1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Basın özgürlüğüTürkiye

Sansürün son halkası: Açık Radyo'nun yayın lisansına iptal

Dilek Şen
4 Temmuz 2024

RTÜK, Açık Radyo'nun yayın lisansını "Ermeni soykırımı" ifadesi nedeniyle iptal etti. Basın örgütleri, kurulu kararından dönmeye çağırıyor.

Açık Radyo logosu
Fotoğraf: Anka

Türkiye'de basın özgürlüğü iktidarın müdahaleleri ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) kararları nedeniyle sık sık tartılışıyor. Bunun son örneği, daha önce beş kez yayın durdurma ve idari para cezasına çarptırılan Açık Radyo'nun yayın lisansının iptal edilmesi oldu. 

Böylece, dört AKP, bir MHP, bir İYİ Parti, iki CHP ve bir de DEM Parti kontenjanından oluşan dokuz kişilik kurul, 29 yıllık bir yayın kuruluşunun sesinin kesilmesine oy çokluğuyla karar vermiş oldu. CHP'li İlhan Taşçı ve Tuncay Keser ile DEM Partili Necdet İpekyüz'dü, karara karşı oy kullandı.

Kararı kamuoyuna sosyal medyadan duyuran İlhan Taşcı, para cezasını ödeyen ancak yayını kesmeyen Açık Radyo'nun, "iyi niyetine" dikkat çekip, "Demek ki RTÜK'ün kararına uyma çabası var. Bunun lehe yorumlanması gerekirdi" diyor. 

Açık Radyo'nun "teknik eksikliğe" kurban gittiği görüşünü dile getiren Necdet İpekyüz şunları söylüyor: "Açık Radyo RTÜK'e ilettiği dilekçede, 'Para cezasını yatırdık ama Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi'nde ek metni açamadık. Bunu teknik bir şekilde açamadığımız için yayın durdurmanın kısmını göremedik' diyor. Yayını durdurması gerektiğini fark ettikleri anda o tarih geçmiş oluyor."

İpekyüz de Taşçı gibi kararın Açık Radyo lehinde değerlendirilmesi gerektiğini savunup, "Lisans iptalini bilen bir kurum niye parayı yatırır veya bile bile kapatılmak isteniyorsa bunu sessiz sedasız mı yapar?" diye soruyor.

"Cezanın konusu Türkiye açısından hassas"

Her ne kadar "teknik bir eksiklikten" kaynaklandığı belirtilse de karar pek çok kişi tarafından basına sansür olarak nitelendirildi. Açık Radyo da konuyla ilgili yazılı açıklama yapıp kararın henüz tebliğ edilmediğini aktararak, "Evrensel gazetecilik ilkeleri doğrultusunda yayın hayatına devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Peki buraya nasıl gelindi ve şimdi ne olacak? Basın meslek örgütleri ve karar karşı oy kulanan RTÜK üyeleri tepkili. 

RTÜK, 22 Mayıs tarihli kararında Açık Radyo'ya "toplumu kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla ceza kesti. Cezanın gerekçesi ise günlük haber programı Açık Gazete'ye katılan konuğun kullandığı, "Ermeni soykırımı" ifadesiydi. RTÜK, karar metninde 24 Nisan yayınında geçen bu ifade için "Hamasi ve tarafgir tutum" diyor.

"Cezanın konusu da Türkiye açısından hassas bir nokta. Daha da çok tartışılabilecek birçok şeye ortam yaratabilirdi" diyen Necdet İpekyüz,  Açık Radyo'nun bunu tercih etmediğini hatırlatıyor.

Fotoğraf: Alican Uludağ/DW

RTÜK, sık sık iktidara yakın televizyon kanallarını kayırdığı ve sadece eleştirel yayın yapan medya kuruluşlarına ceza kestiği yorumlarına muhatap olan bir kurum. İpekyüz'e göre karar tek sesliliği, otoriteyi ve demokrasiden uzaklaşmayı getiriyor. İlhan Taşçı da, "RTÜK öteden beri ülkenin içinde bulunduğu siyasi iklimin etkisinden bir türlü kurtulamıyor" diyor ve ekliyor:

"Örneğin sabah kuşağı yayınlarının denetlenmesi gerekiyor. Düşünün, Anadolu'da bir yerde kıyma makinesinden insan geçirilmiş, bunu ekrana yansıtıyorsunuz. Yetinmiyorsunuz, stüdyoya kıyma makinesi getirerek uygulamalı anlatıyorsunuz. Bu yayıncılar cesareti nereden alıyor? Çünkü RTÜK iktidara yakın kendini konumlandırmış olan yayıncılara maalesef bakmıyor."

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basın-İş gibi gazetecilik meslek örgütleri de karara karşı çıktı. Onlara göre karar, Anayasaya aykırı ve hukuk dışı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Banu Tuna, çeyrek asrı aşan süredir yayın yapan Açık Radyo'nun Türkiye medya ortamındaki önemine vurgu yapıyor: "Bu kadar kamplaşmış, tek sesli bir ekosistemde vaha gibi bir soluklanma noktası Açık Radyo. Dinleyici desteğiyle ayakta kaldığından bir topluluk ve o topluluğun müştereği aynı zamanda. İki gündür bu kadar güçlü bir itirazın yükseltilmesinin nedeni de bu. RTÜK, reklam verenin veya hükümetin finanse ettiği bir kuruma değil dinleyicisinin yaşattığı bir kuruma el uzattı." 

"Ermeni soykırımı" demek suç mu?

Tuna, aynı zamanda "Ermeni soykırımı oldu" demenin suç olmadığını söyleyerek, "Tıpkı Doğu Perinçek örneğinde olmadı demenin suç olmaması gibi. Diyarbakır Barosu'na yıllardır her 24 Nisan'da açıklamaları nedeniyle dava açılıyor ve o davalar hep beraatle sonuçlanıyor. Daha iki gün evvel iki meslektaşımız Ermeni soykırımı dedikleri için yargılandıkları davada beraat etti" ifadelerini kullanıyor. Tuna, özerk olması gereken RTÜK"ün Açık Radyo kararından dönmesi gerektiğini savunuyor.

İlhan TaşçıFotoğraf: Privat

1915'te yaşananlar, 100 yılı aşkın süredir devletlerin gündemine geliyor. Bu sorun, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde de önemli bir başlık. Ermeni kırımını dünyada 30'u aşkın ülke, parlamento düzleminde soykırım olarak tanıyor. Almanya'da da Federal Meclis, 2016'da 1915 olaylarını soykırım olarak nitelendiren bir kararı kabul etti. Alman hükümeti ise soykırımın hukuki bir tanımı bulunduğuna ve bu konudaki kararın yetkili mahkemelerce verilebileceğine işaret edip Ermeni kırımıyla ilgili bu tanımlamayı kullanmıyor.

Açık Radyo'nun lisansının iptal edilmesine neden olan "soykırım" ifadesinin mahkemelerce nasıl değerlendirileceğini ise zaman gösterecek. İlhan Taşçı, sürecin nasıl ilerleyeceğini şöyle aktarıyor: "RTÜK, yargı denetimine açıktır. Yayıncı kuruluş yargıya başvuracak. Eğer yargıdan bir yürütmeyi durdurma kararı alırsa, yayın akışına devam eder bir üst mahkemenin kararına kadar. Bu dediğimizin aksi yönünde bir gelişme olursa, mahkeme RTÜK'ün kararını yerinde bulursa Açık Radyo'nun yayınlarına maalesef son verilecek."

 

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?