1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ruslar nükleer bir İran istemiyor

Peter Philipp18 Ekim 2007

İran’ın izlediği dış politika Moskova yönetimi tarafından da yakından izleniyor. DW editörü Peter Philipp, Rusya lideri Vladimir Putin’in bölgede yeni bir nükleer gücün gelişmesine sıcak bakmadığını vurguluyor.

Peter Philipp
Peter PhilippFotoğraf: DW

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hakkını teslim etmek gerekiyor: Ülkesinin çıkarlarını koruma konusunda çok mâhir; hatta bunu en önemli görevi olarak addediyor. Putin’in İran ziyareti de bu anlayışın bir parçasıydı. 60 yıl sonra bir Rus liderin İran’a yaptığı ilk ziyaret, aslında Hazar Denizi’ne kıyısı olan ülkelerin devlet başkanlarını biraraya getiren bir zirve münasebetiyle gerçekleşti. Ancak tüm dikkatler doğal olarak Putin’e çevrildi. Rusya lideri, İran’ın nükleer programıyla ilgili krizde ABD ve Avrupa’nın yolundan gitmeyeceğini Tahran’da bir kez daha gözler önüne serdi.


Sansasyon yok!

Aslında Putin yeni ya da sansasyonel mesajlar vermedi. Kendisinden önce Bush, Merkel ve Sarkozy’nin sarfettiği sözleri hemen hemen tekrar etmesine rağmen, onun ağzından çıkınca sanki kulağa daha farklı gelen bir ifade kullandı: Nükleer enerjiyi barışçı amaçlar doğrultusunda kullanmak, İran’ın doğal hakkıdır!

Bu hak, İran’ın da imzaladığı Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’ndan kaynaklanıyor ama her nedense görmezden geliniyor ya da unutuluyor. Putin bunu hatırlatınca ise bambaşka bir anlam kazanıyor; çünkü onun ifadelerinde İran’ı suçlayıcı bir tavır yok. Aynı şekilde her türlü askeri yaptırım önerisini de şiddetle reddediyor.


Washington’ı endişelendiren gelişme

Bu durum İran’ın işine geliyor. Zira Rusya ve Hazar’a kıyısı olan diğer devletler arasındaki mutabakat gereği, kendi egemenlik sahalarından hiçbir askeri operasyona müsade etmeme teminatı sözkonusu. Tüm bu olup bitenler ise Washington’da endişeyle karşılanıyor. Çünkü İran konusunda uluslararası toplum ortak bir tavır belirlemekten uzak görünüyor. Rusya’nın yanısıra BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinden olan Çin de ABD’nin dümen suyuna girmiyor. Pekin yönetimi, böylece Batılı ülkelerin, Tibetlilerin ruhani lideri Dalai Lama’ya verdikleri desteğin bir bakıma intikamını almak istiyor. Rusya’nin amacı ise tümüyle güç gösterisi yapmaya yönelik politikalar geliştirmek.

Moskova’nın kartları

Diğer taraftan Moskova yönetimi, Tahran’a karşı tüm kartlarını açık oynamamaya da özen gösteriyor. Almanlar tarafından yapımına başlanan ve Rusya’nın tamamladığı Buşehr’deki nükleer santralinin, hazır olduğu halde henüz hizmete girmemiş olmasını da bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Rusya, İran’da yeni nükleer santraller yapmaya yönelik Tahran’ın istediği taahhütleri de henüz vermiş değil. Ancak bu, Tahran-Moskova ilişkilerinin kopacağı anlamına da gelmiyor elbette.


Kremlin’in hedefi

Tereddütün nedeni gayet açık aslında: Kremlin, İran’daki nükleer santrallerin işletilmesini kontrolü altında tutmayı amaçlıyor. Çünkü Ruslar, bölgede yeni bir nükleer gücün türemesini istemiyor. Böyle bir amaca ise tehdit ve yaptırmlar yoluyla değil, sadece çetin ama âdil müzakerelerle ulaşmak mümkün. Öyle görünüyor ki Vladimir Putin tam da bu yolu benimsemiş durumda.