1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sağlık meslek örgütleri: "Aşı karşıtlığı kabul edilemez"

28 Temmuz 2021

Yeni vaka sayısının 22 bini aştığı Türkiye'de, DW Türkçe'ye konuşan sağlık uzmanları aşıda tereddüdün kabul edilemeyeceğini vurgulayarak daha güçlü aşı kampanyaları düzenlenmesi gerektiğini söyledi.

Fotoğraf: Chris McGrath/Getty Images

Covid-19 vaka sayısının tırmanışa geçtiği Türkiye'de aşı karşıtlığının yaygınlaşması ve aşı konusunda tereddütlerin artması, sağlık meslek örgütleri tarafından endişeyle karşılanıyor.

Türkiye'de Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, son 24 saat içinde 22 bin 291 kişinin testi pozitif çıktı, 76 kişi ise hayatını kaybetti.

Vatandaşlara aşı olmaları gerektiği uyarısında bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın verdiği bilgilere göre şu an aktif vakaların yaklaşık yüzde 87'si aşısını tamamlamamış kişiler. Koca, bugün Bilim Kurulu toplantısı sonrasında "Mevcut aktif vakalar içinde tam aşılı olup hastalığa yakalananların oranı yüzde 5'ten az. Hastanede yatan hastalarımızın yüzde 95'i de aşısı tamamlanmamış kişiler" açıklamasında bulundu.

Aşı olmayanlara bazı kısıtlamalarla ilgili tartışmalar konusunda ise Koca, "Bizim bu konuya yaklaşımımız bilimsel verilerden elde edilecek sonuçlara bakmadan atılacak adımların eksik olacağı yönündedir" dedi.

22 milyon civarında kişi aşı olmadı

Türkiye'de Covid-19 salgınına karşı 14 Ocak'ta başlayan aşılama kampanyasında, aşı tedarik edilmesinde yaşanan sıkıntılar aşılsa da toplum bağışıklığını sağlayacak düzeye henüz ulaşamadı. Sağlık Bakanı Koca'nın bugün verdiği bilgilere göre, en az bir doz aşı yaptıranların sayısı 40 milyonu geçti.

Aşılama kampanyasında 18 yaşa kadar inilmesine karşın sırası geldiği halde aşı olmayan kişilerin sayısı da azımsanmayacak düzeyde.

Bakan Koca'nın bugün Twitter üzerinden yaptığı açıklamaya göre, "İlk doz aşısını henüz yaptırmayanların sayısı 22 milyon 124 bin 434'e indi."

Bakan Koca 25 Temmuz'da 23 milyon kişinin henüz aşılanmadığını belirtirken, ikinci dozu olmayanların sayısının 17 milyon, iki doz aşı olup da üçüncü doz için aşıya gitmeyenlerin sayısının da 9 milyon olduğunu duyurmuştu.

Aşılamanın 18 yaşa kadar inmesiyle 2 binlere kadar inen günlük vaka sayısı, sırası geldiği halde aşı yaptırmayanların ve Delta varyantının hızlı yayılımı ile birlikte tırmanışa geçti.

"Salgında Mart ayına geri dönüş"

Türkiye'de 21-27 Temmuz haftasında vaka sayısı yüzde 75'lik bir artışla 100 binde 110'a yükseldi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) bu veriyi "Salgında Mart ayının ortasına geri dönüş" olarak değerlendirdi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter mesajlarıyla aşının salgınla mücadelede en güçlü silah olduğunu anlatırken, Türk Tabipleri Birliği ve Yoğun Bakım Derneği, Covid-19 kaynaklı hastane ve yoğun bakım başvurularının yüzde 90'ının aşısız kişilere ait olduğunu belirledi.

Bakan Koca, bugünkü Bilim Kurulu toplantısı öncesinde, son bir haftada vaka sayısı en çok artan illeri; Siirt, Diyarbakır, Bitlis, Giresun ve Iğdır olarak duyururken, halka "Vaka sayılarındaki artış ve aşılanma oranları arasında ilişki var. Aşı olup, tedbirlere uyun" çağrısı yaptı.

Sağlık Bakanlığı'nın 17-23 Temmuz dönemine ait 100 bin nüfusa düşen haftalık vaka sayılarını gösterdiği haritada, illere göre haftalık Covid-19 vaka sayısı her 100 bin kişide İstanbul'da 88,19, Ankara'da 69,13, İzmir'de de 33,43 oldu. Peki bu ne anlama geliyor?

Halk Sağlığı Uzmanı Cavit Işık YavuzFotoğraf: Privat

Halk Sağlığı Uzmanı Cavit Işık Yavuz bu tablo için "100 binde 100 ve üzerinde vaka sayısı olan il sayısı bir haftada 5'ten 14'e çıktı. 30 il, 100 binde 50 ve 100 arasında. 100 binde 10'un altında il yok. Yayılım hızlanıyor" değerlendirmesini yaptı.

Gerçekten "aşısızların pandemisi" mi?

Sağlık meslek örgütleri, aşı konusunda yaşanan tereddütler ve halk arasında da yaygınlaşan aşı karşıtlığının şu an salgınla mücadelede en büyük engel olduğunu belirterek, Sağlık Bakanlığı'nın daha güçlü ve etkin aşı kampanyalarıyla halkı ikna etmesi gerektiğinde hemfikir.

Türkiye'nin de tüm dünyada olduğu gibi salgında dördüncü piki yaşadığını belirten TTB, bu dönemde en büyük acıyı aşısızların çekeceği ve onların toplum sağlığı için büyük tehlike oluşturacağı görüşünün büyük ölçüde doğru olduğunu ifade ediyor.

TTB Merkez Konseyi 2'inci Başkanı Ali İhsan Ökten, Türkiye'de aşılama oranının düşük olduğu bu günlerde vakaların ciddi oranda arttığının dikkate alınması gerektiği görüşünde.

TTB Merkez Konseyi 2'inci Başkanı Ali İhsan ÖktenFotoğraf: Privat

Aşı karşıtlığı ve aşıda tereddüdün "acilen" aşılması gerektiğini vurgulayan Ökten DW Türkçe'ye "Bakanlığın aşı konusundaki tüm tereddütleri kaldırması, daha etkili ve güçlü bir kampanya başlatması gerekiyor. Çünkü aşılılar ve aşısızlar arasında çok ciddi bir fark var. Şu an hastanelere başvuru, yatış ve yoğun bakımlara yönelişlerin yaklaşık yüzde 90'ını aşısızlar oluşturuyor. Büyük bir felakete doğru sürükleniyoruz" şeklinde konuştu.

"Kürtçe, Arapça aşı kampanyaları olmalı"

Ökten, bakanlık haritasından da anlaşılacağı üzere aşılamada ülkenin doğusu ile batısı arasında ciddi farklar olduğuna vurgu yaptı. Batı illerinde yüzde 80 olan aşılama oranının doğuda yüzde 20'lere kadar gerilediğine dikkat çeken Ökten, "Doğunun sosyal, ekonomik ve kültürel farkları var. Biz de buna göre önlem almak zorundayız. Türkçe'ye ek olarak Arapça ve Kürtçe, Türkçe aşı kampanyaları yapılmalı" önerisinde bulundu.

Ökten'e göre Çin aşısı olarak bilinen Sinovac ya da Alman aşısı olarak bilinen BioNTech konusunda kafa karışıklığı yaşanmamalı. Her iki aşının da koruyuculuğu yüksek. Daha yüksek koruma için, iki doz Sinovac olanların mutlaka üçüncü doz olarak BioNTech yaptırarak koruyuculuğu artırabileceklerini anlatan Ökten, "Sağlık Bakanlığı, normalleşmeye erken geçti. Aşı tereddüdünü de onlar yarattı. Ama biz bunu aşmalıyız. Bakanlık ısrarla ekonomi, ticaret ve turizmi insan sağlığı ve yaşamın, bilimin önüne geçirdi her seferinde. Ama biz mücadeleye devam etmeliyiz" mesajı verdi.

"Aşı olmamız gerekiyor"

Eski Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. İsmail Cinel de aşılama sayesinde vaka sayılarının 22 bini aştığı ülkede yoğun bakımlara yatışlarda ciddi azalma göründüğünü söylese de, yoğun bakımlara yönelişlerin nerdeyse yüzde 95'nin aşısız kişiler tarafından olduğunu vurguladı.

Eski Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. İsmail CinelFotoğraf: Privat

Cinel "Ama bir bakıyorsunuz, iki doz aşısını olmuş vatandaşımız üçüncü doz aşısını olmamış. İnanın tartışılacak bir şey yok. Pandemi devam ediyor. Aşı tereddüdü, karşıtlığı kabul edilemez. Bilim; aşı demektir. Ve bizim bu mikropla olan savaşımızda yoğun bakımlara daha az düşmek için, organ fonksiyonlarımızın çok kötü olmaması için aşıya gereksinimiz var. Bunu vatandaşımıza anlatabilmemiz lazım" dedi.

Pandeminin yeni mutantlarla sürebileceğini, aşıda tereddüdün sürmesi halinde yoğun bakımların alarm verebileceğini anlatan Cinel, aşı olanlarınsa Covid-19'a yakalansa bile grip benzeri etkilerle virüsten rahatça kurtulabileceğini herkesin bilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Cinel, sadece Sağlık Bakanlığı'nın ya da sağlık çalışanlarının değil medyaya, toplumun tüm kesimlerine halkın aşı konusundaki tereddütlerinin giderilmesi konusunda görev düştüğünü anlatırken, "Aşı olmamız yüzde milyon şart. Bu görünüyor. Yoğun bakıma düşmemek için. Yoğun bakımda hayatımızı kaybetmemek için de aşı olmamız gerekiyor" çağrısı yaptı.

Hilal Köylü / Ankara

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik