Süleymancıların Almanya'daki yapılanması nasıl?
22 Mayıs 2025
Türkiye'de bir süredir, hükümetin hedefinde kamuoyunda "Süleymancılar" olarak anılan cemaatin olduğu iddia ediliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik soruşturmalar kapsamında dile getirdiği iddialarla bu cemaati kast ettiği şeklinde yorumlandı:
"...Bu karanlık organizasyon İstanbul'la sınırlı kalmamış, ülkedeki pek çok belediyeyi, kurumu, kişiyi içine alan, kolları çok farklı yerlere uzanan, hatta uluslararası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür."
Geçmişte devlet kadrolarına yerleştirildiği iddia edilen cemaatlerden biri olan Süleymancılar, Almanya'da da varlık gösteren bir oluşum. Peki ama nasıl?
Kendilerine "Süleymancılar" denmesinden hoşlanmayan "Süleyman Hilmi Tunahan Cemaati" Almanya'da İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) adı altında örgütlü. 1973'te Köln kentinde kurulan dernek, Almanya'daki ilk Müslüman çatı kuruluşu. Verilerine göre dokuz eyalet teşkilatı bulunan kuruluşun 300'ün üzerinde ibadethane veya cami derneği mevcut. Alman veri portalı Statista'nın bilgilerine göre VIKZ, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nden (DITIB) sonra ikinci büyük çatı kuruluşu ve 100 bin üyeye sahip.
VIKZ Almanya'da ne tür faaliyetlerde bulunuyor?
VIKZ, Almanya'daki faaliyetinin amacını Müslümanların dini, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına hizmet etmek olarak tanımlıyor. Ayrıca İslam dininin ve Müslümanların Almanya'da kabulünün artması ve toplumun bir parçası olduğunun benimsenmesi olduğunu belirtiyor. Bu hedefler bağlamında VIKZ hem federal hem de eyaletler düzeyinde farklı projeler yürüttüğünü, çeşitli bakanlıklar ve Alman vakıflarıyla işbirliği yaptığını da belirtiyor.
VIKZ, Almanya İçişleri Bakanlığının öncülüğünde 2006 yılında kurulan, hükümetin Müslüman vatandaşlar ile diyaloğunun artması, değişen koşullara göre proje ve politikaların geliştirilmesine hizmet eden Almanya İslam Konferansı oluşumu üyesi. Yönetim kurulu altı kişiden oluşan VIKZ'in Başkanı Ali Yılmaz.
Kamu yararına çalışan bir dernek statüsüne sahip olsa da diğer Müslüman cemaatlerde de olduğu gibi, VIKZ'in birçok şirketi bulunuyor. Ticari bilgileri toplayan NorthData veri kuruluşuna göre bunların başında hac, umre ve kültür gezileri sunan Hisar Europe Travel, gıda alanında faaliyet yürüten Tuna ile Ferpa, ticaretten nakliyeye, eğitimden yurt ve gençlere dini hizmet ile yayıncılık alanına geniş bir yelpazede faaliyet gösteren Ender, mimarlık ve inşaat alanında faaliyet yürüten KPG, özel okulların işletilmesine bakan BZ Bildung & Zukunft (Eğitim ve Gelecek) geliyor. Ayrıca Almanya'da hayatını kaybedenlerin Türkiye'ye nakil işlerini yürüten bir de cenaze şirketi var.
Cemaat Köln'de içinde ibadethanelerden medreseye, idari bölüm, ofis ve işletmelerden misafirhane, yurt ve etkinlik mekanlarına 70 milyon euroya mal olması öngörülen büyük bir kampüs de yaptırıyor. 12 bin 600 metrekare kullanım alanı olan bina kompleksinin finansmanı ise VIKZ'e göre üye aidatları, bağışlar ve kredi ile sağlanıyor.
Peki VIKZ'in bu ülkedeki hukuki durumu nedir? Tehlikeli bir grup olarak görülüyor mu?
Oluşum, Almanya Anayasasını benimsediğini, çalışmalarının ve hedeflerinin de hür ve demokratik anayasal düzenle uyumlu olduğunu taahhüt ediyor. Partiler üstü bir kuruluş olduğunun altını çizen VIKZ, partizanlığı reddettiğini kaydediyor. Ayrıca Hanefi mezhebinden olmakla birlikte tasavvufla ilgilenen Müslümanlara da imkanlar sunduğunu vurguluyor.
Hedefleri ve Süleyman Hilmi Tunahan ile bağı
Oluşumun internet sitesinde yer alan bilgilendirmede, 1888 yılında bugünkü Bulgaristan'da bulunan Silistre'de doğan Süleyman Hilmi Tunahan'ın orta eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul'a giderek dini eğitim aldığı, Fatih ile Süleymaniye medreselerinde "dersiam", yani "müderris" olarak çalıştığı aktarılıyor.
Burada yer alan bilgilere göre 1924 yılında medreselerin kapatılması sonrasında İstanbul'da vaiz olarak çalışan Tunahan'ın 1946 yılında çok partili sisteme geçilmesi sonrası kısıtlamalar hafifletilince Kur'an Kursu açtığı ifade ediliyor. Tunahan'ın birçok imam, müezzin, hatip ve müftü yetiştirdiği, 1960'ta vefatının ardından ise talebelerinin ayrımcılığa uğradığı ifadesi de dikkat çekiyor.
Tunahan'ın yeni bir din, inanç, mezhep veya tarikat kurmadığını ifade eden VIKZ, kendilerine veya "Süleyman Efendi'nin talebelerine 'Süleymancı veya Süleymancılık' tabirinin uydurulmasının tamamen hakikate aykırı" olduğunu söylüyor.
Almanya'daki faaliyetleri gençlere odaklanıyor
VIKZ, Almanya'da aynı zamanda imam eğitimi vermeye başlayan ilk İslami çatı kuruluşu. 1980'lerden beri kendi ibadethane ve kuruluşları için din görevlisi yetiştiren VIKZ'in imamları çoğunlukla Almanya'da doğup büyümüş, dili ve toplumu bilenlerden oluşuyor.
VIKZ'in öncelikli alanlarının başında gençlere yönelik çalışmalar görülüyor. Burada dini eğitimin yanı sıra okul ve meslek eğitimi alanında destek faaliyetleri yürüttüğü dikkat çekiyor.
Merkezi Berlin'de bulunan Bilim ve Siyaset Vakfı (SWP) uzmanlarından Salim Çevik'e göre dini cemaatlerin çocuk ve gençlere odaklanmasının nedeni dindar bir nesil yetiştirmeyi amaçlamalarından. "Bu açıdan Süleymancıların da gençlere yönelik faaliyetlere ağırlık vermesi şaşırtıcı değil" diyor.
Ancak Çevik'e göre Süleymancıları diğer gruplardan ayıran vasıfları bütün ağırlıklarını Kur'an kurslarına vermeleri. "Kur'an okumayı iyi öğretmek konusunda bir üne sahipler. Faaliyetleri de genelde bu eksende" diye ekliyor.
Alman siyaseti ile illişkileri nasıl?
VIKZ, Milli Görüş veya Ülkücülerin dini çatı kuruluşları gibi Alman iç istihbaratının radarına hiç takılmadı. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği(DİTİB) gibi Ankara ile yakın ilişkisi nedeniyle sert eleştiri oklarına hedef olmuyor ve din derslerine veya diğer projelere katılımı sorgulanmıyor. İmam eğitimine dair birkaç çalışma hariç, cemaatin öğretisi ve temsil edildiği VIKZ hakkında akademik çalışma veya raporlar da yok.
Görüş almak için başvurduğumuz uzmanlar, "Açık kaynaklarda bilgi yok, onlar da zaten kapalı kutu" ifadesini kullanıyor. Ortak kanı: Bu cemaatin dışarıdan görünen yapısı dışında kendisine ait bir iç yapılanması olduğu yönünde.
VIKZ ise yönelttiğimiz soruları değerlendireceğini belirtmesine rağmen cevap vermedi.
VIKZ, 2000 yılında, kurucusu olduğu ve içinde Almanya iç istihbaratının radarında da olan Ülkücü, Avrupa Türk-İslam Kültür Dernekleri Birliği'nin(ATIB) üyesi olduğu, Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi'nden (ZMD) ayrıldı. Hamas'ın 7 Ekim 2023 saldırısı sonrasında Müslüman cemaatler üzerindeki baskının arttığı ve yurt dışından yönetildikleri eleştirilerinin yoğunlaştığı dönemde de VIKZ, yine kurucusu olduğu çatı kuruluşu Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi'nden (KRM) ayrıldığını açıkladı. Bu ayrılışın, "özgür ve dışarıdan gelecek her türlü tesirden bağımsız" amaçlı olduğu duyuruldu.
VIKZ, Müslüman çatı kuruluşlarıyla arasına mesafe koyarken federal ve yerel hükümetlerde ise siyasette kabulünün arttığı görülüyor. Kuruluşun 2023'te Köln'de düzenlediği 50'nci yıl kutlamasına çok sayıda üst düzey politikacı dışında Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier bizzat katıldı. Steinmeier, konuşmasında VIKZ ve ona bağlı tüm cami ve eğitim derneklerinin yürüttüğü çalışmalar nedeniyle minnettar olduğunu söyledi.
Her zaman makbul bir cemaat olmadı
VIKZ'e son yıllarda hükümet olumlu yaklaşsa da bu her zaman böyle olmadı. Cemaat ilk yatılı okullarını açtığı 2003'ten itibaren sert eleştirilere hedef oldu. Resmi kurumlara bildirim yapmadan kaçak işlettiği yatılı okullar ve yurtlar ile o yıllarda kamuoyunda adı anılan VIKZ hakkında sert bilirkişi raporları da hazırlandı.
Hessen Eyaleti Sosyal İşler Bakanlığının 2004 yılında Türkolog Ursula Spuler-Stegemann'a hazırlattığı raporda, söz konusu yurtlarda kalan öğrencilerin sadece İslam öğretisi ve dini eğitimle yetişmesinin Almanya'ya uyumları önünde büyük engel teşkil ettiği tespiti yapıldı. Ayrıca çocukların sıkı şeriat öğretisini benimsemiş bir İslami anlayış ile yetiştiği, Hristiyanlık ve Batı ile Alman Anayasasına "immun" hale gelecek şekilde doktrine edildiği rapor edildi.
Kölner Stadt Anzeiger gazetesi de 2008 yılında VIKZ hakkında polisin hazırladığı bir dosyayı haberleştirdi. Buna göre de VIKZ yine Batı, demokrasi ve Yahudi karşıtı olmakla suçlanırken çocukların VIKZ okullarında şiddet gördüğü iddiaları ortaya atıldı. Ayrıca aynı habere göre polis, yasa dışı faaliyetlerin karartılmasına ilişkin cemaatin bir strateji planının olduğunu da rapor etmişti.
Bu eleştirilere karşı çıkan ve VIKZ'i destekleyen araştırmacılar da oldu. Din bilimci Gerdien Jonker, örneğin "Kapalı ve muhafazakar olma yönüyle VIKZ'in Katolik Kilisesiyle aynı seviyede olduğunu" savundu.
Bu tartışmalar sürerken VIKZ de Almanya'da Müslümanlar konusunda o dönem yürüttüğü çalışmalarıyla öne çıkan Eğitim Bilimci Ursula Boos-Nünning'den bir bilirkişi raporu hazırlamasını istedi. 2010 yılında sonuçları açıklanan rapora göre, VIKZ yurtlarında kalan çocukların yüzde 91'i notlarının iyileşmesi için, yüzde 85'i dini hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için VIKZ yurdunda kaldığını söyledi. Raporu hazırlayan Boos-Nünning, Süleymancı cemaatin yurtlarındaki çocukların ailelerinin baskısı ile bunu yaptığı ve "elit bir kuşak yetiştirmek amaçlı" olduğu iddialarını doğrular bulguya rastlamadığını da duyurdu.
"Türkiye'de hükümete yeni bir düşman lazım"
Din ile devlet ilişkileri konusunda uzman Salim Çevik'e göre Türkiye'de hükümet sürekli bir düşman üretme ve bunun karşısında tabanını kenetleme siyaseti güdüyor. Çevik, "PKK ile barışmaya girişilen bir ortamda da yeni düşmanlar da lazım. Şu dönem de Süleymancılar düşman seçilmiş. Bunun sebebi de Süleymancıların hükümeti desteklememeleri ve istikrarlı şekilde muhalefete oy vermeleri" yorumunu yapıyor.
Daha önce Gülen Cemaati'ne uygulandığı gibi, son dönemde de Süleymancıların şeytanlaştırıldığı ve ulusal güvenlik tehdidi olarak sınıflandırıldığı bir sürece girildiğini de söyleyen Çevik cemaati ağır bir baskı döneminin beklediğini düşünüyor. "İlginç tarafı, dini iddiaları olan bir hükümetin sürekli bazı dini grupları düşmanlaştırması" diyor.
Çevik'e göre bu gruplara yönelik tehdit ve saldırılar üzerinden diğer dini gruplara mesaj da yollanıyor ve "AKP'ye sırtınızı dönerseniz başınıza bunlar gelir" ima edilerek aba altından sopa gösteriliyor.