Rusya ile barış çağrısı SPD'de kriz yarattı
13 Haziran 2025
Almanya'da Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi bir grup siyasetçi tarafından kaleme alınan ve kamuoyuna "Manifesto" adıyla sunulan bir metin, parti ve koalisyon hükümeti içerisinde krize yol açtı.
Metin, SPD Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Lars Klingbeil'in liderliğindeki parti yönetimini zora sokarken, henüz yeni kurulmuş olan Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU)-SPD koalisyon hükümeti için de endişe kaynağı.
Metni, çoğunluğu SPD'nin sol kanadından olan 100'den fazla kişi imzaladı. İmzacılar, Almanya'nın Ukrayna'ya verdiği destek, Almanya ordusunun yeniden silahlandırılması planları, NATO politikaları ve Rusya'ya yönelik sert tutumun gözden geçirilmesini talep ediyor.
"Avrupa'da barışın savunma kabiliyetleri vasıtasıyla sağlanması, silah kontrolü ve karşılıklı anlayış" başlığıyla yayınlanan bildiriyi imzalayanlar arasında SPD milletvekilleri Rolf Mützenich ile Ralf Stegner'in yanı sıra eski SPD Genel Başkanı Norbert Walter-Borjans ve eski Maliye Bakanı Hans Eichel de bulunuyor. Mützenich, 2025 yılının başına kadar yaklaşık altı yıl boyunca SPD'nin Federal Meclis'teki grup başkanlığını yürüttü.
"Rusya ile yeniden diyaloğa girilmeli"
"Almanya'da ve çoğu Avrupa ülkesinde, geleceği yüz milyarlarca euroluk silahlanma ve askeri çatışma stratejisinde arayan güçler galip geldi" ifadelerine yer verilen metinde, "sürekli artan silahlanma ve iddia niteliğindeki savaş tehdidine karşı hazırlık zorunluluğuna" atıfta da bulunuluyor.
İmzacılar, "ortak güvenliği ve karşılıklı barış kapasitesini sağlamak için" gerekli savunma kapasitesinin, silah kontrolü ve silahsızlanma politikalarıyla birleştirilmesini talep ediyor.
Manifestonun en tartışmalı detaylarından biri ise, Almanya'nın Rusya ile yeniden diyalog kurmaya çalışması gerektiği argümanı. Belgede, "ilişkilerin kademeli olarak yumuşatılması ve Rusya ile iş birliğine dönüş" çağrısı yapılıyor:
"Silahlar sustuktan sonra, Rusya ile yeniden diyaloğa girme yönünde son derece zor bir çaba gösterilmelidir."
NATO'nun yüzde 5 hedefi "akıl dışı"
NATO'nun, üye ülkelerin savunmaya gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 5'ini ayırması yönündeki planı da metinde "akıl dışı" olarak nitelendiriliyor. ABD'nin Almanya'ya orta menzilli yeni füzeler konuşlandırma planı ise bildiride sert bir dille eleştiriliyor:
"Hipersonik ABD füze sistemlerinin Almanya'ya yerleştirilmesi, ülkemizi ilk saldırı hedefi haline getirir."
Deutschlandfunk'a konuşan, bildirinin hazırlayıcılarından SPD'li Ralf Stegner, "Manifesto" ile yeniden silahlanma dışında bir dış politika tartışması başlatmak istediklerini söyledi. Almanya'nın savunma kapasitesini ve NATO uyumunu artırması gerektiğinin altını çizen Stegner'e göre, "giderek daha fazla savaş yaşanırken yalnızca askeri çözümlerle yetinilmesi" mümkün değil. Özellikle Ukrayna bağlamında "askeri mantık, nükleer güce sahip Rusya karşısında yeterli olmayacaktır" diye konuşan Stegner, "hoşa gitmeyen hükümetlerle bile" diplomatik çabaların artırılması gerektiğini savundu.
SPD kongreye gidiyor
SPD içindeki bu çıkış, partinin dış politikada yeni bir yön arayışına girmesi gerektiği tartışmalarını da alevlendirdi. İlgili metnin, SPD'nin 24-25 Haziran'daki NATO Zirvesi ve hemen ardından yapılacak olan üç günlük Federal Parti Kongresi öncesinde yayınlanması, SPD Genel Başkanı Klingbeil için kötü bir zamanlama. Keza kongrede yeni parti yönetimi belirlenecek ve Klingbeil yeniden aday.
Ancak bildirinin imzacıları, sadece SPD yönetimini değil, aynı zamanda Savunma Bakanı Boris Pistorius ve Başbakan Friedrich Merz'i de hedef alıyor. Merz, yakın zamanda Alman ordusunun Avrupa’nın en güçlü konvansiyonel ordusu haline getirileceğini ve Ukrayna’ya verilen silahlar için artık menzil sınırı olmayacağını duyurmuştu.
SPD'nin sol kanadı, bu gelişmelere karşı tepkisini ilgili metin ile güçlendirmiş oldu. Bildiride "manifesto" kelimesinin seçilmesi de tesadüf değil. "Manifesto" kelimesi, kamuoyuna yönelik parti programı niteliğinde bir açıklama olarak değerlendiriliyor. SPD'nin son genel seçimde yüzde 16 gibi düşük bir oy oranına gerilemesinin ardından parti içinde yeni bir siyasi yön arayışı zaten başlamış bulunuyor. Parti kongresinde de yeni bir parti programı yazım süreci başlatılması planlanıyor.
SPD’nin Rusya geçmişi
SPD'nin sol kanadı, tartışmayı partinin tarihsel çizgisi doğrultusunda yönlendirmek istiyor. SPD, onlarca yıl boyunca sadece barış hareketinin bir parçası olmakla kalmadı, aynı zamanda Almanya ile Rusya arasında yakın ilişki kurulmasını da savundu. "Ticaret yoluyla değişim" ve "iç içe geçerek dönüşüm" sloganları, Almanya'nın Rusya ile modernleşme ortaklığı kurma stratejisini tanımlıyordu.
Bu stratejinin merkezinde enerji iş birliği vardı. Rusya, Almanya'ya ucuz doğal gaz sağladı. O dönem SPD Grup Başkanı olan Mützenich, Almanya'nın ABD ile olduğu kadar Rusya ile de iyi ilişkiler kurması gerektiğini savunuyordu. 1998'de başbakan olan Gerhard Schröder ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki dostluk, siyasi sınırların ötesine geçmişti.
SPD'nin geçmişteki körlüğü
Bugünkü Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, o dönemde Schröder'in başbakanlık dairesi şefiydi ve Putin'e karşı NATO’nun doğu manevralarını 2016'da bile "kılıç şakırtısı ve savaş çığırtkanlığı" olarak eleştiriyordu. Bu açıklama, Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesinden iki yıl sonra yapılmıştı.
Ancak Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgalinden sonra Steinmeier, "başarısız olduk" diyerek geçmişe yönelik özeleştiride bulundu:
"Rusya'nın artık inanmadığı bağlarda ısrar ettik, oysa ortaklarımız bizi uyarmıştı."
"Savaş suçlularıyla iş birliği mi?"
SPD içinden birçok isim manifestoya sert tepki gösterdi.
Metne mesafe alan SPD Genel Başkanı ve Başbakan Vekili Lars Klingbeil, Instagram üzerinden katıldığı bir canlı sohbette, metindeki bazı ifadelere katılmadığını açıkça ifade etti. Klingbeil, "Ukrayna'ya desteğimiz konusunda bir rota değişikliğine ihtiyacımız yok" diye konuştu.
Almanya’nın, askeri güç ile Ukrayna'ya destek arasında ya da diplomatik çabalar arasında bir seçim yapmak zorunda olmadığını belirten Klingbeil, "Bu bir 'ya o, ya bu' durumu değil, bu aynı madalyonun iki yüzüdür" ifadelerini kullandı. Ancak partisinin ve toplumun bu tür tartışmalara açık olması gerektiğinin altını çizen Klingbeil, "Bir partinin, bu tür tartışmaları kaldırabilmesi gerekir" dedi.
SPD Meclis Grup Başkanı Matthias Miersch de Klingbeil gibi mesafeli bir eleştiride bulunmayı tercih etti. Bildiriyi "tartışmaya meşru bir katkı" olarak nitelendiren Miersch, metnin "temel varsayımlarına katılmadığını" vurguladı. Diplomasiden vazgeçilmemesi gerektiğini söyleyen Miersch'e göre, bugüne kadar Putin'le kurulmaya çalışılan tüm diyaloglar yanıtsız kaldı.
Ancak partinin içinden gelen daha sert sesler de var. SPD Milletvekili Sebastian Fiedler, sosyal medya platformu X üzerinden şunları yazdı:
"Bir savaş suçlusu ile iş birliği mi? O, sıradaki hedefleri için şimdiden hazırlık yapıyor. İyi geceler!"
Federal Meclis Dış Politika Komisyonu'nun eski başkanı Michael Roth ise metni şöyle eleştirdi:
"Bu 'manifesto', ilginç bir tartışma metni değil. Bu, ukalalık, tarih çarpıtması ve entelektüel şımarıklığın acıklı bir karışımı."
Hükümet adına sözcü Steffen Meyer'in bu parti içi tartışmaya dair açıklama yapması da ayrıca dikkat çekti. Meyer, "Almanya ve Avrupa'da değişen tehdit ortamına karşı savunma kapasitemizi artırmak hükümetin keyfi bir tercihi değil, bir zorunluluktur" diye konuştu.
Eleştirilere yanıt veren manifestocu gruptan Stegner ise, metne "saygın sosyal demokratların" imza attığına dikkat çekti. Stegner, "Eğer artık tartışmayacaksak alternatif ne olacak? SPD, barış hakkında konuşan tek parti. Diğer partiler yalnızca silahlardan bahsediyor" diye konuştu.