları'nın "Öcalan'ın iletişim ve çalışma özgürlüğü başta olmak üzere atılması gereken adımlarla ilgili top artık iktidarın sahasındadır" sözlerine Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Burada top oynamıyoruz, ciddi bir mesele var. Terörün tasfiyesi ile ilgili çabalar söz konusu o nedenle bu çabalara destek vermek lazım. Bu çabaları baltalayacak söylemlerden kaçınmak lazım. Burada bir pazarlık kesinlikle söz konusu olamaz" karşılığını vermişti.

DEM Parti'nin eş genel başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan Fotoğraf: ANKA

Ankara'da siyaset kulislerinde devletin atacağı adımların hepsinin hemen olmayacağı ve yıllara yayılacağı konuşulurken bazı kritik düzenlemelerin seçim öncesine denk getirileceği ihtimalinden söz edilmesi Cumhur İttifakı'nın anayasa değişikliği ya da erken seçim kararı alınabilmesinde DEM Parti'den destek beklentisinde olduğu iddialarını güçlendiriyor.

Ancak gerek Cumhur İttifakı üyeleri gerekse DEM Parti yetkilileri bu konuların şu anda masada olduğu iddialarını yalanlıyor.

Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat çağrısındaki "Kürt halkının demokratik hakları çerçevesinde eşit yurttaşlık" vurgusunun içinin doldurulması, kayyumların kaldırılması, anadilde eğitim ya da yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi bazı talepler de DEM Parti"nin gelişme görmek istediği alanlar.

Bu arada DEM Parti barış sürecinin kalıcı hale gelmesi için TBMM'nin liderlik yapmasını ve yasal-kurumsal düzenlemeler için sorumluluk almasını talep etmişti ve bu nedenle bir komisyon kurulmasını istemişti. Parti "toplumsal barışın inşası için Meclis'in önünde tarihsel bir görev olduğu" vurgusu yapmıştı. Bu komisyonun kurulup kurulmayacağı da takip ediliyor. 

Öcalan'ın şartları ne olacak, umut hakkı gelecek mi?

PKK'nın Cuma günkü açıklamasının sonunda "Önder Apo'nun fiziki özgürlüğü için mücadeleyi daha da yükseltmeye çağırıyoruz!" denilirken, Öcalan'ın koşulları ve Bahçeli'nin bahsettiği "umut hakkı" bir başka tartışma konusu.

Bu arada Kısa Dalga'dan gazeteci Ayşe Yıldırım, Öcalan'ın cezaevi koşullarının iyileştirildiğini, daha geniş bir alanda kalabildiğini ve yanına gönderilen başka tutuklularla sekreterya oluşturulduğunu yazdı.

Bundan sonra Öcalan'ın kaldığı İmralı'daki yaşama koşullarının düzeltilmesi, gazetecilerin ya da farklı kesimlerden insanların PKK liderini ziyaret edebilmesinin önünün açılması da bekleniyor.

PKK lideri Abdullah Öcalan Fotoğraf: Christoph Hardt/Panama Pictures/IMAGO

Öcalan'ın "umut hakkı" kapsamında değerlendirilmesi ve serbest bırakılması Bahçeli'nin önerisiyle gündeme gelmiş, ancak bu konuda somut bir adım atılmamıştı. Yetkililer ağırlaştırılmış müebbet cezası alan birisi için umut hakkının teknik olarak mümkün olmadığını birkaç kez açıklarken, Öcalan'ın da güvenlik endişesiyle İmralı’dan ayrılmayı çok arzu etmediği biliniyor. 

Silahlar teslim edilecek mi, kime?

Süreçte bundan sonraki önemli bir soru PKK'nın elindeki silahları kime, nasıl ve ne zaman teslim edeceği.

Bu sürecin uluslararası gözlemciler eşliğinde mi yapılacağı, tüm silahların mı teslim edileceği yoksa sembolik bir teslim mi olacağı şeklinde pek çok soru yanıt ararken, bu hususun da yaz aylarında karara bağlanabileceği ve devlet yetkililerinin bununla ilgili bir yol haritası hazırladığına ilişkin resmen açıklanmayan ancak basına yansıyan bilgiler bulunuyor.

Bu arada örgütteki bazı yöneticilerin kendini feshe karşı olduğu ve ikna edildikleri belirtiliyor. Bu çerçevede kendini fesheden PKK'dan yeni örgütler çıkıp çıkmayacağı, PKK'nın içinde yer aldığı KCK'nın ne olacağı gibi sorular da tartışılıyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 9 Mayıs'ta bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, "PKK'nın silah bırakması yetmez. Silah kullanabilecek illegal yapı da ortadan kalkmalı. Bugün haberlere bunların ilan edileceği bilgisi geçildi ama bir müddet daha anlaşılan bunu bekleme durumunda olacağız. PKK'nın kendisini lağvetme silahları bırakmasını zaman içerisinde hep beraber göreceğiz. Çok fazla alternatif senaryomuz var. Bütün alternatif konulara hazırız" demişti.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar ise PKK'nin şu anda yaptığının bir "değişim süreci" olduğunu, örgütsel sistemlerini değiştirebileceklerini söyleyerek, şöyle konuştu:

"Duruma göre yeni perspektiflerle yeni adımlar atılıp yeni örgütler kurulur. Şu açık ve net; bu halk her zeminde kendi örgütlülüğünü geliştirecek. PKK feshedilecek diye Kürtler örgütsüz mü kalacak sanılıyor. Mesele PKK'nin varlığı ya da elindeki silah değil, mesele Kürt sorunudur. Herkesin odağı bu sorunun çözümünde olmalı."

PKK kadroları ne olacak?

Örgütün kendini feshetmesinin ardından dağdaki ve şehirlerdeki militanlara ne olacağı, bu kişiler için genel af mı çıkarılacağı ve topluma nasıl entegre edilecekleri de en çok merak edilen bir diğer konu başlığı.

PKK'nın lider kadrosunun Türkiye'ye gelmesinin söz konusu olmadığı belirtilirken bazı isimlerin farklı ülkelere gidebileceği bazılarının Irak'ta kalabileceği konuşuluyor ancak bu konuda da bir netlik bulunmuyor.

Kandil Dağı'ndaki PKK militanları Fotoğraf: Yahya Ahmed/AP Photo/picture alliance

Özellikle ağır suçlara karışmış olanların durumunun ne olacağı tartışılırken, son dönemde bazı yargı kararlarına dair toplumsal tepkinin yükseldiği bir dönemde genel affın çıkartılması Cumhur İttifakı için çetrefilli bir süreç olarak yorumlanıyor.

İnfaz düzenlemesi ne zaman, nasıl olacak?

PKK'nın feshinin ardından şimdi gözler TBMM'ye yakında gelmesi beklenen 40 maddelik 10. Yargı Paketi'nde.

DEM Parti heyeti Adalet Bakanı Tunç ile 24 Nisan'da bir görüşme yaparak infaz düzenlemesini de içeren taleplerini iletmişti.

Bu kapsamda ilk etapta hasta ve yaşlı mahkumların bırakılması gündemde. Parti genel anlamda siyasi mahkumların yargılandığı davalarda adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini savunuyor ve bu mahkumların infaz koşullarının iyileştirilmesi ya da tahliye yollarının açılmasını istiyor.

2020 yılında Covid-19 pandemisi nedeniyle yapılan infaz düzenlemesinde terör suçları dahil örgütlü suçlar kapsam dışında bırakılmıştı. DEM Parti bu eşitsizliğin giderilmesini ve terör suçlarına uygulanan infaz oranlarının diğer suçlarla eşitlenmesini de talep ediyor.

Bir diğer beklenti de AB'ye üyelik kriterleri arasında da yer alan Terörle Mücadele Kanunu'nda (TMK) değişiklik yapılması ve bu kanunun kapsamının daraltılması, ancak bunun ilerleyen zamanda yapılabileceği düşünülüyor.

Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği "örgüte üye olmamakla beraber örgüt adına suç işleme" maddesinin de yeni infaz paketinde yer almaması beklentisi de bulunuyor.

Bu arada DEM Parti kapsamlı bir infaz düzenlemesi ile sadece siyasi mahkumları değil, cezaevlerindeki tüm mahkumları kapsayacak bir düzenleme öngörürken, Adalet Bakanı Tunç ve AKP yetkilileri genel af veya kapsamlı bir af düzenlemesinin gündemde olmadığını, yalnızca infaz yasasında teknik düzenlemeler yapılacağını belirtmişti.

Demirtaş ve diğer siyasetçiler serbest kalacak mı?

Süreç kapsamında DEM Parti'nin yüksek sesle dillendirilmese de beklentileri arasında Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibi eski HDP eş başkanları ve yöneticilerinin serbest bırakılması da yer alıyor.

HDP'nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş Fotoğraf: HDP

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulması durumunda Demirtaş'ın bir günde bile bırakılmasının teknik olarak mümkün olduğunu belirten DEM Partililer, "siyasi tutsakların" serbest kalmasının sürecin güvenilirliği için önemli bir adım olacağını düşünüyor.

Suriye'deki Kürt özerk yapısı kalıcı mı oldu?

Öte yandan son gelişmelerin Suriye ve Irak'taki yansımaları da dikkatle takip edilirken, süreç ilk başladığı sırada resmi yetkililerin silah bırakmanın Türkiye tarafından PKK'nın Suriye kolu olarak tanımlanan YPG'yi de kapsaması gerektiği talebi ise bu aralar çok sık ve yüksek sesle dillendirilmiyor.

Milli Savunma Bakanlığı'nın resmi terminolojiyi değiştirdiği ve "YPG/PKK" yerine artık Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kısaltmasını kullandığı gözlemlenirken Nisan ayı sonunda ise Suriye'de önemli bir konferans toplanmıştı.

26 Nisan'da Kamışlı'da DEM Parti temsilcilerinin de katıldığı "Rojava Kürtleri Ulusal Birlik" konferansından Suriye yönetiminde siyasi temsil, Kürtçenin resmi dil olarak kabulü ve özerklik talebi çıkarken, Suriye yönetimi buna tepki göstererek 10 Mart 2025'te SDG ile yapılan entegrasyon anlaşmasının ruhuna aykırı olduğunu belirtmiş, federalizm veya özerk yönetim girişimlerini de reddetmişti.

Ancak AKP içinden şüpheleri olanlar da bulunuyor. Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar "silahların teslimi, gerekli yasal düzenlemeler, teröristlerin akıbeti" gibi birçok meselenin gündemde olduğunu belirterek şöyle dedi:

"Bu gelişme, Suriye'deki terör yapılanmasından bağımsız değerlendirilemez. Raf ömrü dolmuş PKK'nın tasfiyesinden daha önemlisi, sınırımızdaki YPG tehdidinin bertaraf edilmesidir. Sadece Kandil değil Kamışlı da silah bırakmalı, merkezi yönetime entegre olmalıdır. İki süreç eş zamanlı yürütülmelidir."

DW Türkçe'ye nasıl engelsiz erişebilirim?

Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.