1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Rheinpfalz: Libya'da Türk dış politikası plansız

6 Ocak 2020

Alman basınında Türkiye'nin Libya'ya asker gönderme kararı ile İranlı komutan Süleymani'nin ABD tarafından öldürülmesi sonrasında Washington ile Tahran arasında tırmanan gerilimin olası sonuçları öne çıkıyor.

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti lideri Serrac ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti lideri Serrac ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanFotoğraf: picture-alliance/AP Photo/Turkish Presidency

06.01.2020 - Alman basınından özetler

This browser does not support the audio element.

Ludwigshafen'da yayımlanan Rheinpfalz'daki yorumda Türkiye'nin Libya'ya asker gönderme kararı eleştiriliyor.

"Türkiye, Libya'ya birliklerini gönderme kararı ile büyük bir risk alıyor. Libya'da Türk askerleri, isyancı General Hafter'in yanında çarpışan Rus paralı askerleri ile karşı karşıya gelebilir. Ancak Türkiye'nin doğrudan yanı başında yaşanan Suriye savaşında Rusya'nın iyi niyetine ihtiyacı var... Toplamda Türk dış politikası Libya meselesinde plansız olduğunu gösteriyor. Güç gösterisi ise bir konsept sayılmıyor."

İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin Irak'ın başkenti Bağdat'ta ABD tarafından öldürülmesi sonrasında Washington ile Tahran arasındaki gerilim tırmanıyor. Neue Osnabrücker Zeitung'daki yorumda gerilimin tırmanmasının tehlikelerine dikkat çekiliyor.

"İran ile yaşanan gerilimde ABD Başkanı'nın zafer pozları vermesi için bir neden bulunmuyor. Trump'ın 52 hedefe daha saldırı tehdidi İran'ı misilleme yapmaktan vazgeçirmeyecek. Irak parlamentosunun ABD birliklerinin ülkeden çekilmesini istemesi ise felaket. Bu sadece IŞİD terör milislerine yönelik mücadelenin geçici olarak sonu anlamına gelmiyor. Bu ABD'nin Irak'ta her türlü etkisini kaybetmesine yol açabilir. Buna karşılık, İran ve müttefiki Şii milisler ülkedeki saygınlıklarını artırabilir. Trump'ın siyaseti gerilimi azaltmak yerine artırıyor. Bu da, İran'da sertlik yanlısı olanlara cesaret verdiği ve ülkeyi tehlikeli, terör ihraç eden dışlanmış bir konuma getirdiği için üzücü."

Frankfurter Allgemeine Zeitung'daki yorumda da aynı konu işleniyor.

"İran'ın 'topyekün misilleme' yapacağını duyurması, Amerikan askeri üstünlüğü ile doğrudan karşı karşıya kalmasına yol açacak.  Bu durumda Washington'ın askeri olarak karşılık vermek ve gerilimi tırmandırmayı göze almaktan başka bir seçeneği kalmayacak. Amerika bölgede askeri varlığını sürdürmek istiyorsa, özellikle de Suriye'deki birliklerini azaltmasının ardından, geriye tek seçenek olarak Irak Kürdistan'ı kalıyor. Amerikan askerlerinin Irak Kürdistan'ına konuşlandırılması için gereken ön koşul ise özerk bölgenin bağımsız bir devlet olması olurdu, ama bu da yeni çatışmalara yol açabilirdi. Gerilimin tırmanmasının Batı'yı rahatsız edecek başka sonuçları da var. İran'da Şubat ayında parlamento seçimleri yapılacak. Muhafazakarların büyük bir zafer kazanacağı şimdiden tahmin edilebilir."

Hannoversche Allgemeine Zeitung'daki yorumda ise İranlı komutan Süleymani'nin öldürülmesi sonrasında Irak parlamentosunun ABD birliklerinin ülkeyi terk etmesini öngören bir önergeyi kabul etmesi ele alınıyor.

"Pazar günü Irak parlamentosu ABD birliklerinin ülkeden tamamen çekilmesini onayladı. Böylelikle beklenmedik bir yan hasar oluştu: Trump İranlı komutana askeri bir darbe indirirken, siyasi açıdan Irak'ı kaybetti. Trump, savaş sonrasında Bağdat ile Washington arasında filizlenen ve teorik olarak bölgede istikrarı sağlayabilecek olan narin çiçeği ezmiş oldu."

DW/JD,TY

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik