PKK'nın Lozan atfı Ankara'da nasıl yankı buldu?
14 Mayıs 2025
PKK'nın 5-7 Mayıs'ta topladığı kongrenin sonucunu 12 Mayıs'ta açıklarken şu iddialara da yer verdi:
"Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı. Doğuşunda reel sosyalizmin etkilerini yaşadı ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini benimseyerek silahlı mücadele stratejisi temelinde meşru, haklı bir mücadele yürüttü. PKK katı Kürt inkarının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi."
PKK'nın kendini fesih açıklamasında Lozan Antlaşması ile 1924 anayasasına itiraz etmesi ve "soykırım" iddiaları TBMM'deki muhalefet partileri tarafından reddediliyor. Hatta CHP'liler bunun bir provokasyon olabileceğini düşünüyor.
Lozan Antlaşması'na yönelik bu itiraz aslında sadece PKK'nın görüşü değil. Lozan'ın 100. yılı nedeniyle 24 Temmuz 2023'te ortak bir açıklama yayımlayan Kürt partileri ve bazı sivil toplum örgütleri Lozan Antlaşması'nı tanımadıklarını belirterek "yapılacak yeni bir anayasa ile Kürt halkının varlığı ve ulus olmaktan kaynaklanan hakları resmen tanınsın" talebinde bulunmuştu.
DEM Partili yetkililer de antlaşmayı "sorunlu" bulduklarını belirterek Kurtuluş Savaşı'nda beraber çarpışan iki halktan Kürtlerin bu belge ile inkar edildiğini ve Lozan'ın Kürt sorununun başlangıç noktası olduğunu savunuyor. DEM'liler, bu atfın genel bir eleştirel yaklaşım olduğunu, Lozan atfına değil, büyük resme odaklanılması gerektiğini söyleyerek asıl görülmesi noktayı silahlı mücadelenin bitmesi olarak gösteriyor.
CHP bu ifadeleri nasıl görüyor?
Barış fikrini desteklediklerini söyleyen CHP'li yetkililer, ama sürecin tüm detaylarına hakim olmadıklarını ifade ederek asıl soruların iktidara yöneltilmesi gerektiğini belirtiyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, NOW TV yayınında bu ifadelerin asıl muhatabının kendisi değil AKP ile MHP olduğunu ifade etti:
"O açıklamanın altında benim imzam, benim sorumluluğum yok. O açıklamanın altında Abdullah Öcalan'ın parafı varsa Erdoğan ile Bahçeli'nin tuğra gibi imzaları var. Sorumluluğu taşıyacaklar, o açıklamanın hesabını onlar verecek. Kelime kelime müzakere edilen süreçte Türkiye Cumhuriyeti ile soykırım yan yana getirilebiliyorsa Lozan'a laf edilebiliyorsa bunu muhataplık içinde olanlar yanıtlayacak."
DW Türkçe'ye konuşan bir CHP'li yetkiliye göre de PKK bildirisinin Türkiye'nin güvenlik birimlerinin haberdar olmasının ardından yayımlandığı göz önünde tutularak tepki çekeceği bilinen bu ifadelerin kullanılması "provokasyon" amaçlı olabilir. Aynı yetkili, bildiri yayınlandıktan sonra Lozan Antlaşması'ndan başka bir hususun çok konuşulamadığını, mesela MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK lideri Abdullah Öcalan'a teşekkür etmesinin bile geri planda kaldığını belirterek bu bildirinin böyle çıkmasını sağlayan Cumhur İttifakı yerine CHP'ye yüklenilmesinin asıl amaç olabileceği yorumunu yapıyor.
Yeni çözüm sürecine dair kendilerine bilgi verilmediğini, sadece DEM Parti'nin ziyaretlerinde kamuoyuna yansıyan kadarının aktarıldığını kaydeden CHP'liler, Lozan çıkışı ile CHP'yi ve muhalefet partilerini kendi içinde yeniden bölmeye çalışma çabasının yattığını düşünüyor.
Bölgeyi iyi bilen bir başka CHP'li yetkili ise PKK'nın açıklamasına bu ifadeleri koyarak sürece bir anlamda "bomba koyduğunu" düşünüyor ve "Bir yandan 'federasyon, bölünme istemiyorum, bu Cumhuriyetin eşit yurttaşıyım' diyorsun ama diğer yandan Lozan için bunları söylüyorsun. Bu bir çelişkidir" diyor.
İYİ Parti grubunu Lozan'da topluyor
PKK ile yürütülen müzakerelere ve yapılan son açıklamaya tepkili olan İYİ Parti grup toplantısını bugün Ankara'da Lozan Parkı'nda düzenleyecek. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu "Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve büyük Türk milleti bu ihanet açıklamasını kabul etmez edemez" diyerek şunları kaydetmişti:
"Lozan, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedidir. Bir terör örgütü, Lozan'a karşı zafer ilan ediyorsa, Türk devletini ve bu süreci yönetenler, kalkışmanın failleri olmaktan kaçamazlar. Okuduğunuzu anlamıyor musunuz? Kazanan PKK'ysa, kaybeden Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir."
İYİ Partililer çözüm sürecinin kapalı kapılar arkasında yapıldığını, kamuoyunun yeteri kadar bilgilendirilmediğini belirterek bu süreç sonunda ulus devletin yıkılmasına kadar gidebilecek bir projenin gündemde olduğunu savunuyor.
Lozan Antlaşması nedir, neler getirdi?
Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu antlaşması ve bazı tarihçilerin deyimiyle "tapu senedi" olarak biliniyor. Lozan, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'de, Ankara merkezli TBMM temsilcileri ile (o dönemdeki farklı yönetim şekilleriyle) Britanya, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya temsilcileri arasında imzalanan bir barış anlaşması.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun "çöküş belgeleri" olarak görülen Sevr ve Mondros'a karşılık Lozan Antlaşması aynı zamanda dünyadaki en uzun süren barış anlaşmalarından biri olarak biliniyor. Antlaşmanın imzalanmasının ardından son müttefik birlikleri Ekim 1923'te İstanbul'dan ayrıldı. 13 Ekim'de ise yeni Türkiye'nin başkenti İstanbul'dan Ankara'ya alındı. 29 Ekim'de Türkiye Cumhuriyeti ilan edilirken, ardından saltanat ve hilafet kaldırıldı.
Kurtuluş Savaşı devam ederken hazırlanan 1921 anayasası Kürtler için yerel özerklikte daha esnek davranır ve "İslam Birliği'nden" bahsederken Lozan Antlaşması ve Cumhuriyet'in ilanı sonrasında hazırlanan 1924 anayasası daha merkeziyetçi ve seküler bir ulus devlet inşa etmeyi hedefledi. Lozan ile Türkiye'nin ulusal sınırları belirlendi; bu sınırlar içinde siyasal açıdan bağımsız ve egemen olduğu kabul edildi. Bu sınırlar 1939 yılında Türkiye'ye katılan Hatay haricinde bugüne kadar değişmedi.
Azınlık haklarıyla ilgili de düzenlemeler getiren Lozan ile Türkiye'de yaşayan gayrimüslimler azınlık olarak tanımlandı. Ayrıca Batı Trakya'daki Türk toplumuna da azınlık statüsü verildi. Antlaşmanın PKK ve DEM Parti tarafından eleştirilmesinin bir nedeni; azınlık statüsünün sadece gayrimüslim topluluklara tanınması, Kürtlerin etnik ve kültürel kimliğinin ise resmi olarak tanınmaması hususu öne çıkıyor.
Öte yandan Birinci Dünya Savaşı sonrası 1920 tarihli Sevr Antlaşması Kürtler için özerk bir bölge veya bağımsızlık ihtimali içerirken Lozan Antlaşması, Sevr'i geçersiz kıldı. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılması ve Lozan ile Kürt nüfusu farklı devletlerin (Türkiye, Irak, Suriye, İran) sınırları içinde kaldı.
Lozan'ın bir diğer önemi Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde büyük dert yaratan kapitülasyonların tamamen kaldırılmasının sağlanması oldu. Her ne kadar 1954 yılına kadar yeni Cumhuriyet Osmanlı'dan kalan borçları ödese de böylelikle iktisadi açıdan da bağımsızlığını kazandı. Lozan Antlaşması ile Ege Denizi ve buradaki adaların aidiyeti ile ilgili de önemli kararlar alındı. Türkiye, aralarında Midilli, Sakız ve Sisam'ın da olduğu bazı adaları Yunanistan'a veren 1913 tarihli antlaşmaları kabul etti ve 2. Dünya Savaşı sonuna kadar İtalya'nın işgali altında kalacak olan 12 Adalar üzerindeki haklarından feragat etti. Bozcaada ve Gökçeada'nın kontrolü ise Türkiye'ye bırakıldı.
Lozan Antlaşması bu hususlarıyla olduğu kadar bazı komplo teorileriyle de halen sık sık gündeme getiriliyor. Anlaşma ile ilgili en önemli iki komplo "açıklanmayan gizli maddelerinin olduğu" ve "100. yılında yürürlükten kalkacağı" şeklindeydi. Bu iki komplo saygın tarihçiler tarafından reddedilse de zaman zaman gündeme getirildi ve özellikle anlaşmanın 100. yılı olan 2023'te bolca tartışıldı.