1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Basın özgürlüğüTürkiye

RSF: Türkiye'de adli kontrol hızla yaygınlaşıyor

12 Aralık 2024

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), 2024 basın özgürlüğü bilançosunda Türkiye'de adli kontrol ve online sansürün gazetecilere dönük baskı araçları olarak yaygınlaştığına dikkat çekiyor.

Gazetecilerin protesto amacıyla mikrofonlarını yere bıraktıkları Ankara'daki bir eylem.
Gazetecilerin protesto amacıyla mikrofonlarını yere bıraktıkları Ankara'daki bir eylem.Fotoğraf: Tunahan Turhan/ZUMA Wire/IMAGO

Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (RSF) 2024 yılına ilişkin basın özgürlüğü bilançosuna göre, dünya genelinde tutuklu gazeteci sayısı 550'ye ulaşırken Türkiye'de adli kontrol ve online sansür mekanizmaları antidemokratik bir pratik olarak hızla yaygınlaşıyor.

Paris merkezli uluslararası kuruluş, geçen yıl dünyada 521, Türkiye'de ise 7 gazetecinin tutuklu olduğunu rapor etmişti. Bu yıl Türkiye'de gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklanan gazeteci sayısı ise 11 olarak açıklandı.

RSF'ye göre 2022 sonunda 30 gazetecinin tutuklu bulunduğu Türkiye'de, yolu cezaevinden geçen gazetecilerin sayısı, son iki yıldır kayda değer bir düşüş gösterse de bu durum demokratik anlamda bir iyileşmeye işaret etmiyor.

"Habercilerin zihinlerini teslim almaya dönük"

RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, bilançoyla ilgili yaptığı değerlendirmede, "Düşüş gösteren tutuklu gazeteci sayısı, Türkiye'de adli kontrolün hızla yaygınlaşması gibi habercilerin hareket özgürlüğü ve zihinlerini teslim almaya dönük antidemokratik başka bir pratiğin varlığını gizlememelidir" uyarısında bulundu. 

Önderoğlu, "Nitekim susturma girişimlerinin ve haberlerin etkisiz kılınmasının yolu olarak belki de tutuklamanın yerine geçecek tarzda, neredeyse sistematik endişe verici bir online sansür pratiğini gözlemliyoruz" diye de ekledi.  

Türkiye'de "kişilik hakkı ihlali" gerekçesiyle binlerce haber ve sosyal medya içeriğinin erişime engellenmesi ve yayından çıkartılmasına yol açan 5651 sayılı yasanın 9'uncu maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla 10 Ekim itibariyle yürürlükten kaldırıldı.

RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamaları eleştirdi. Fotoğraf: Getty Images/AFP/O. Kose

Bir yılda 54 gazeteci öldürüldü

Sınır Tanımayan Gazeteciler, 1995 yılından bu yana, yayınlandığı yılın 1 Ocak ve 1 Aralık tarihleri arasında derlenen kesin verilerden hareketle, gazetecilere yönelik ihlallere ilişkin yıllık bir rapor hazırlıyor.

2024 basın özgürlüğü bilançosu, dünyada artan çatışma ortamının gazetecilere yönelik hak ihlallerini de artırdığını ortaya koydu. Kuruluş, gazetecilerin ve gazeteciliğin korunması için acilen harekete geçilmesi çağrısında bulundu.

RSF'ye göre 2024'te 54 gazeteci kamuoyunu bilgilendirme çabası içerisindeyken öldürüldü. Bu gazetecilerden 31'inin çatışma bölgelerinde yaşamını yitirdiği raporlandı.

En tehlikeli bölge Gazze

Habercilere yönelik saldırılardaki artışın endişe verici olduğunu vurgulayan RSF, Gazze'nin 2024 yılında dünyanın en tehlikeli bölgesi ve son beş yılda görev başında öldürülen gazeteci sayısının en yüksek olduğu bölge haline geldiğine dikkat çekti.  

RSF'nin raporuna göre, 2024 yılında görev başında öldürülen gazetecilerin üçte biri Gazze Şeridi'nde İsrail ordusunca öldürüldü.

Kuruluş, Ekim 2023'ten bu yana İsrail tarafından 145'ten fazla gazetecinin öldürüldüğünü; bunların en az 35'inin görev başında hedef alındığını raporladı. Hedef göstermeyi kınamak için gazetecilerin ölümlerini araştırmaya devam ettiklerini vurgulayan RSF, İsrail'in gazetecilere karşı işlediği savaş suçları için Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (ICC) dört şikayette bulunduğunu bildirdi.

Beş yılın zirvesinde

Rapora göre dünya genelinde, Ortadoğu, Irak, Sudan, Myanmar ve Ukrayna gibi çatışma bölgelerinde haber yaparken öldürülen gazetecilerin sayısı da son beş yılın en yüksek seviyesine ulaştı. 

Yedi gazetecinin öldürüldüğü Pakistan'da ve eylemleri izlerken beş habercinin yaşamını yitirdiği Bangladeş'teki durum nedeniyle Asya kıtası, 2024 yılında en fazla medya çalışanının öldürüldüğü ikinci bölge haline geldi. 

Rusya ve İsrail'de tutuklamalar arttı

Aynı dönemde dünya hapishanelerinde tutulan gazetecilerin sayısının da geçen yıla göre yüzde 7 arttığı belirtilen RSF raporunda, "Genellikle hükümetler veya silahlı gruplarca tam bir cezasızlıkla girişilen bu şiddet, acil bir müdahaleyi zorunlu kılıyor" denildi. 

Rapora göre tutuklu gazetecilerin sayısındaki artış özellikle Rusya (+8) ve İsrail'deki (+17) yeni tutuklamalardan kaynaklandı. Gazetecilere biçilen toplam ceza ise 250 yıl hapsi buldu. 

Türkiye'deki basın özgürlüğü ihlalleri Almanya'da da protesto ediliyor. (Arşiv)Fotoğraf: Christian Charisius/dpa/picture alliance

En büyük hapishane Çin

Dünyanın en büyük dört hapishanesi Çin (11'i Hong Kong'da olmak üzere toplam 124), Myanmar (61), İsrail (41) ve Belarus (40)  olarak sıralandı. RSF'ye göre bu dört ülkedeki cezaevleri, dünyada tutuklu bulunan her iki gazeteciden en az birini barındırıyor. 

İsrail'in Gazze saldırısından bu yana gazeteci tutuklamalarının en fazla yaşandığı ülke olduğu belirtilen RSF raporunda, bir baskı aracı olarak tutuklamaya, özellikle Rusya'nın Ukrayna'daki, İsrail'in ise Gazze'deki saldırısında gözlemlendiğine işaret edildi. Rusya'nın, hapishanelerini bağımsız Rus (38) ve Ukraynalı sesleri (19) bastırmak için kullandığı ifade edildi. 

RSF, 2024 Bilançosu'nda 95 kayıp habercinin tespit edildiğini, rehin tutulan 55 gazetecinin yüzde 70'inin de Suriye'de tutulduğunu duyurdu. 

"Habercileri korumak gerçeği korumaktır"

Raporu değerlendiren RSF Genel Direktörü Thibaut Bruttin, söz konusu vahim gidişatın önüne geçilmesi için, mücadele kadar yurttaş duyarlılığının da zorunlu olduğunu belirtti. 

"Gazeteciler ölmüyor, öldürülüyorlar; hapiste değiller, rejimler onları içeri atıyor; kaybolmadılar, kaçırıldılar" diyen Bruttin, genellikle hükümetler ya da silahlı gruplarca düzenlenen bu suçların, uluslararası hukuku hiçe saymakla birlikte çoğu zaman cezasız da kaldığını vurguladı.

Bruttin, "Olayların gidişatını değiştirmeli ve vatandaşlar olarak kendimize, gazetecilerin bizim için, bizi bilgilendirmek için öldüğünü hatırlatmalıyız. Saymaya, adını koymaya ve kınamaya, soruşturmaya ve adaletin yerini bulmasını sağlamaya devam etmeliyiz. Kadercilik üstün gelemez. Bizi bilgilendirenleri korumak, gerçeği korumaktır" diye ekledi. 

DW Türkçe'ye enfgelsiz nasıl erişebilirim?