1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Reform Anlaşması’nın getirdikleri

Ajanslar25 Haziran 2007

Hafta sonunda düzenlenen AB zirvesinden çıkan yeni AB Reform Anlaşması, Avrupa Anayasası sürecinin tamamen başarısızlığa uğramasını önledi. Peki Reform Anlaşması’nın getireceği yenilikler neler?

Reform Anlaşması 2009'da yürürlüğe girecek.
Reform Anlaşması 2009'da yürürlüğe girecek.

Avrupa Birliği’nin yeni Reform Anlaşması 2009 yılında yürürlüğe girecek. Temmuz ayında AB dönem başkanlığını devralacak olan Portekiz, sonbaharda hükümetlerarası konferansı toplayarak, Brüksel’de alınan kararların metne dökülmesini sağlayacak. Hükümetlerarası konferansta, AB devlet ve hükümet başkanlarının Brüksel zirvesinde aldığı karar sorgulanmayacak, sadece teknik detaylar ele alınacak.

Bu ilk konferansın başarı ile sonuçlanması durumunda da yıl sonunda düzenlenecek bir diğer devlet ve hükümet başkanları zirvesinde anlaşma imzalanacak ve diğer anlaşmalarda olduğu gibi bu anlaşma da ulusal parlamentoların onayına sunulacak.

Sürecin 2009 yılı Haziran ayında tamamlanması öngörülüyor. Almanya söz konusu anlaşmayı üçte iki çoğunlukla parlamentodan geçirmek zorunda, bazı üyeler, örneğin İrlanda, referandum planlıyor. Avrupa Anayasası’nın referandum sonucu reddedildiği Hollanda ve Fransa’nın anlaşmayı parlamentodan geçirmesi bekleniyor. Yeni Reform Anlaşması’nın 2009 yılında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce yürürlüğe girmesi ve yeni parlamento ile komisyonun bu temelde çalışması isteniyor.

Veto hakkına kısıtlama

Yeni AB anlaşmasıyla getirilen ikili çoğunluk sistemine göre, üye ülkelerin daha az veto hakkı olacak: bir kararın geçerli olması için üye ülke sayısı dikkate alındığında yüzde 55 ve ülke nüfusları dikkate alındığında yüzde 65 oy çoğunluğu aranıyor. Bu sistem, Polonya'nın ısrarlı itirazı yüzünden, yeni anlaşmanın yürürlüğe gireceği 2009 yerine 2014 yılında uygulanacak, hatta herhangi bir üye ülkenin talebiyle 31 Mart 2017 tarihine dek ertelenebilecek.

İkili çoğunluk sisteminin yanında, özellikle küçük ülkelerin çıkarlarını koruyabilmeleri için 2017 yılına dek AB üyelerinin yüzde 75'inin ya da AB nüfusunun yüzde 75'inin herhangi bir kararı bloke edebilmesine olanak tanınıyor. Bu maddeyle, 2017 yılına dek Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya gibi büyük ülkelerin birleşerek küçük ülkeler aleyhine ya da AB bütçesine net katkı yapan ülkelerin net alıcılar aleyhine karar alabilmesi imkansız hale getiriliyor.


Yeni anlaşma ayrıca ulusal meclislere, AB Komisyonu’nun hazırladığı yasa tasarılarını yeniden incelenmek üzere geri gönderme yetkisi veriyor. Üye ülkelere bazı ortak uygulamalardan, örneğin polisiye ya da adli alandaki sıkı işbirliğinden ayrılma imkanı tanınıyor. Böylece işbirliğini arttırmak isteyen ülkelerin de çalışmalarını devam ettirme fırsatı doğuyor.

AB’ye başkan

Altı aylık dönüşümlü başkanlık sistemini kaldıran yeni anlaşmayla birlikte getirilen daimi ‘AB Başkanı’ iki buçuk yıllık dönemler için atanacak ve AB zirvelerine başkanlık edecek.

Yeni anlaşma, dış politikada tek seslilik de öngörüyor. Dış politikanın AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu yerine ‘AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi’ tarafından yürütülmesi öngörülüyor. ‘AB Dışişleri Bakanı’ sıfatından üye ülkelerin dışişleri bakanlarının üstünde görüleceği gerekçesi ile vazgeçildi. AB Komisyonu da küçültülerek, üye sayısının 2014 yılında 27’den 15’e indirilmesi öngörülüyor. Avrupa Anayasası’nda öngörülen bayrak, marş gibi semboller yeni anlaşmada yer almıyor, ancak şimdiki uygulamanın korunacağı belirtiliyor.

Üyelikten ayrılma, her ülkenin özgür kararına bırakılırken, aday ülkelerin AB’nin değerlerine saygı göstermesi ve bunları desteklemesi talep ediliyor. Fransa ve Hollanda’nın ısrarı ile anlaşmaya giren bu maddedeki “Avrupa’nın değerleri”nin neler olacağı ise tartışma konusu.

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik