Putin'in tarihi Ankara ziyareti
4 Aralık 20041972 yılında, dönemin Sovyet Devlet Başkanı Nikolay Podgornıy Ankara’ya resmi ziyarette bulunmuştu. Ancak, Sovyet başkanlığı sembolik bir görevdi ve gerçekte ülkeyi Komünist Parti şefi Leonid Brejnev yönetiyordu. Bu nedenle, belki de ziyaretin asıl önemli yönü, bizzat ziyaretin kendisi.
Tarih boyunca aynı bölgede liderliğe oynayan iki ülke arasındaki rekabet Sovyetler Birliği’nin 1991 yılından dağılmasından sonra da devam etti. Bunun doğal sonucu olarak Türkiye ile Rusya arasında diyalogsuzluk ve karşılıklı güvensizlik sorunları yaşandı. Birbirini tetikleyen bu duygular siyasi alanda sağlam ilişkiler kurulmasını zorlaştırdı.
Sovyetler sonrası dönem
Oysa, özellikle Sovyetler‘in dağılması ardından iki ülke arasında çok yakın ekonomik ilişkiler kurulabildi. 1980’lerin sonunda sadece birkaç yüz milyon dolar olan ticaret hacmi günümüzde 10 milyar doları aştı. Bunalımlı dönemlerinde Türk ekonomisinin kurtarıcısı olan Rus pazarı Türk müteahhitlere 13 milyar dolarlık projeler sundu. Ekonomik işbirliği, enerji alanında 2. 5 milyar dolarlık ”Mavi Akım” doğal gaz projesi gibi stratejik bir ortaklıkla perçinlendi.
Ancak, özellikle Çeçen - PKK sorunları siyasi alanda duyulan karşılıklı güvensizliği artırdı. İki ülke birbirlerini bu sorunları karşı koz olarak kullanmakla suçladı. İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçen petrol tankerlerine uygulanan kısıtlama, Moskova’da Türkiye’nin Bakü – Ceyhan petrol boru hattını haklı gösterme çabası olarak not edildi. İşte, Putin’in ziyareti bu ve benzeri sorunları çözmese bile çözüm yolunda ilk büyük adımın atılması için fırsat niteliği taşıyor.
Ekonomik ilişkiler
Rusya, Türkiye’nin ”Boğazlar tezi”ni siyasi bulsa da petrolünü taşımak için önerilen alternatif güzergahları değerlendirmeye aldı. Ankara, Moskova’ya önce Transtrakya boru hattını önermişti. Ancak, son dönemde bu güzergahta yapılacak kamulaştırmanın proje bedelini yükselteceği anlaşılınca Samsun – Ceyhan hattı gündeme getirildi. Bunun dışında, dünyanın en büyük doğal gaz üreticisi olan Gazprom’un Türkiye’de altyapı yatırımları yapmak istediği biliniyor. Rusya ayrıca, Türkiye’nin 2012 yılında devreye sokmayı planladığı nükleer santrallerin ihalesine katılmak istiyor.
Türkiye, 1990’lı yıllarda Rusya’dan silah ve askeri malzeme satın almış, ancak siyasi soğukluğa bağlı olarak daha sonra bu işbirliği rafa kaldırılmıştı. Moskova, askeri – teknolojik işbirliği yeniden masaya getirmeye hazırlanıyor. Putin’in görüşmelerinde ağırlık vermesi beklenen bir konu da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin saldırı helikopteri ihalesinde ikinci olan Rus – İsrail ortak yapımı Erdoğan helikopterlerine yeni bir şans tanınması.
Teröre karşı işbirliği
Moskova’dan bakınca ziyaretin asıl önemli yönü ise, uluslararası teröre karşı ortak mücadelenin yeni bir boyuta taşınması. Aslında Rusya, Türkiye’nin Çeçenistan sorunundaki resmi tutumunu olumlu karşılıyor, ancak bazı derneklerin gizlice yardım göndermesi ve çatışmalarda Türk vatandaşlarının yakalanmasından rahatsızlık duyduğunu da gizlemiyor. Ziyaret öncesi, İstanbul’da 9’u Çeçen silahlı 12 kişinin yakalanmasının Rus gazetelerinin birinci sayfasından duyurulması Moskova’nın gündemiyle ilgili ipuçları veriyor.
Ziyaret sonunda ”Dostluğun ve çok boyutlu ortaklığın derinleştirilmesine ilişkin deklarasyon”un imzalanarak ikili ilişkilerin yeni bir kavram olan ”çok boyutlu güçlendirilmiş ortaklık” düzeyine çıkarılması amaçlanıyor.
Putin’in zamanlaması
Putin, Ankara’ya Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden almak istediği tarihe odaklandığı bir dönemde geliyor; bu açıdan bakıldığında ise ziyaretin zamanlaması talihsiz. Diğer yandan, Türkiye – AB ilişkilerinin gerildiği dönemlerde bazı çevrelerin ”alternatif” olarak Rusya ile ilişkilerin güçlendirilmesini gündeme getirdiği biliniyor. 17 Aralık’ta beklenen tarihin çıkmaması durumunda benzer görüşlerin yeniden yüksek sesle dile getirilmesi sürpriz olmayacak. Bu açıdan bakıldığında Putin belki de mükemmel bir zamanlamayla Ankara’ya geliyor.