Basın kartlı gazetecilere aşı önceliği
1 Nisan 2021Sağlık Bakanlığı, Covid-19 aşılama programı kapsamındaki öncelikli gruplara Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca verilen basın kartı taşıyan gazetecileri de ekledi. Basın kartı taşıyan gazeteciler ve kartı yenilenmediği halde aktif olanlar, e-nabız programından randevu alıp aşı yaptırabilecek.
Gazetecilere aşılama sırasında Sinovac ve BioNTech aşılarından istediklerini seçme hakkı da tanındı. 212 sayılı Basın İş Kanunu’na bağlı çalışan, ancak basın kartı alamayan, basın kartı iptal edilen, internet medyasında çalışan ve sahada aktif çalıştığı halde Basın İş Yasası üzerinden sigortalanmayan gazeteciler ise kapsam dışında tutuldu. Basın kartı sahibi olan gazeteciler aşı randevularını almaya başlarken, bakanlık hangi gazetecilerin kapsam dışında tutulacağını ise henüz açıklamadı.
TGC'den "eşitlik ilkesi" çağrısı
Sağlık Bakanlığının aşılamada basın kartı taşıyan gazetecileri öncelikli gruba alması tartışmaları da beraberinde getirdi. Basın meslek örgütleri, sadece basın kartı taşıyan gazetecilerin aşılanmasının yanlış bir karar olduğu görüşünde. Aşılamada eşitlik ilkesine bağlı kalınması gerektiğine dikkat çeken Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, aşılanma sürecinin tüm gazetecileri kapsayacak şekilde sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.
"Basın kartındaki adaletsizlik, sağlık sorunu haline geldi"
Türkiye’de basın kartı alabilmek için 212 sayılı Basın İş Yasası’na tabi olup, belli bir süre çalışma şartı aranıyor. 2018’de kurulan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, bazı gazetecilerin basın kartını iptal etti ya da yenilemedi. Türkiye’de 212 sayılı Basın Kanunu’nun kapsamına alınmayan internet medyası çalışanları da sarı basın kartı alamadıkları için aşılanamıyor.
Basın kartlarının verilmesinde zaten ciddi sıkıntı yaşandığını söyleyen DİSK Basın-İş Sendikası Başkanı Faruk Eren, bunun bir sağlık sorunuyla örtüşmesinin adaletsizlikten öte zalimlik halini aldığını söyledi. Gazetecilerin sokakta haber peşinde koştuğunu, ancak çoğunun basın kartı olmadığı için gazeteci sayılmadığını belirten Eren, "Basın kartı yok diye aşı olamıyorlar. Hâlbuki doğrudan risk altında olanlar onlar. Basın kartında adaletsizlik, sağlık sorunu haline geldi. Bakanlık, meslek örgütleriyle irtibatlı şekilde, onların aracılığıyla bile gazetecileri aşılayabilir. Pratikte çabucak böyle çözülebilir" dedi.
TGS: Bütün gazeteciler dâhil edilmeli
Bugüne kadar 20’den fazla gazetecinin koronavirüs nedeniyle hayatını kaybettiği Türkiye’de, basın kartı olan gazetecilerin sayısı yaklaşık 9 bin. Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre, ülkedeki gazeteci sayısı ise 25 bin civarında. Ancak bu rakamlara internet medyası ve serbest çalışan gazeteciler dâhil değil. İsviçre merkezli sivil toplum kuruluşu Press Emblem Campaign’in hazırladığı rapora göre Türkiye, koronavirüs kaynaklı gazeteci ölümlerinde dünyada 8’inci sırada.
Türkiye Gazeteciler Sendikası ocak ayında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya bir mektup göndererek, aşılamada gazetecilere öncelik verilmesini istemişti. Gazetecilerin aşılanmada öncelikli listeye alınmasını memnuniyetle karşılayan TGS, uygulamaya tüm medya çalışanlarının dâhil edilmesini istiyor. Aşılama için basın kartı ya da 212'li çalışma şartı aranmasını kabul etmenin mümkün olmadığını ifade eden TGS yöneticisi Mustafa Kuleli’ye göre, internet sitelerinde, radyo, televizyon ve gazetelerde basın kartı olmadan çalışan binlerce medya mensubunun da program kapsamına alınması gerekiyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu sisteminde, basın-yayın-gazetecilik iş kolunda çalışanların tümünün kayıtlı olduğunu ifade eden Kuleli, "Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının verileri değil SGK'nın verileri esas alınırsa, basın kartı olmayan meslektaşlarımız da kolayca aşı programına dâhil edilerek adalet sağlanabilir. Sağlık Bakanlığının ayrımcılık yapmadan bütün gazetecileri öncelikli gruba dahil etmesi gerekmektedir. Basın kartı konusunda keyfiyetin sürdüğü bir dönemde sadece basın kartı taşıyanlara aşı yapılması doğru olmayacaktır" ifadelerini kullandı.
Yüzlerce TRT çalışanı da aşılanamıyor
Basın kartı sahibi gazetecilerin aşılama sürecinde öncelikli gruplar arasına alınması, TRT’de "Özel Hukuka Tabi Personel" statüsünde çalışan yüzlerce medya çalışanının durumunu da gündeme getirdi. TRT’nin bu personellerine unvan vermemesi nedeniyle sarı basın kartı alamayan yüzlerce kişi de aşı programı kapsamına alınmadı. "Aşı olamıyorum çünkü sarı basın kartım yok" diyen TRT kameramanı Faruk Yüce, unvan verilmediği için basın kartı başvurusu bile yapamadığını ifade ediyor.
Cumhurbaşkanı ve bakanların programını takip ettiğini ve yurt dışı görevleri nedeniyle yüksek risk altında olduğunu söyleyen Yüce, aşılama için yeniden bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyor: "Sonuçta sahada aktif olarak çalışıyoruz. Hepimiz çalışıyorsak, hepimiz risk taşıyoruz. Bir risk varsa hepimiz o risk altındayız. Kurumlardan personel listesi istenerek yapılabilir. Bu işe kökten bir çözüm bulunması lazım. Bu sistemin kart değil sahada çalışan kişilere uyarlanarak yapılması lazım. Çok sayıda meslektaşımız zaten risk altında. Sadece meslektaş değil, bulunduğu ortamlardaki herkes risk altında. Yeni bir düzenleme istiyoruz."
Basın İş Kanunu’na tabi çalışan ve basın kartı olmayan gazetecilere de önümüzdeki günlerde randevu sisteminin açılacağı ifade ediliyor. Ancak, 212 sayılı kanuna göre çalıştırılmayan çok sayıda gazeteci de var. Haber ajansları bünyesinde çalışan ve normal sigortalı gösterilen basın çalışanları da aşı programı dışında kalacak. Bir haber ajansının İstanbul ekibinde çalışan M.A. da onlardan biri. Günde 10 saat sahada çalıştığını söyleyen M.A. kendisiyle birlikte bu şekilde çalışan çok sayıda meslektaşının risk altında olduğunu ifade ediyor.
Aynı işi yapan meslektaşlarının aşı randevusu alabildiğini, ancak kendisinin Basın İş Kanunu’na bağlı çalışmadığı için hiçbir zaman aşı olamayacağını söyleyen M.A., bu sorunun bir an önce çözülmesini istiyor: "Kurumlarımız daha az tazminat ödemek için bizi normal sigortalı gösteriyor. Dolayısıyla basın kartı da alamıyoruz. Ancak diğer gazeteciler gibi, hatta onlardan daha çok sahada çalışıyoruz. Koronavirüsün en yaygın olduğu dönemlerde de ajans muhabirleri olarak hep sahadaydık. Böyle bir ayrımcılığın yapılması bizi yüksek risk altında bırakıyor. Kesinlikle bir düzenleme yapılması gerekir."
Felat Bozarslan
© Deutsche Welle Türkçe