1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

RTÜK üyesi: Çok kanallı tek sesli ülkeye dönüşüyoruz

27 Aralık 2018

RTÜK’ün Fox ve Halk Tv’ye verdiği program durdurma cezalarına RTÜK içinden de tepki geliyor. RTÜK’ün CHP’li üyesi İlhan Taşçı’ya göre RTÜK, siyasi otoritenin etkisi altında hareket ediyor.

Fox TV Fatih Portakal, türkischer Journalist
Fotoğraf: twitter.com/FOXhaber

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi İlhan Taşçı RTÜK’ün son cezalarıyla ilgili DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

DW Türkçe: Fox Tv ve Halk Tv'ye verilen cezalar ne anlama geliyor?

İlhan Taşçı: RTÜK, Fatih Portakal’ın sunduğu Fox Ana Haber Bülteni’ne 3, Halk Tv’de Uğur Dündar’ın sunduğu Halk Arenası programına 8 kez program durdurma cezası verdi. Halk Arenası için bu cezalar Mart’a kadar yayın yapamayacakları anlamına geliyor. 31 Mart’ta yerel seçim var. RTÜK, bu televizyonların “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme suçunu işlediniz” dedi.  Durdurulan yayınlar yerine ise RTÜK tarafından ikame program gönderilecek ve o yayın saatinde bunlar gösterilecek. Düşününüz ki, Türkiye’de bir ana haber bülteni yerine, bülten saatinde “belgesel” yayınlanacak.

Bunlar ağır yaptırımlar. Oysa AİHM’in pek çok kararında, basın özgürlüğü konusunda “ifadeler rahatsız edici, şok edici ve abartılı olabilir; hatta saldırgan ifadeler kullanılabilir; yeter ki beyan ya da yayın; şiddeti, silahlı ayaklanmayı ve isyanı teşvik etmesin” ilkesi benimsemiştir. Aynı doğrultuda Anayasa Mahkemesi kararları da var.

İlhan TaşçıFotoğraf: Privat

Fox Tv ve Halk Tv, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunu nasıl işlediler?

Sanatçı Metin Akpınar Halk TV’de faşizmden bahsetti. Sunucu Fatih Portakal, serbest protesto hakkından bahsetti. Metin Akpınar gibi bu ülkenin yetiştirdiği bir değerin demokrasinin kıymetine ilişkin konuşmaları cezalandırılmıyor aslında, bu ceza yoluyla herkese "konuşmayın, eleştirmeyin” mesajı veriliyor. "Konuşursanız, eleştirirseniz başınıza bunlar gelir” deniyor. Bu durum belli yayıncılara ceza verilmesinden daha ağır. Çünkü bu gelişmeler ve kararlardan sonra otosansür kendiliğinden devreye girecek. RTÜK şu anda yaklaşık 1700 radyo ve televizyonu denetliyor. Ancak bu sizi şaşırtmasın bu kadar çok kanal olması Türkiye’nin çok sesli olduğu anlamına maalesef gelmiyor. Çok kanallı tek sesli bir ülkeye dönüşüyor Türkiye.

Bu cezalar diğer yayıncıları da etkileyecek nitelikte mi?

Bu kanallar aynı ihlâlin tekrarında (halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunu ikinci kez işlemelerinde), bu sefer 10 günlük yayın durdurma cezası alacaklar. Yani kanalın yayını 10 gün kesilecek. Bir daha tekrar ettiğinde ise yayın lisansı tamamen iptal edilecek. Ekranı tamamen karartılacak. Dolayısıyla aslında Türkiye’deki televizyonculuk, yayıncılık bu gelişmelerden sonra lisans iptaline giden yola girmiş oldu.

Gazeteciler düşünmeyecek, eleştirmeyecek, sorgulamayacak, konuşmayacak ve yorum yapmayacaksa kamu çıkarı adına neyi yerine getirecekler. Hitler'in propaganda bakanı Goebbels, “Gazeteciler bir piyanonun tuşları gibi olmalıdır, biz hangi tuşa basarsak o sesi çıkarmalıdır” diyordu. Siyasi iktidar gazetecilerden bunu bekleyebilir, ancak RTÜK’ün gazetecilerin piyanonun birer tuşu haline getirmeye çalışılmasına karşı çıkıp, iktidarın tuşu olmayı reddeden gazetecileri ve yayıncıları koruması gerekir.

Müjdat Gezen: Bunların korkusu dağları aşmış

06:52

This browser does not support the video element.

Cezaların 31 Mart yerel seçimi öncesine denk gelmesi ne anlama geliyor?

 Her iki kanalın da yayın çizgisi ortada. Muhalif kesimler tarafından izlenen, iktidar partisinin yöneticilerine belli çerçevelerde eleştirilerin yapılabildiği ekranlar bunlar. Halk Arenası programına verilen ceza, onların iki ay boyunca yayın yapamayacağı anlamına geliyor. Zaten 5 program durdurma RTÜK'ün program durdurmaya ilişkin tavan cezası. Seçimler için geri sayımın başladığı günlerde yayınlar kesilmiş olacak. Seçime üç ay kalmışken, diğer yayıncılara da “kendinize çeki düzen verin” denmek isteniyor. Bu durumda adil, özgür, eşit seçimden bahsetmenin imkanı kalmadı.

 RTÜK'ün şeffaf ve bağımsız çalıştığını söyleyebilir misiniz? 

"Evet” demeyi çok isterdim. Ancak son cezalar da gösterdi ki, siyasi otoritenin ciddi etkisi altında. Oysa RTÜK siyasilerin medyaya ayar verme sopası değildir, olmamalıdır. Bu hale de getirilmemeliydi. Dünyadaki benzer yapılar gibi RTÜK’ün de hem denetleyici, hem düzenleyici niteliği var. Ama ısrarla düzenleyici olmalı.

RTÜK Başkanı istediği anda, istediği konuyu gündeme alıyor. Yasa böyle. Düşününüz ki, bu ülkenin kurucusu Atatürk’e “zurnanın son deliği” denilen televizyon yayınları için rapor düzenlenmiyor, kurul gündemine getirilmiyor. Canlı yayında bir milletvekiline “pezevenk” denilmesine karşın harekete geçmiyor RTÜK. Gerçeklerden kaçmanın demokrasiye hiç faydası yok, hem de hiç. RTÜK bunu görmeli.

Hilal Köylü / Ankara

© Deutsche Welle Türkçe

Gazeteci İlhan Taşçı, Ekim 2017’den beri RTÜK’te üyelik görevini yürütüyor. Taşçı, bu göre CHP kontenjanından atandı. İhan Taşcı; İsmailağa cemaati ve Gülen yapılanmasına yönelik soruşturmaların siyasi baskılarla durdurulmasını konu ettiği “Cemaate dokunulamadı” haberleriyle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden 2009'da haber ödülü aldı. Taşçı’nın birçok başka haberi de Çağdaş Gazeteciler Derneği’nce ödüle layık görüldü.

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik