1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk ve AdaletTürkiye

Saraçhane: Öğrenciler ve gazeteciler hakim karşısında

18 Nisan 2025

Toplam 189 kişi hakim karşısına çıktı. 90 gencin yargılandığı dava salon yetersizliği nedeniyle ikiye ayrılıp ertelenirken 99 sanıklı davada 8 gazetecinin ve 4 avukatın dosyasının ayrılmasına karar verildi.

Saraçhane'de Bozdoğan Kemeri Önünde toplanan protestocular (25 Mart 2025)
Saraçhane'de Bozdoğan Kemeri Önünde toplanan protestocular (25 Mart 2025)Fotoğraf: Pelin Ünker/DW

CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta gözaltına alınmasıyla başlayan protestolarda gözaltına alınan çoğu genç ve üniversite öğrencisi olan göstericilerin yargılandığı davanın ilk duruşması bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde görülmeye başlandı.

Tüm tutuklu sanıkların serbest bırakıldığı davalarda 62. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada 99, 65. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada 90 olmak üzere toplam 189 kişi yargılanıyor.

İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) göre 19-26 Mart arasında en az 1879 kişi gözaltına alınmış, 300'den fazla öğrenci tutuklanmıştı. Çoğu genç göstericiler için "2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" suçlamasıyla 3 yıla kadar hapis cezası ve siyasi yasağı da kapsayan TCK 53/1'in uygulanması istendi. 

Gazeteciler yargılanıyor

Yargılananlar arasında protestoları izleyen sekiz gazeteci de var.

Fransız AFP haber ajansı muhabiri Yasin Akgül, Now Haber Muhabiri Ali Onur Tosun, foto muhabiri Bülent Kılıç, muhabir Zeynep Kuray, İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı, Bakırköy Belediyesi foto muhabiri Gökhan Kam, muhabir Hayri Tunç ve serbest gazeteci Emre Orman da "Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" suçlamasıyla 24 Mart sabahı gözaltına alınıp 25 Mart'ta tutuklanmış, itiraz üzerine 27 Mart'ta tahliye edilmişti. 

Kaboğlu: Süreç hukuk dışı

Toplam 90 sanığın yer aldığı 65. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma fiziki yetersizliklerle başladı. 

Kimlik tespitlerinin ardından ilk sözü alan İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, dosyanın başından itibaren hukuka aykırılıklar içerdiğini söyledi.

"Bir torba iddianame ile karşı karşıyayız. 90 sanık var. Bir ve ikisi sosyal medyadan, geri kalanı ise Saraçhane nedeniyle evinden, konutlarından alınanlar. Yakalama, gözaltına alma ve tutuklama sürecinde torba iddianamede en baştan itibaren yanlış adım atıldı. Kolluğun şiddete başvurma yetkisi bulunmamaktadır: ister meydanda alınsın ister okulundan alınsın ister yatağından alınsın. Hiçbirinin tutuklanma nedeni yoktur" diyen Kaboğlu, gözaltı ve tutuklama süreçlerinin hukuk dışı olduğunu ifade etti.

İbrahim KaboğluFotoğraf: Photoshot/picture alliance

"Polis bana saldırıp kaburgamı çatlattı"

İfade özgürlüğü kapsamında yapılan barışçıl gösterilere yönelik polis müdahalelerinin meşru olmadığını vurgulayan Kaboğlu, kendisinin de bu süreçte şiddete uğradığını belirtti:

"İstanbul Baro Başkanı olarak tek eylemim adliye sarayından baroya yürümekti. Ama polis bana saldırdı ve kaburgamı çatlattı. Demek ki polis vatandaş, yaşlı, genç kimseyi dinlemeden şiddet uyguluyor. Bu nedenle İstanbul Baro Başkanı olarak polisler hakkında suç duyurusunda bulunarak başlıyorum."

Kaboğlu, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin izinsiz olmasının polise şiddet kullanma yetkisi vermeyeceğini belirterek, "Toplantı, gösteri, yürüyüş izinsiz olabilir. İzinsiz olması polisin şiddet kullanmasını haklı ve meşru kılmaz. Şiddet kullanılamaz" dedi.

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun uygulamasına da dikkat çeken Kaboğlu, "2911 sayılı yasaya uymayanlar, uyuyan çocukları evlerinden alan kolluktur" ifadesini kullandı.

Baro Başkanı, yargı makamlarının da bu süreçte hukuka uygun davranmadığını belirterek, "Bu yasa yanlış ve kötüye uygulandığı varsayımında bile tutuklama kararı verilemezdi. Meslektaşlarımız bu hataya düştüler. Suçlulara mesai harcamak yerine suçsuz gençlere yaptırım uygulanmaması gerekiyordu" değerlendirmesinde bulundu.

90 gencin duruşması ertelendi

İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ve sanık avukatları derhal beraat talep etti. Ancak savcı, "dosyadaki tüm sanıklar dinlendikten sonra esas hakkında mütalaamızı açıklayacağız. Beraat talebinin reddedilmesini talep ediyoruz" dedi. Hakim, beraat talebini reddetti.

Daha sonra yeniden söz alan İstanbul Baro Başkanı, "Usule ilişkin derhal beraat kararı verilmediğinden bu ortamda adil yargılanma hakkı ihlal ediliyor. Dolayısıyla  duruşmanın ertelenmesini ve adil yargılanma ortamının sağlanmasını talep ediyoruz" dedi.

Mahkeme, sanık ve müdafi sayısının çokluğunu dikkate alarak ilk 45 sanığın dosyasının ayrılmasına ve duruşmanın 4 Temmuz'a ertelenmesine karar verdi.

Gazeteci ve avukatların dosyası ayrıldı

Toplam 99 sanığın yargılandığı 62. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada ise sekiz gazeteci ve dört avukatın dosyası ayrıldı.

Gazetecilerin toplumsal olayları izlemekle görevli olduklarını belirten MLSA Eş Direktörü Avukat Veysel Ok, derhal beraat kararı verilmesini talep etti. Ok, derhal beraat kararı verilmeyecekse gazeteciler yönünden dosyanın tefrik edilmesini istedi.

Avukatlar yetki itirazlarının olduğunu söyledi. TBB'nin hukuki görüşünün dosyaya sunulduğunu söyleyen bir sanık avukatı, "Dosyada bazı görüntüler var. İddialardan bir tanesi ihtara rağmen dağılmama. Polis ihtarı ne zaman, ne şekilde yaptığını söyleyemiyor. O yüzden derhal beraat talep ediyoruz. Kanuna aykırı soruşturma ile hazırlanan iddianamenin kabul edilmemesi gerekirdi. Ne delil araştırmaya ne de duruşmaya devam etmeye gerek var. O yüzden derhal beraat talebimizi yineliyorum" dedi. 

Mahkeme ara kararında 8 gazeteci ve 4 avukatın dosyasının ayrılmasına karar verdi.

Erol ÖnderoğluFotoğraf: Getty Images/AFP/O. Kose

DW Türkçe'ye konuşan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da habercilerin Saraçhane eylemlerini takip ettikleri halde "eylemlere katılmak" suçlamasından yargılandığını belirterek, "Sahte delillerle yargılamaya gidildiği için beraat ettirilmelerini istiyoruz. Gözaltı ve tutuklama kadar ne yazık ki kovuşturma da keyfiyet taşıyor" ifadelerini kullandı.

HRW: Baskıcı yaklaşımı ortaya koyuyor

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) de bugün gerçekleştirilen duruşmalarla ilgili açıklama yaptı. 

HRW'ye göre somut bir suç delili bulunmamasına rağmen, çok sayıda kişiye karşı başlatılan hızlı yargılama süreçleri, Türkiye'de toplanma özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların ne kadar keyfi olduğunu ve hukuk devleti ilkesine dayalı demokratik bir toplumla bağdaşmadığını açıkça ortaya koyuyor.

Örgütün Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, "Ortada elle tutulur bir delil yokken bu yargılamaların alelacele başlatılmış olması, insanın aklına asıl amacın barışçıl protesto ve ifade özgürlüğü hakkını kullananlara gözdağı vermek olduğunu getiriyor" dedi. 
Williamson, "Eğer belirli kişilerin belirli suçları işlediğine dair somut kanıtlar yoksa, savcılığın yapması gereken bu davaların düşürülmesini talep etmektir" şeklinde konuştu.

Adliye önünde protestolar devam ediyor

Toplam 189 kişinin yargılandığı duruşmalar devam ederken Çağlayan Adliyesi önünde protestolar da sürüyor.

Anne Baba Dayanışma Ağı saat 9.30'a, üniversite öğrencileri ise 12.00'ye çağrı yapmıştı.

Anne Baba Dayanışma Ağı üyelerinin adliye önünde yaptığı açıklamada, gözaltına alınan gençlerin süreç boyunca şiddete maruz kaldığı, özgürlüklerinin hukuksuz şekilde ellerinden alındığı vurgulandı.

Aileler, "Çocuklarımıza gözaltı sırasında şiddet uygulandı, fiziksel ve psikolojik baskıya uğradılar" diyerek hukuki sürece tepki gösterdi. Anayasa'nın 34. maddesinin herkese izin almadan gösteri düzenleme hakkı tanıdığı hatırlatılan açıklamada, çocukların yalnızca bu haklarını kullandıkları için cezalandırıldığı ifade edildi.

Açıklamada, halen tutuksuz yargılanan, adli kontrole tabi tutulan ve ev hapsinde olan gençler için de adalet talep edildi. Aileler, çocuklarının başka ülkelere gitmek zorunda kalmadan, kendi ülkelerinde eşit ve özgür bir yaşam sürmesini istediklerini belirtti.

Öğle saatlerinde ise üniversite öğrencileri ile İstanbul Emek ve Barış Güçleri açıklama yaptı. Açıklamada, "Artık dönüp de gençler apolitik, siyasetle işi gücü yok, yurt dışına çıkmak istiyor diyemeyecekler. Buradayız, siyaset yapıyoruz. Demokrasiyi sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Bizi 'Aman kızım oğlum siyasete karışma' diye büyüttüler. Bize hep 'Ülkeyi sen mi kurtaracaksın' diyorlardı. Evet, biz kurtaracağız. Gençler bunun adımını attı. İstedikleri kadar yargılasınlar, bu yoldan asla ama asla dönmeyeceğiz" denildi.

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim?