Sığınmacı krizi Türkiye'yi zorluyor
14 Aralık 2016Suriye'de 5 yıldır süren iç savaş derinleşirken, savaşın yarattığı göç krizi de hem Türkiye hem de tüm dünya için yeni açmazları beraberinde getiriyor. Savaşın başladığı beş yıl öncesinde ‘açık kapı politikasıyla’ sığınmacılara sınırları sonuna kadar açan Türkiye, bugün yeni göç dalgalarına karşı ‘etkin hareket’ planını devreye sokmak için uğraşıyor. Sığınmacıları Suriye içinde tutup, uluslararası güçleri Suriye konusunda daha duyarlı ve aktif kılmayı hedefleyen bu planın çatışmaların tırmandığı Halep’ten sivillerin kurtarılması yolunda uygulanmasına çoktan başlandı. Bir yandan çatışmaların durması için Rusya ile yoğun diplomasi yürütülürken, bir yandan da sığınmacıların güvende olacağı bölge-arazi araştırmaları yürütüldü. Suriyeli muhaliflerin kontrolü altındaki İdlip’te ilk aşamada 80 bin kişilik çadır kurulacağı duyurulmuş olsa da, Ankara’nın Suriye’nin çeşitli bölgelerinde 200 bin kişiyi güvende tutacak çadır kentler, kamplar için hazırlıklarını tamamladığı belirtiliyor.
Ancak Ankara göç krizini çözmek için geliştirdiği planları tam olarak yerine getirmekte sıkıntı üstüne sıkıntı yaşıyor. Çünkü Halep’te uzlaşı sürekli tehlikeye giriyor ve sivillerin tahliyesi sürekli erteleniyor. Ertelendikçe de hem Halep özelinde hem de Suriye genelinde göç kriziyle ilgili endişeler tırmanıyor. Kasım ayında Türkiye’nin her türlü sığınmacı dalgasına karşı hazırlıklı olduğunu açıklayan Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, sığınmacı krizi için özel kaynak yaratılacağına da işaret etmişti. İşte o günden beri, sığınmacılara dönük insani yardımları artırma formülünü etkin kılan Ankara, ‘her ihtimale karşılık’ sınırın Türkiye tarafında da çalışmalarını yoğunlaştırmıştı. Bu çalışmaları doğrudan yürüten AFAD yetkilileri, “Sığınmacıları Suriye tarafında tutmak mümkün olmadığında, Türkiye tarafında onlara güvenli bir hayat sunmak için de planlarımız var” diyor. Bu planlar için şimdilik ayrıntılı bilgi verilmiyor çünkü sınırın hem Suriye hem de Türkiye tarafındaki ‘güvenlik riski’ her geçen gün daha da artıyor.
İdlib endişesi
Siyasi uzlaşıya dair sağlam ve sevindirici haber gelmedikçe Halep’ten sivillerin çıkışı da zor olacak. Ankara’nın bu yöndeki kaygısı sığınmacı sorunu konusunda pek çok sıkıntıya da işaret ediyor. İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Metin Çorabatır, DW Türkçe’ye bu sıkıntıları anlatmaya “Bu kaçıncı ateşkes” sorusuyla başlıyor. Daha önce de açıklanıp, uygulanmayan ateşkesler Halep’e açılması planlanan insani yardım koridoru konusundaki şüpheleri artırıyor. Çorabatır, İdlib’in kapasitesinin de yeterli olup olmadığı yönündeki meraklı sorularda doğruluk payının yüksek olduğuna dikkat çekiyor. “Acaba yardım Halep’e mi yapılmalıydı” diyenlerin sayısının da arttığını söyleyen Çorabatır, “Esad rejimi İdlib’i de muhaliflerin eline bırakmaz. Orda kamp kurmanın riski çok büyük. Orası da saldırıların hedefinde” diyor.
Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Murat Erdoğan da; insani yardım koridoru konusunda kafaların karıştığını söylüyor. Erdoğan, “Bu koridoru siviller mi, militanlar mı kullanacak. Belli ki Rusya’yla tam anlaşma sağlanmadı” derken, Rusya’yla anlaşma uzadıkça sivillerin daha çok zarar göreceğine vurgu yapıyor. “Bölgede etkin güç Rusya” diyen Erdoğan, sığınmacılar konusunda Rusya istemedikçe acil bir eylem planının uygulanmasının zor olduğunu söylüyor. Erdoğan; “Ama şurası kuvvetle muhtemel ki; Türkiye en başında uyguladığı açık kapı politikasını harekete geçirmek istemiyor. Suriye içinde sığınmacılar için güvenli bölge arayışının süreceği ortada. Yani; sığınmacı krizi sürecek” diyor ve bu krizde gelinen durumun fotoğrafını “Uluslararası sistem çöktü. Kimsenin Türkiye’ye kapıları açmasını söyleyecek durumu yok. Komşu ülkeler bölgedeki krizin kurbanı oldu” sözleriyle çekiyor.
Halep’ten Türkiye’ye doğru kitlesel göç konusunda ne hükümetin ne de uzmanların net hesaplamaları var. Herkes bu konuda “Her şey olabilir” diyor. Hükümet “Alternatifli planlar yapmak durumundayız. Her duruma hazırlıklı olmalıyız” derken, Metin Çorabatır Suriye’den kaçışın her geçen gün zorlaştığına dikkat çekiyor. Sığınmacılara uluslararası yardımın zamanında yapılamadığından yakınan Çorabatır, “Avrupa, sığınmacılar konusunda net bir duruş ortaya koyamıyor. Ankara’da da zorluk üstüne zorluk yaşıyor. Sorun, büyük bir açmaza dönüştü” değerlendirmesi yapıyor. İşte bu noktada; sığınmacı kriziyle ilgili olarak tüm aktörlerin yepyeni bir planla dünya kamuoyunun önüne çıkması şart görünüyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Hilal Köylü / Ankara