1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Rus hava sahası yasağından Çin nasıl fayda sağlıyor?

Arthur Sullivan
1 Eylül 2024

Rusya'nın Ukrayna yaptırımlarına yanıt olarak Avrupalı havayolu şirketlerine Rus hava sahasını kullanmasını yasaklaması, Çinli havayolu şirketlerinin pazar payını artırdı.

Bir China Eastern uçağı
Çinli havayolu şirketleri, pandemi kısıtlamalarının indirdiği darbenin ardından yeniden küresel yayılmacı stratejine dönmüş durumdaFotoğraf: Markus Mainka/CHROMORANGE/imago images

Batılı ülkeler, Ukrayna'yı işgal eden Rusya'ya yaptırımlar uygulayacağını ilan ettiğinde, Kremlin de buna Avrupa ve Kuzey Amerika merkezli tüm havayolu şirketlerinin Rusya üzerinden uçmasını yasaklayarak karşılık verdi.

Bu yasağın karşısında zorluklar yaşayan havayolu şirketlerinden önce Virgin Atlantic Londra-Şanghay uçuşlarını iptal ederken, kısa süre önce de British Airways, Londra-Pekin uçuşlarını askıya aldıklarını açıkladı.

Havayolu taşımacılığı alanında çalışan kaynakların aktardığına göre, bunun arkasında yatan sebeplerden biri, Rus hava sahası yasağı ve bunun havayollarına getirdiği ekstra maliyet oldu.

Ancak Moskova'nın getirdiği yasak, Çin merkezli havayolu şirketleri için geçerli olmadı. Bunun bir sonucu olarak, küresel düzeyde yayılma hedefi gütmekte olan Çinli şirketler, Batılı rakiplerinin pazar payının önemli bir kısmını ellerinden almayı başardı.

Ancak Çin'de ekonomik büyümenin pandemi sonrasında yavaşladığı düşünüldüğünde, havayolu taşımacılığında umulan düzelmeye istenen seviyede erişilemedi. Öte yandan Çin ile ABD arasında yaşanan jeopolitik gerginlikler de bazı havayollarının hedeflerini dizginlemek zorunda kalmasını beraberinde getirdi.

Batılı şirketlerin sahip olmadığı Rus hava sahasını kullanabilme hakkı ve ucuz maliyetler, Çin merkezli havayolu şirketlerine büyük bir avantaj sağlıyorFotoğraf: Zhao Zishuo/Xinhua/IMAGO

Rusya'yı teğet geçmenin bedeli

Havacılık alanında veriler toplayan şirket OAG'nin şef analisti John Grant, Rus hava sahası yasağının havayolu şirketleri için büyük bir sorun olduğunu ifade ediyor. Normal şartlarda Pekin'e İngiltere'den 24 saatte gidilip dönülebildiğini aktaran Grant, "Pekin ve Şanghay'a uçuşlar, bir uçağın etkin bir biçimde değerlendirilmesine imkan tanıyordu. Ancak hava sahası yasağı, bu süreye beş buçuk saat eklenmesini gerektirdi. Bu da bizim için büyük bir sorun" diyor.

Havada geçirilmesi gereken bu ekstra sürenin havayolu şirketleri için ekstra yakıt ve maaş maliyeti anlamına geldiğini söyleyen Grant, trafiğin yoğun olduğu havalimanları için de daha bedel ödenmesi gerektiğini vurguluyor.

Qantas bilmecesi

Avustralya merkezli havayolu şirketi Qantas'ın, Rus hava sahası yasağı kendilerini etkilememesine rağmen, Temmuz ayında Sidney-Şanghay hattındaki uçuşlara son verdiklerini duyurması pek çok kişide soru işaretleri yarattı.

ABD'nin Indiana eyaletindeki Purdue Üniversitesi'nde havacılık ve ulaştırma teknolojileri alanında çalışmalar yürüten Yi Gao, Qantas'ın Çin ana karasına uçuşlarının zaten her zaman "sınırlı" olageldiğine dikkat çekiyor. Gao, Batılı havayolu şirketlerinin Çin'e uçuşlarında son dönemde yaşanan kesintilerin "yaygın" olduğuna kanaat getirmenin yanlış bir yaklaşım olacağı görüşünde.

Bunun karşısında Gao, Çinli şirketlerin Batılı şirketlerle giderek daha fazla rekabet edebilir hale geldiğine ve bunun Batılı şirketlerin kararları üzerinde etkili olduğuna dikkat çekiyor. DW'ye yaptığı değerlendirmede, Gao, "Çinli havayolu şirketlerinin getirdiği rekabet, hayati bir rol oynuyor. Maliyet avantajından faydalanan Çinli havayolu şirketleri, Çin kentlerinden ve Çin kentlerine uçuşlarda çekici fiyatlar sunabiliyor" diyor.

Avustralya merkezli havayolu şirketi Qantas'ın, Rus hava sahasında uçabilmesine rağmen Çin'e uçuşlarını durdurması, Çinli şirketlerin büyümesi hakkında çok şey söylüyorFotoğraf: PETER PARKS/AFP/Getty Images

Singapur'da yaşayan havacılık analisti Brendan Sobie de aynı şekilde, Qantas'ın verdiği kararın ardında, artan rekabetin yattığını söylüyor. DW'ye konuşan Sobie, "Qantas, Çinli havayolu şirketleriyle rekabet etmekte zorlanıyor" diyor. Pandemi öncesindeki şartlara dönülen bu süreçte seyahat talebinin de artışa geçtiğine dikkat çeken Sobie, Çinli şirketlerin bunu avantaja çevirdiğini ifade ediyor:

"Çinli havayolu şirketleri, pandemi öncesindeki birkaç yılda, uluslararası pazarlara stratejik bir yayılma hedefliyordu. Pandemi sonrasında, aynı şeyin geri döndüğünü görüyoruz. Birçok insan sorumluluğu Rus hava sahası meselesine yıkmak istiyor ve bu yabancı havayolu şirketleri için kesinlikle belirleyici bir faktör. Ancak Çinli şirketlerin yükselişe geçişinin ben Rus hava yasağı olmaksızın da gerçekleşeceğini düşünüyorum."

Pandemi Çin havacılığını vurmuştu

Çinli havayolu şirketleri, İstanbul, Londra, Budapeşte, Madrid ve Milano gibi Avrupa kentlerine uçuşlarının hacmini 2019'dan bu yana artırmış bulunuyor. Sobie, Kuzey Amerika ve Hindistan pazarları haricinde, Çinli şirketlerin uluslararası kapasitesinin, pandemi öncesi döneme geri döndüğüne dikkat çekiyor.

Pandemi, Çin'in havacılık alanındaki hedeflerine büyük bir darbe indirmişti. Virüs dünyayı ele geçirmeden aylar önce, Pekin Daxing Uluslararası Havalimanı, büyük bir coşku ile açılmıştı. Öte yandan yurt dışı seyahate çıkan Çinliler, dünyada uluslararası turizm ve havayollarına para harcayanlar listesinde yıllar boyunca ilk sırada yer almıştı. Ancak hükümetin getirdiği sert pandemi kısıtlamaları, Çinlilerin seyahat etme şanslarını 2023 yılına kadar ciddi biçimde sekteye uğratmıştı.

John Grant, "Çin'in hedefi, önce Pekin Daxing'de, onu takiben Şanghay'da birer 'hub' yaratmaktı. Buralarda, yurt içi uçuşların yurt dışı uçuşlarla, hatta yurt dışı uçuşların diğer yurt dışı uçuşlarla bağlanması planlanıyordu. Ancak pandemi bu hedefleri yerle bir etti" diyor.

Yine de Çin merkezli havayolu şirketlerinin uluslararası uçuş kapasitesi ve fiyatlarının Çinli tüketiciler nezdindeki çekiciliği, Batı merkezli havayolları üzerindeki baskıyla birleştiğinde, Çin'in hava ulaşımı alanında pazar payını artırmasını sağladı.

Çinlilerin yurt dışı seyahatleri, 2024 yılında artmış olsa da, hâlâ pandemi öncesi şartlara ulaşılabilmiş değilFotoğraf: Tyrone Siu/REUTERS

ABD-Çin: Uçaklar hâlâ hangarda

Çinli şirketlerin Avrupa'ya giderek daha fazla açıldığı gözlemlenirken, aynısını Kuzey Amerika pazarı için söylemek mümkün değil. Bunun iki ana nedeni, Çinli şirketlerin bu pazarda rekabet etme gücünün zayıflığı ve ABD-Çin arasında yaşanan jeopolitik gerginlik.

Pekin, pandemiyle birlikte sınır kontrollerini sertleştirince, ABD ile Çin arasındaki seyahat imkanları yok oldu. Çin, iki ülke arasındaki uçuşları yeniden hayata geçirme yönünde hevesli olsa da, bugün iki ülke arasında mevcut olan uçuş sayısı, 2019'daki sayının yüzde 15'i oranında.

Öte yandan Washington, uçuşları artırmaya pek sıcak yanaşmıyor. ABD'nin, jeopolitik rekabetin yoğunlaştığı ortamda, bu adımın, Çinli havayolu şirketlerine, Amerikalı şirketlere göre daha fazla avantaj sağlayacağından çekindiği ifade ediliyor. Grant, "United, Delta ve American gibi ABD merkezli havayollarının, Çin'e mevcut durumdakinden daha fazla uçmakta hiçbir çıkarları yok. Aynen Avrupalı şirketlerin hiçbir çıkarı olmadığı gibi" değerlendirmesini yapıyor.

Havacılık uzmanları, pandemi sonrası seyahat alışkanlıkları ve jeopolitik konuların, Batı merkezli havayolu şirketleri ve Çin arasındaki ilişkiyi belirlemeyi sürdüreceği konusunda hemfikirken, Çin pazarı, büyük oyuncular için önemli olmayı sürdürüyor. Grant, Lufthansa, Air France ve British Airways'in, uzun vadede Pekin'e uçuşları sürdürmek isteyeceği görüşünde:

"Zamanla hepsi Çin pazarına dönmek isteyecek. Çin, herkesin tahmin ettiği kadar büyümemiş olsa da, hâlâ büyük bir pazar."

 

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?