Rus ekonomisinin kurtarıcıları: Çin, Hindistan ve Türkiye
27 Şubat 2025
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin başlamasının üzerinden üç yıl geçti. O zamandan beri Moskova için dünyayla olan ticari ilişkileri köklü bir değişime uğradı. Ekonomik Kompleksite Gözlemevi'ne (OEC) göre, 2021'de Rusya ihracatının neredeyse yarısı, Belarus ve Ukrayna dahil, Avrupa ülkelerine yapıldı. Bu ihracatın büyük kısmı, başta ham petrol ve gaz olmak üzere enerji ürünleriydi.
2023'ün sonunda, yani Ukrayna savaşının başlamasından iki yıldan kısa bir süre sonra ise tablo tamamen değişti. OEC'nin yakın zamanda yayınlanan rakamları, Çin ve Hindistan'ın, Rusya'nın en önemli ihracat pazarları haline geldiğini gösteriyor. Moskova'nın toplam ihracatının neredeyse yarısı artık bu iki ülkeye yapılıyor.
Buna göre, Hindistan'ın payı yaklaşık yüzde 33 olurken Çin'e yapılan ihracat yüzde 17'leri buldu. 2021'deki Ukrayna'ya saldırısından önce, Rusya'nın ihracatının yaklaşık yüzde 15'i Çin'e, yüzde 2'sinden daha azı ise Hindistan'a yapılıyordu.
Verilere göre, 2023'te Avrupa ülkelerinden gelen ürünler Rusya ithalatının sadece yüzde 15'ini oluşturdu. Oysa iki yıl önce bu oran neredeyse yüzde 50'ydi.
OEC henüz 2024 için verilerini açıklamadı. Ancak Bruegel düşünce kuruluşunun Rus Dış Ticaret Takipçisi gibi diğer kaynaklardan elde edilen rakamlar, 2023'e kıyasla koşulların pek değişmediğini gösteriyor.
Türkiye de yeni gözdeler arasında
Mevcut ticaret verileri, yalnızca resmî istatistiklere dayanıyor. Bu, Rusya'nın "gölge gemilerinin" sevk ettiği kayıt dışı petrolün buna dahil olmadığı anlamına geliyor. Gölge gemilerin petrol ihracatı dahil edilebilseydi, muhtemelen Hindistan ve Çin'in Rusya'dan yaptığı ithalat oranı çok daha yüksek olurdu.
Kiev Ekonomi Okulu (Kyiv School of Economics) tarafından açıklanan verilerine göre, Rus ham petrol ihracatının en az yüzde 70'i deniz yoluyla, çoğunlukla eski ve sigortasız gölge gemilerle yapılıyor. Bunun yüzde 95'ine yakını Hindistan, Çin ve Türkiye'ye gidiyor.
Rusya'nın 2022'den bu yana yeni ticaret yönelimi iki faktöre dayanıyor: Avrupa Birliği'nin (AB) artık Rusya'dan doğal gaz ve petrol almıyor. Buna karşılık Çin ve Hindistan, Rusya'dan giderek daha fazla hammadde ithal ediyor.
AB, Rus ham petrolü ithalatı yüzde 90 azaldı. AB, gaz konusunda da frene basıyor: 2021'de toplam ihtiyacın yüzde 40'ı Rusya'dan karşılanırken bu değer üç yıl sonra sadece yüzde 15'ti.
Bruegel düşünce kuruluşunun Rus Ticaret Takipçisi'ni denetleyen Zsolt Darvas, DW'ye verdiği demeçte "Ticaret, Batı'dan bu ülkelere yönlendirildi" diyor ve ekliyor:
" Başta Çin olmak üzere, Türkiye ve Kazakistan gibi Rusya'ya yaptırım uygulamayan bazı ülkeler, Moskova ile ticaretlerini önemli ölçüde artırdı."
OEC rakamlarına göre, Rusya'nın Türkiye'ye ihracatı yüzde 4,2'den (2021) yüzde 7,9'a (2023) yükselirken Kremlin yanlısı ülkeler olan Kazakistan ve Macaristan'a yapılan ihracatta, 2021'den bu yana az ama istikrarlı bir artış kaydedildi.
"Rusya artık Çin'in vasalı"
Bu dönemde Rusya için hem ticarî hem de jeopolitik olarak en önemli değişiklik, Çin ile ilişkilerindeki yoğunluk oldu. Washington'daki Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü'nde ekonomist olan Elina Ribakova, DW'ye yaptığı açıklamada, "Rusya artık Çin'in vasalı" diyor.
(Daha güçlü bir devletin koruması altına girme durumunu anlatan bir siyaset terimi olan "vasal" tabirinin kökeni, Ortaçağ'a uzanıyor. Avrupa feodal sisteminde, derebeyine hizmet karşılığında kendisine toprak ve köylü (yurtluk) tahsis edilen kişiye "vasal" deniyordu.)
Ribakova, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Çin'in, Rus dış ticareti için önemi o kadar dengesiz hale geldi ki, Pekin yönetimi, Moskova üzerinde muazzam bir nüfuz uyguluyor. Çin, Rusya için açık ara en büyük ticaret ortağı konumunda."
Bruegel düşünce kuruluşundan Zsolt Darvas ise Moskova'nın,Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlar nedeniyle yüksek teknolojili mallar ve imalat ürünleri için giderek daha fazla Çin'e bağımlı hale geldiğine inanıyor:
"Rusya büyük bir ülke, ancak kendi kendine yetecek kapasitesi yok. Bu nedenle bu ürünleri başka bir yerden temin etmesi gerekiyor. Bu ülke de genelde Çin oluyor."
Ribakova, Çin'in aynı zamanda Moskova'ya, Batı mallarının teslimatını kolaylaştırmaya da yardımcı olduğunu varsayıyor. Hem sivil hem de askerî amaçlarla kullanılabilen "çift kullanımlı" malların özellikle yaygın olduğunu düşünüyor.
Çin'in Rusya'ya ihracatı da arttı. OEC verilerine göre, Çin 2023'te Rusya'ya ithal edilen tüm malların yarısından fazlasını sağladı. Bu, 2021'deki rakamın iki katı. Türkiye, Kazakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de 2021'e kıyasla Rusya'ya daha fazla ihracat yapıyor. Hindistan'ın Rusya'ya ihracatının payı ise sabit kaldı.
Rusya'nın AB'den yaptığı ithalatın yerini, büyük ölçüde Çin malları alıyor. 2023'te Çin, yaklaşık 105 milyar euro değerinde mal ihraç etti. Bunun yaklaşık yüzde 40'ını, makine ve parça bileşenleri oluşturdu. Otomobil, kamyon, traktör ve otomobil parçaları gibi ulaşım sektörü yaklaşık yüzde 20'yi oluşturdu. Buna metaller, plastikler, kauçuk, kimyasal ürünler ve tekstil ürünleri de ekleniyor.
Çok kutuplu yeni dünya düzeni
Rusya'nın dış ticareti değişmiş ve yeni koşullara uyum sağlamış olsa da uzmanlar, bunun Rusya'yı daha iyi bir duruma getirmediğine inanıyor.
Zsolt Darvas'a göre, Rusya "hayatta kalabilir", ancak artık "eskisi gibi aynı kalitede ürünler" alamıyor. Bunun da ekonomi üzerinde olumsuz etkisi oluyor.
Elina Ribakova, Moskova yönetiminin, Rusya için işlerin ekonomik olarak kötü gitmediğine inandığını söylüyor:
"Değişen ticaret ortakları, Rusya'nın hedeflediği çok kutuplu bir dünya düzenine geçişi de yansıtıyor. Putin için bu uygun bir yol. Çünkü Çin ve diğer ülkelerle ittifak halinde olduğu, çok kutuplu dünyayı istiyor."
Ancak Ribakova, bağımlılığın Rusya'yı savunmasız hale getirdiği konusunda uyarıyor:
"Çin, Rusya için ticarete açılan en önemli kapı. Rusya ise Çin için bir tür suç ortağı, ancak vazgeçilmez değil."