Sırbistan'ın uzun ince yolu
21 Ocak 2014AB ile tam üyelik sürecinin başlatılması Sırbistan açısından Avrupa yolunda atılmış önemli bir adım sayılıyor.
Genişlemeden sorumlu AB Komisyonu üyesi Stefan Füle, hükümetler düzeyindeki ilk buluşmayla AB Komisyonu'nun desteğindeki, üye ülkelerin hükümetleri ile Sırbistan arasındaki tam üyelik müzakerelerinin resmen başlatıldığını açıkladı.
Sırbistan'a 1 Mart 2012'de aday ülke statüsü verilmişti. Üyelik müzakerelerinin ne kadar süreceğini kimse şimdiden kestiremiyor. Hırvatistan'ın tam üyelik müzakereleri altı yıl sürmüş ve bu eski Yugoslav Cumhuriyeti 1 Temmuz 2013'te AB üyesi olmuştu. Berlin Bilim ve Siyaset Vakfı'nın Brüksel ofisi başkanı Dusan Reljiç görüşmelerin neden kolay geçmeyeceğini şöyle anlatıyor: “Sırbistan zor bir aday. Sadece tarihinden, Kosova ile arasındaki çözüm bekleyen ihtilaftan ve ekonomik durumundan dolayı değil. Aynı zamanda hukuk devletine saygı ve siyasi kurumların güçlendirilmesi açısından da.”
Kriterlerden taviz verilemez
Bütün adayların olmazsa olmazı sayılan Kopenhag kriterleri dışında ki bunlar, hukuk devleti, demokrasi ve ekonomik rekabet gücü olarak özetlenebilir, her aday ülkenin özel durumuna göre aranan şartların da yerine getirilmesi gerekiyor.
Lahey Eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi ile işbirliği yapması Sırbistan'a koşulan şartların başında gelmekteydi. Sırbistan savaş suçu zanlıları Karaçiç ve Mladiç'i tutuklayıp mahkemeye teslim etmekle bu şartı yerine getirmiş oldu.
Üyelik müzakerelerinde şimdi Kosova ile Sırbistan arasındaki ilişkiler ön plana çıkıyor. Eski Sırbistan vilayeti 2008 yılında bağımsızlığını ilan etmişti. Belgrad yönetimi bugüne kadar Kosova'nın bağımsızlığını tanımadı. Ancak Sırbistan, Sırp azınlığa geniş özerklik tanıyan, karşılığında da Belgrad'ın Sırp vilayetleri üzerindeki nüfuzunu sınırlayan anlaşmayı imzalamıştı.
Kosova engel değil
AB üyelik müzakereleri boyunca Sırbistan – Kosova ilişkilerine dikkat kesilecek. AB bu sürecin sonunda Sırbistan ile Kosova arasında devletler hukuku açısından bağlayıcı bir anlaşma imzalanması gerektiğini savunuyor. Ancak AB üyesi olması için Belgrad'ın Kosova'nın bağımsız bir devlet olduğunu resmen tanıması gerekmiyor. AB üyelerinden Yunanistan, İspanya, Kıbrıs, Romanya ve Slovakya da Kosova devletini tanımamıştı.
İktidardaki eski Sırp milliyetçileri AB üyeliğini savunanların başında geliyor. Bundan on üç yıl önce Sırpların yüzde 80'i AB üyeliğinden yanaydı. Günümüzde bu oran yüzde elliye kadar düşmüş bulunuyor. AB soğukluğunda çeşitli faktörler rol oynuyor. Çoğu AB ülkesinin Kosova'nın bağımsızlığını hemen tanıması, AB'nin fazla genişlemek istemediği izleniminin yer etmesi ve Lahey mahkemesinin en çok aranan savaş suçu zanlılarından Hırvat General Ante Gotovina'yı beraat ettirmesinin Sırplar tarafından haksızlık olarak algılanması.
Sırbistan Avrupa Hareketi adlı sivil toplum kuruluşlundan İvan Knezeviç AB çekingenliğine rağmen çoğunluğun üyelikten yana olduğunu söylüyor. Knezeviç, müzakere sürecinde milli yasaların AB müktesebatıyla uyumlaştırılması ve halkın da yararlanabilmesi için AB standartlarının fiiliyata dökülmesi gerektiğini vurguluyor.
Yolsuzluk ve ekonomi yönetimi
Sırplar 2009 yılından beri Şengen ülkelerine vizesiz seyahat edebiliyor.
Tam üyelik yolunda aşılması gereken önemli engellerin arasında yolsuzluk da bulunuyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün yolsuzluk algılama listesinde Sırbistan, Namibya'nın ardından 72'inci sırada yer alıyor. Enflasyon oranının yüzde 8,5 olduğu Sırbistan'ın bütçe açığı önümüzdeki yıl tahminen yüzde yediye çıkacak.
Sırbistan'ın tam üyelik tarihi hakkında kimse tahmin yürütmek istemiyor. Genişlemeden sorumlu Komisyon üyesi Stefan Füle, Sırbistan kadar AB üyelerinin de Sırbistan'ın üyeliğine hazır olmaları gerektiğini belirtiyor. Füle, "AB'nin otomatikman genişlemesi diye bir şey söz konusu olamaz. Sadece Komisyon'un üye ülkeleri, Sırbistan'ın müzakerelerin ardından tam üyelik olgunluğuna kavuştuğuna ikna etmesi yetmez. Üye ülke hükümetlerinin de kamuoyunu buna ikna etmesi gerekir" diyor.
Belgrad'daki birçok politikacı tam üyelik tarihinin, Sırbistan'ın modern bir ülke haline getirilmesi kadar önemli olmadığını söylüyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Marina Maksimovic / Ahmet Günaltay
Editör: Başak Özay